Translation of "Appetite" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Appetite" in a sentence and their turkish translations:

- I've suddenly lost my appetite.
- I suddenly lost my appetite.

Aniden iştahımı kaybettim.

- Tom has an insatiable appetite.
- Tom has a voracious appetite.

Tom'un obur bir iştahı var.

Tom's appetite was good.

Tom'un iştahı iyiydi.

I've lost my appetite.

İştahımı kaybettim.

My appetite was large.

İştahım büyüktü.

I have no appetite.

- İştahım yok.
- Canım istemiyor.

Don't spoil your appetite.

İştahını kaçırma.

My appetite was good.

İştahım iyiydi.

- I have a good appetite today.
- Today I have a good appetite.

- Bugün iyi bir iştahım var.
- Bugün, iyi bir iştahım var.

- I don't have much appetite lately.
- Recently, I don't have much appetite.

Son zamanlarda çok iştahım yok.

He has a good appetite.

Onun iyi bir iştahı var.

Tom worked up an appetite.

Tom acıktı.

I have a poor appetite.

Kötü bir iştahım var.

I have an extraordinary appetite.

Benim olağanüstü bir iştahım var.

My appetite is particularly large.

Benim iştahım özellikle büyük.

I have a good appetite.

İyi bir iştahım var.

She has a gigantic appetite.

Onun devasa bir iştahı vardır.

I have an abnormal appetite.

Benim anormal bir iştahım var.

Delicious food awakens the appetite.

Lezzetli yemek iştah uyandırır.

I've suddenly lost my appetite.

Aniden iştahımı kaybettim.

I suddenly lost my appetite.

Aniden iştahımı kaybettim.

You have quite an appetite.

Oldukça iyi iştahın var.

Tom has an insatiable appetite.

Tom'un doyumsuz bir iştahı vardır.

I have almost no appetite.

Hemen hemen hiç iştahım yok.

Tom has a big appetite.

Tom'un büyük bir iştahı var.

Tom has a good appetite.

Tom'un iyi bir iştahı var.

I have a good appetite today.

Bugün iştahım yerinde.

Today I have a good appetite.

Bugün iyi bir iştahım var.

I don't have a good appetite.

İyi bir iştahım yok.

Today, I have a good appetite.

Bugün, iyi bir iştahım var.

Recently I have had no appetite.

Son zamanlarda hiç iştahım yok.

The boy didn't have an appetite.

Oğlanın iştahı yoktu.

They have good appetite this morning.

Bu sabah onların iyi iştahı var.

A boy's appetite grows very fast.

Bir erkek çocuğunun iştahı çok hızlı büyür.

Tom always has a good appetite.

Tom'un her zaman iyi bir iştahı var.

I don't have a big appetite.

- Çok iştahım yok.
- Çok iştahlı değilim.

Thanks to you I've lost my appetite.

Sayende iştahımı kaybettim.

A good appetite is a good sauce.

İyi bir iştah iyi bir sostur.

I have a poor appetite these days.

- Bugünlerde iştahsızım.
- Bu aralar iştahım yok.

I have a good appetite this morning.

Bu sabah iyi bir iştahım var.

I see you've got your appetite back.

İştahınıza geri sahip olduğunuzu görüyorum.

They've got a good appetite this morning.

Bu sabah onların iyi bir iştahları var.

Tom has an enormous appetite for adventure.

Tom'un macera için büyük bir iştahı vardır.

I hope you have a healthy appetite.

Sağlıklı bir iştahın olduğunu biliyorum.

I seem to have lost my appetite.

İştahımı kaybetmiş gibi görünüyorum.

Dan had an insatiable appetite towards violence.

Dan'ın şiddete karşı doymak bilmeyen bir iştahı vardı.

He has a good appetite this morning.

Onun bu sabah iyi bir iştahı var.

Save your appetite for the big dinner.

İştahınızı büyük bir akşam yemeği için saklayın.

I see that your appetite has returned.

İştahının geri döndüğünü görüyorum.

Tom doesn't have much of an appetite.

Tom'un çok fazla iştahı yok.

She has a great appetite for adventure.

Macera için büyük bir iştahı var.

No one had much of an appetite.

Hiç kimsenin fazla bir iştahı yoktu.

Tom didn't have much of an appetite.

Tom'un fazla bir iştahı yoktu.

Whereas the color blue is an appetite suppressant.

mavi rengi iştahınızı bastırıyor.

I have had an enormous appetite for life,

Hayata karşı inanılmaz bir iştahım vardı,

Tom had no appetite because of his illness.

Tom'un hastalığından dolayı hiç iştahı yoktu.

He had no appetite because of the heat.

Sıcaktan dolayı hiç iştahı yoktu.

The long walk gave him a good appetite.

Uzun yürüyüş ona iyi bir iştah verdi.

I don't have much of an appetite today.

Bugün fazla iştahım yok.

He had no appetite because of his illness.

- Hastalığı yüzünden iştahsızdı.
- Hasta olduğu için iştahı kaçıktı.
- Hastalığından dolayı iştahı yoktu.

The sight of fresh lobster gave me an appetite.

Taze ıstakozun görünümü iştahımı açtı.

- I don't feel like eating.
- I have no appetite.

Hiç iştahım yok.

I have little appetite due to lack of exercise.

Egzersiz eksikliği nedeniyle çok az iştahım var.

Tom lost his appetite due to the heat wave.

Tom sıcak hava dalgası nedeniyle iştahını kaybetti.

I have no appetite for fish nor for meat.

Balık ya da et için iştahım yok.

A little walk will give you a good appetite for breakfast.

Biraz yürüyüş kahvaltı için iyi bir iştah verecektir.

Appetite comes with eating, but the thirst goes away with drinking.

İştah yemek ile geliyor, ancak susuzluk içme ile gidiyor.

I wish I could figure out how to control my appetite.

- Keşke iştahımı nasıl kontrol edebileceğimi anlayabilsem.
- Keşke iştahımı nasıl kontrol edeceğimi anlayabilsem.

Still nursing her calf and with an enormous appetite of her own,

Hâlâ yavrularını emziren ve kendi iştahı da epey açık olan dişi...

If our video leaves you with an appetite to know more about the Apollo Program, this would

Videomuz sizi Apollo Programı hakkında daha fazla bilgi edinme isteği

They entered the inn and the three settled down at the table, but none of them had an appetite.

Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.