Translation of "Arabia" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Arabia" in a sentence and their turkish translations:

Saudi Arabia? Absolutely.

Suudi Arabistan? Kesinlikle.

Arabia abounds in oil.

Petrol Arabistan'da bolca bulunur.

I'm from Saudi Arabia.

Ben Suudi Arabistanlıyım.

Arabia is rich in oil.

- Arabistan petrol zenginidir.
- Arabistan petrol bakımından zengindir.

Saudi Arabia does not issue tourist visas.

Suudi Arabistan turist vizeleri çıkarmamaktadır.

Saudi Arabia is very rich in oil.

Sudi Arabistan petrol bakımından çok zengindir.

Coffee was introduced into Europe from Arabia.

Kahve, Avrupa'ya Arabistan'dan tanıtıldı.

Won’t we be vacationing in Saudi Arabia?

Tatile Suudi Arabistan'a gitmiyor muyuz?

The big question is: will Saudi Arabia succeed?

Asıl soru şu, Suudi Arabistan başarılı olacak?

In Saudi Arabia, women do not drive cars.

Suudi Arabistan'da kadınlar araba kullanamaz.

You are going to Saudi Arabia on vacation.

Suudi Arabistan'a tatile gidiyorsunuz.

Human Rights in Saudi Arabia are merely an illusion.

Suudi Arabistan'da sadece bir hayal.

I heard that now, he works in Saudi Arabia.

Bunu şimdi duydum, o Sudi Arabistan'da yaşıyor.

The Iranian Revolution terrified the government of Saudi Arabia.

İran İslam Devrimi, Suudi rejiminde büyük bir tedirginliğe neden oldu.

Women are not permitted to drive cars in Saudi Arabia.

Suudi Arabistan'da kadınların araba sürmelerine izin verilmez.

Saudi Arabia is the largest country in the Arabian Peninsula.

Suudi Arabistan, Arap Yarımadası'ndaki en büyük ülkedir.

Saudi Arabia is the largest country in the Middle East.

Suudi Arabistan Orta Doğu'nun en büyük ülkesidir.

Trying to overthrow governments in Iraq, Afghanistan, and Saudi Arabia.

özellikle Şii grupları nasıl desteklediği, ayrıntılarıyla anlatılır.

Saudi Arabia, in turn, sent troops to help quash the unrest.

Suudlar da rejim karşıtı gösterilerin bastırılması için Bahreyn'e askeri birlikler gönderdi.

Layla grew up in Arabia and was very familiar with camels.

Leyla, Arabistan'da büyüdü ve develerle çok yakındı.

Sami went to Saudi Arabia to accomplish the holy Muslim pilgrimage.

Sami hac vazifesi için Suudi Arabistan'a gitti.

In Saudi Arabia, religion and fundamentalism are more important than anything else.

Suudi Arabistan'da din ve kökten dincilik her şeyden daha önemli.

I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.

Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.

Sami went to Saudi Arabia for the traditional Muslim pilgrimage of hajj.

Sami geleneksel Müslüman haccı için Suudi Arabistan gitti.

Iraq was suddenly a proxy war with Saudi Arabia and Iran supporting opposing sides.

Böylelikle Irak, Suudi Arabistan ve İran destekli karşıt grupların vekalet savaşlarına ev sahipliği yapmaya başladı.

Democracy must be defended in all oil-rich countries, but not in Saudi Arabia.

Demokrasi petrol zengini ülkelerde savunulmalı ama Suudi Arabistan'da değil.

We can only hope that Saudi Arabia can successfully follow the example set by Dubai.

Suudi Arabistan'ın Dubai tarafından açılan bu yolu başarılı bir şekilde takip edebilmesini biz sadece umabiliriz

For example, Saudi Arabia gets a $5,500 income per capita from their so-called “black gold”.

Örneğin, Suudi Arabistan ''kara altın'' denilen bu üründen 5500 dolar kişi başı gelir kazanıyor.

Of public companies, and its real state, Saudi Arabia wants to build a sovereign wealth fund

kamu şirketlerinin özelleştirmesi ve diğer taşınmazlarıyla, Suudi Arabistan 2 trilyonluk

They have spent so much money that Saudi Arabia spends more money on defence than Russia (making

O kadar para harcadılar ki, Suudi Arabistan Rusya'dan daha fazla savunmaya para harcıyor.

However, the most archetypical case is the one we find in Saudi Arabia - one of the world’s

Ancak, en çok bulunan örnek ise Suudi Arabistan'da olan. Dünyanın en