Translation of "Alike" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Alike" in a sentence and their turkish translations:

- They are all alike.
- They're all alike.

Bunların hepsi birbirine benziyor.

We think alike.

Benzer şekilde düşünüyoruz.

We all looked alike.

Hepimiz birbirimize benziyorduk.

Kids and adults alike,

Çocuklar ve yetişkinler,

Great minds think alike.

Büyük akıllar benzer düşünürler.

They all look alike.

Onların hepsi benzer görünüyor.

They are all alike.

Bunların hepsi birbirine benziyor.

We're a lot alike.

Biz çok benziyoruz.

The twins look exactly alike.

İkizler tam olarak benziyorlar.

The sisters are quite alike.

Kız kardeşler oldukça benzerler.

You and I think alike.

Sen ve ben benzer şekilde düşünüyoruz.

Tom and I think alike.

Tom ve ben benzer düşünüyoruz.

They look alike to me.

Onlar bana benziyor.

Tom's children all look alike.

Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.

These houses are all alike.

Bu evlerin hepsi benzer.

We treat all visitors alike.

Biz bütün ziyaretçilere aynı davranırız.

Those houses are all alike.

Şu evlerin hepsi benzer.

All those flowers look alike.

Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.

These two leaves look alike.

Bu iki yaprak benziyor.

Those two are exactly alike.

Şu ikisi tam olarak birbirine benziyor.

The twins are very much alike.

İkizler çok benzer.

They are all alike to me.

Onların hepsi bana benziyor.

The twin brothers look exactly alike.

İkiz erkek kardeşler tam olarak benziyorlar.

You and I don't think alike.

Sen ve ben benzer şekilde düşünmüyoruz.

No two snowflakes are exactly alike.

- İki kar tanesi tam olarak benzer değildir.
- Hiçbir kar tanesi birbirine benzemez.

- Ken and his brother are very much alike.
- Ken and his brother are very alike.

Ken ve onun erkek kardeşi çok benzerler.

The two brothers are very much alike.

İki erkek kardeş birbirine çok benzer.

The three sisters look very much alike.

Üç kız kardeş çok benzer görünüyor.

All places are distant from heaven alike.

Gökyüzünden bütün yerler aynı mesafededirler.

We are all alike, on the inside.

Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.

Tom and Mary are a lot alike.

Tom ve Mary çok benziyor.

The future and the past are alike.

Gelecek ve geçmiş benzerdir.

Tom and I are a lot alike.

Tom ve ben çok benziyoruz.

You and I are a lot alike.

Sen ve ben birbirimize çok benziyoruz.

The father and his son were very alike.

Baba ve oğlu birbirine çok benziyordu.

Ken and his brother are very much alike.

Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.

Ken and his little brother are very alike.

Ken ve onun küçük erkek kardeşi çok benzerler.

Tom couldn't understand why they all looked alike.

Tom neden onların hepsinin birbirine benzediğini anlayamadı.

Don't you think Tom and John look alike?

Tom ve John'un benzediğini düşünmüyor musun?

Modern Europeans and Americans are very much alike.

Modern Avrupalılar ve Amerikalılar çok benzerler.

The houses in that subdivision are all alike.

O parseldeki evlerin hepsi benzer.

Paul has three sons. They look very much alike.

Paul'ün üç oğlu var. Onlar birbirine çok benziyor.

- I took her for her sister. They look so much alike.
- I mistook her for her sister. They look so much alike.

Onu kız kardeşi ile karıştırdım. Onlar çok benziyor.

I mistook her for Minako. They look so much alike.

Onu Minako sandım. Onlar çok benziyor.

These pencils might look alike but they're not the same.

Bu kalemler benzeyebilir ama aynı değiller.

They look alike except for the color of their hair.

Onlar, saç rengi hariç aynı görünüyorlar.

Me and Fadil are alike, always thinking of other people.

Ben ve Fadıl birbirimize benzeriz, her zaman başkalarını düşünürüz.

This goes, by the way, for subordinates and colleagues, peers alike.

Bu arada bu, astlarınız, iş arkadaşlarınız ve eş düzeydekiler için de geçerli.

The twins are as alike as two peas in a pod.

İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.

The twin sisters are alike as two peas in a pod.

İkiz kız kardeşler bir zarftaki iki bezelye kadar benziyorlar.

They are so alike that I can't tell which is which.

Onlar o kadar benzer ki ben ayırt edemiyorum.

- The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
- The twins look so alike that it is difficult to tell them apart.

İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.

The twins look so alike that it is difficult to tell them apart.

İkizler o kadar benzer ki onları ayırmak zor.

Even though Tom and Marie are twins, they don't look very much alike.

Tom ve Marie ikiz olmalarına rağmen birbirlerine pek benzemiyorlar.

Even though Tom and Mary are twins, they don't look very much alike.

Tom ve Mary ikiz olmalarına rağmen birbirlerine çok benzemiyor.

The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.

İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.

- The twins are so much alike that I can not distinguish one from the other.
- The twins are so much alike that I can't distinguish one from the other.

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt edemiyorum.

Happy families are all alike; every unhappy family is unhappy in its own way.

Tüm mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aile kendi yolunda mutsuzdur.

The twin girls are so much alike that I can't tell one from the other.

İkiz kızlar o kadar çok benzerler ki birini diğerinden ayıramıyorum.

The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.

- The twin brothers are like two peas.
- The twin brothers are as alike as two peas.

İkiz erkek kardeşler iki bezelye kadar benzer.

All the houses in this neighborhood look so much alike that I can't tell them apart.

Bu mahalledeki tüm evler çok benzer ben onları ayırt edemiyorum.

When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.

- Küçükken, bulutları pamuk şekere benzetirdim.
- Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.

- Tom thinks that all Asians look the same.
- Tom thinks all Asians look the same.
- Tom thinks all Asians look alike.

Tom bütün Asyalıların benzer olduğunu düşünüyor.

- Life is but a flash of lightning, beauty lasts for a single day! Think about the skulls of the dead that are all alike.
- Life is but a flash of lightning and beauty lasts only a day! Think of the skulls of the dead that all are alike.

Hayat düşen bir yıldırım gibidir. Güzelliğin saltanatı tek günlüktür. Hepsi birbirine benzeyen ölülerin kafataslarına bakıp ibret al!

"Have you ever been told that you look like Tom Cruise?" "Ah, people tell me that sometimes, but I don't think we look alike at all myself."

Hiç Tom Cruise'a benzediğin söylendi mi? " " Ah, insanlar bazen onu bana söylüyor, ama bizim kendimize benzediğimizi sanmıyorum."