Translation of "Area" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Area" in a sentence and their turkish translations:

Move sand from this area to that area.

kumu burdan al ve buraya taşı.

Secure the area.

Alanı güvenlik altına al.

- It's a legal grey area.
- It's a legal gray area.

Bu bir yasal gri alan.

- What's your area of specialization?
- What's your area of expertise?

Uzmanlık alanın ne?

Check out this area.

Şu bölgeye baksanıza.

That area was excavated

o bölge kazıldı

Let's clear this area.

Bu bölgeyi temizleyelim.

Leave this area now.

Şimdi bu bölgeyi terk et.

The area was quiet.

Bölge sessizdi.

It's a tourist area.

Bu bir turist alanı.

I love this area.

Ben bu alanı seviyorum.

I know this area.

Bu alanı biliyorum.

Tom knows the area.

Tom alanı tanıyor.

This area is pressurized.

- Bu alan basınç altındadır.
- Bu alan basınçlıdır.
- Bu alan tazyiklidir.
- Bu alan basınçlandırılmıştır.

This area is devastated.

Bu alan harap ediliyor.

- What is your area of expertise?
- What's your area of expertise?

Uzmanlık alanınız nedir?

- Do not walk outside this area.
- Don't walk outside this area.

Bu alanın dışında yürümeyin.

This is a restricted area.

Bu yasak bir alandır.

I was in the area.

Ben alandaydım.

This is a populated area.

Burası meskun bir bölgedir.

It's a moral gray area.

O, ahlaki bir gri alandır.

You're in a restricted area.

Kısıtlı bir alandasın.

Construction area: hard hats required.

İnşaat alanı: baretler gerekli.

The area looked pretty clean.

Alan oldukça temiz görünüyordu.

We're checking the whole area.

Biz bütün alanı kontrol ediyoruz.

Where is the garbage area?

- Çöp alanı nerede?
- Çöplük nerede?

This area is extremely isolated.

Bu bölge son derece yalıtılmıştır.

This area has changed completely.

Bu alan tamamen değişti.

Don't go into that area.

O bölgeye gitmeyin.

British troops held that area.

İngiliz birlikleri o alanı zorla işgal ediyorlar.

It was an agricultural area.

O bir tarım alanı idi.

What's your favorite ski area?

Senin gözde kayak alanın nedir?

I live in this area.

- Bu alanda yaşıyorum.
- Bu bölgede yaşıyorum.

We're cleaning up this area.

Bu alanı temizliyoruz.

Police cordoned off the area.

Polis bölgeyi kordon altına aldı.

Sami lives in that area.

Sami o bölgede yaşıyor.

What's your area of specialization?

Hangi alanda uzmansın?

What's your area of expertise?

Hangi alanda uzmansın?

I'm familiar with this area.

- Bu bölgeyi bilirim.
- Bu muhite aşinayım.

Kabylie is an amazing area.

Kabiliye muhteşem bir bölgedir.

- I thought you knew this area.
- I thought that you knew this area.

Senin bu bölgeyi bildiğini sanıyordum.

- What is the total area of Australia?
- What's the total area of Australia?

- Avustralya'nın toplam yüzölçümü ne kadardır?
- Avustralya'nın yüzölçümü ne kadar?

- This area abounds in wild animals.
- There are many wild animals in this area.

Bu alanda birçok yabani hayvanlar var.

To support research in this area

bu alandaki araştırmaları desteklemek

Yes, Lydia was in that area

Evet, Lidya o bölgedeydi

The river flooded a large area.

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

There is a shopping area nearby.

Yakında bir alışveriş alanı vardır.

Game birds abound in the area.

Av kuşları arazide boldur.

Everyone around the area works hard.

Çevredeki herkes çok çalışır.

Do you live in this area?

Bu alanda mı yaşıyorsunuz?

I live in a rural area.

Kırsal bir alanda yaşıyorum.

I live in a remote area.

