Translation of "Acted" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Acted" in a sentence and their turkish translations:

- He acted strangely.
- He acted strange.

O garip davrandı.

- He acted foolishly.
- He acted the fool.

O aptalca davrandı.

He acted foolishly.

O aptalca davrandı.

We acted sincerely.

Samimi davrandık.

Tom acted interested.

Tom ilgili davrandı.

Tom acted foolishly.

Tom aptalca davrandı.

Tom acted alone.

Tom tek başına hareket etti.

They acted surprised.

Onlar sürpriz yaptılar.

Tom acted drunk.

Tom sarhoş davranıyordu.

I acted alone.

Yalnız hareket ettim.

I acted foolishly.

Aptalca hareket ettim.

Tom acted irrationally.

Tom mantıksızca davrandı.

Sami acted alone.

- Sami yalnız davrandı.
- Sami yalnız hareket ediyordu.

- He acted like a madman.
- He acted like a lunatic.

O, bir deli gibi hareket etti.

The drug acted quickly.

- İlaç hızlı bir şekilde çalıştı.
- İlaç hızlı bir şekilde etki etti.

The soldier acted bravely.

Asker cesurca davrandı.

He has acted wisely.

O akıllıca davrandı.

He acted as chairman.

O, başkan olarak görev yaptı.

I acted on instinct.

Ben içgüdüsel olarak hareket ettim.

I acted without thinking.

Düşünmeden hareket ettim.

He acted without thinking.

O, düşünmeden hareket etti.

She acted without thinking.

Düşünmeden hareket etti.

Tom acted without thinking.

Tom düşünmeden hareket etti.

Tom certainly acted drunk.

Tom kesinlikle sarhoş gibi davrandı.

Tom has acted wisely.

Tom akıllıca davrandı.

Tom acted as chairman.

Tom bir başkan gibi davrandı.

Sami acted like this.

Sami bu şekilde davranıyordu.

- Tom and Mary acted like children.
- Tom and Mary acted like kids.

Tom ve Mary çocuk gibi davrandılar.

He acted fairly toward me.

O, bana karşı dürüstçe davrandı.

She acted as a guide.

O bir rehber olarak görev yapmıştır.

I acted on his advice.

Onun tavsiyesi üzerine hareket ettim.

She acted in the play.

O oyunda rol yaptı.

They acted on the information.

Onlar bilgiye göre hareket ettiler.

He acted like a saint.

O, bir aziz gibi davrandı.

He acted on the stage.

O, sahnede oynadı.

He acted on my advice.

O nasihatime göre davrandı.

Tom acted like a jerk.

Tom bir pislik gibi davrandı.

He acted as my guide.

O benim rehberim olarak davrandı.

He acted as our guide.

O bizim rehberimiz olarak hareket etti.

Tom acted as my guide.

Tom rehberim gibi davrandı.

Tom acted like a baby.

Tom bir bebek gibi davrandı.

Tom acted like a child.

Tom bir çocuk gibi davrandı.

Tom acted like a saint.

Tom bir aziz gibi davrandı.

Tom acted like a madman.

Tom bir deli gibi davrandı.

He knows he acted badly.

O kötü davrandığını biliyor.

He acted on your suggestion.

O senin önerini etkiledi.

He acted with common sense.

Sağduyulu davrandı.

The British acted too late.

İngilizler çok geç davrandı.

Detectives believe Tom acted alone.

Dedektifler Tom'un yalnız hareket ettiğine inanıyorlardı.

Investigators say Tom acted alone.

Dedektifler, Tom'un yalnız hareket ettiğini söyüyorlar.

Tom acted out of character.

- Tom bambaşka biri gibi davrandı.
- Tom kendisinden beklenmeyecek şekilde davrandı.

Sami acted out his fantasies.

Sami fantezilerini dışa vurdu.

I acted in self-defense.

Kendimi savunmak için harekete geçtim.

Sami never acted out aggressively.

Sami asla agresif biçimde davranmadı.

- A true friend would have acted differently.
- A true friend would've acted differently.

Gerçek bir arkadaş farklı davranırdı.

Amy acted on what she expected,

Amy beklentisine göre davranmıştı,

Dr. White acted as our interpreter.

Dr Beyaz bizim tercümanımız olarak görev yapmıştır.

The play was not well acted.

Oyun iyi oynanmadı.

She acted like a real baby.

O, gerçek bir bebek gibi davrandı.

They acted according to my advice.

Benim tavsiyeme göre hareket ettiler.

He acted in his own interest.

Kendi çıkarına göre davrandı.

Tom acted like he was afraid.

Tom korkuyor gibi davrandı.

Tom acted like nothing had happened.

Tom hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

Bela Lugosi acted in several films.

Bela Lugosi birkaç filmde oynadı.

Tom insisted that he acted alone.

Tom tek başına hareket ettiği konusunda ısrar etti.

I'm ashamed because I acted foolishly.

Aptalca davrandığımdan utanıyorum.

Tom acted like he knew everything.

Tom her şeyi biliyormuş gibi davrandı.

Jim acted very strangely all day.

- Jim bütün gün çok garip davrandı.
- Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı.

Olivier acted the part of Hamlet.

Olivier, Hamlet rolünü oynadı.

They said he had acted shamefully.

Onun utanç verici bir biçimde davrandıklarını söylediler.

I acted as a simultaneous interpreter.

Ben bir simültane tercüman olarak görev yaptım.

Tom acted like a real baby.

Tom gerçek bir bebek gibi davrandı.

Tom acted like a perfect gentleman.

Tom mükemmel bir beyefendi gibi davrandı.

Tom has never acted that crazy.

Tom hiç bu kadar çılgınca davranmadı.

Mary acted like she was afraid.

Mary korkmuş gibiydi.

Sami acted like he was old.

Sami yaşlıymış gibi davrandı.

He acted like he was scared.

Korkmuş gibi davrandı.

Tom and Mary acted like children.

Tom ve Mary çocuk gibi davrandılar.

- Tom acted like a lunatic.
- Tom acted like a madman.
- Tom behaved like a lunatic.

Tom bir deli gibi davrandı.

- I'm sorry that I acted like a jerk.
- I'm sorry I acted like a jerk.

Bir pislik gibi davrandığım için özür dilerim.

You should have acted on her advice.

Onun tavsiyesi üzerine hareket etmeliydin.

Mike acted as chairperson of the meeting.

Mike toplantının başkanı gibi davrandı.

Tom acted the part of a sailor.

Tom bir denizci rolü oynadı.

I acted as interpreter at the meeting.

Ben toplantıda tercüman olarak görev yaptım.

He acted as if he were ill.

O hastaymış gibi davrandı.

He has acted on TV many times.

O birçok kez televizyonda oynadı.

He acted the part of King Lear.

O, Kral Lear rolünü oynadı.

He acted like he owned the place.

O, yerin sahibiymiş gibi davrandı.

She acted the part of a fairy.

O, bir peri rolünü oynadı.

She acted like she didn't know anything.

O hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıyordu.

Tom acted like he owned the place.

- Tom o yere sahipmiş gibi davrandı.
- Tom mekânın sahibiymiş gibi davranıyordu.

The students acted in an inappropriate manner.

Öğrenciler uygunsuz bir şekilde davrandı.

I'm not proud of how I acted.

Nasıl davrandığımla gurur duymuyorum.

She acted as if she knew nothing.

O, sanki bir şey bilmiyormuş gibi davrandı.

I acted like I didn't know her.

Onu tanımıyormuş gibi davrandım.