Uzak bir yerde yaşıyorum.

We live in a remote area.

Biz uzak bir bölgede yaşıyoruz.

The area around here was bombed.

Bu civardaki alan bombalandı.

The dining area is always busy.

Yemek alanı her zaman yoğun.

The dining area is rather busy.

Yemek alanı oldukça yoğun.

Do you live in the area?

O bölgede mi yaşıyorsunuz?

Everyone has an area of interest.

Herkesin bir ilgi alanı vardır.

This could be a dangerous area.

Bu tehlikeli bir bölge olabilir.

Hunting is prohibited in this area.

Avlanmak bu alanda yasaklanmıştır.

The surrounding area was very quiet.

Etraf çok sakindi.

Is the beach near this area?

Bu alana yakın plaj var mı?

Shape, distance, direction and land area.

yönde ve bulunduğu yerde değiş tokuşu beraberinde getirir.

I know this area pretty well.

Bu alanı oldukça iyi biliyorum.

It rarely snows in this area.

Bu alanda nadiren kar yağar.

I know this area quite well.

Bu alanı oldukça iyi biliyorum.

They live in a beautiful area.

Onlar güzel bir bölgede yaşıyorlar.

The waterfront is a beautiful area.

Liman bölgesi güzel bir alandır.

Dan moved out of the area.

Dan alanının dışına taşındı.

Photography of this area is prohibited.

Bu alanda fotoğraf çekmek yasaktır.

This is a heavily wooded area.

Bu, yoğun ormanlık bir alandır.

In what area are you experts?

Hangi alanda uzmansın?

Tom lives in the Boston area.

Tom Boston bölgesinde yaşıyor.

Are you familiar with this area?

- Bu bölgeye aşina mısın?
- Bu bölgeyi iyi biliyor musun?

The area is built up now.

Bu alan şu anda inşa edilmiştir.

Water is scarce in this area.

Su, bu alanda azdır.

Smoking is forbidden in this area.

Bu alanda sigara içmek yasaktır.

That's outside my area of expertise.

Bu benim uzmanlık alanımın dışında.

It's a no parking area here.

Burada parkedilmez.

Do you know the area well?

Bölgeyi iyi tanıyor musun?

Tom knows this area very well.

Tom bu alanı çok iyi bilir.

Tom is from a rural area.

Tom bir kırsal alandan.

Tom knows the area pretty well.

Tom bölgeyi oldukça iyi bilir.

Tom is familiar with this area.

Tom bu bölgeyi biliyor.

Fadil didn't linger in the area.

Fadıl bölgede oyalanmadı.

This area is gradually being deforested.

- Bu bölgede ormanlar gittikçe azalıyor.
- Bu alan yavaş yavaş ormansızlaştırılıyor.

Layla lived in a residential area.

- Leyla bir yerleşim alanında yaşıyordu.
- Leyla bir yerleşim bölgesinde oturuyordu.

Layla lived in a rural area.

Leyla kırsal bir bölgede yaşıyordu.

Tom lives in a remote area.

Tom uzak bir bölgede yaşıyor.

Gold is mined in this area.

Altın bu alanda çıkarılır.

I know this area very well.

Bu bölgeyi çok iyi biliyorum.

This area is famous for tangerines.

Bu bölge mandalina ile ünlüdür.

I live in the Boston area.

Boston bölgesinde yaşıyorum.

Tom stopped at a rest area.

Tom bir dinlenme alanında durdu.

I'm not familiar with this area.

- Bu bölgeye aşina değilim.
- Bu muhitin yabancısıyım.

- I would say it's a gray area.
- I would say that it's a gray area.

Onun gri bir alan olduğunu söylerdim.

- Tom said he knew the area well.
- Tom said that he knew the area well.

Tom, bölgeyi iyi tanıdığını söyledi.

- Tom is going to stay in the Boston area.
- Tom will stay in the Boston area.

Tom Boston bölgesinde kalacak.