Examples of using "Trek" in a sentence and their turkish translations:
Çek!
Bir numara al.
Surat asma.
Onu kendin bul.
Pijamalarını giy.
Ceketini çıkart.
Aç değil misin ?
İştahım büyüktü.
Anne, ben açım.
Bir elbise giy.
- Canım istemiyor.
- Kalsın.
Pantolonunu giy.
Takımımı giyeceğim...
Lütfen ipi çekin.
Hangi ayakkabıları giyeceksin?
- Kafana takma.
- Kendini üzme.
Onu çıkar.
Ve şimdi konuyu daha kapsamlı bir noktaya getireceğim.
Elbiselerini çıkar.
Kıyafetlerini çıkar!
Bu daha iyi. Bacağımı çekiyorum.
Hiç iştahım yok.
Fişi çekin.
Anne, açım.
Fotoğraf çekmekten hoşlanırım.
Sonuçlarını umursamıyorum.
''Star Trek'' ve ''Forbidden Planet''i izleyerek büyüdüm
Kendine bu kadar yüklenme.
Hiç dikkate alma.
Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.
- Lütfen ceketinizi koyunuz.
- Lütfen ceketini çıkar.
Aç değil misin?
- Fotoğraf çekmekten hoşlanırım.
- Ben fotoğraf çekmekten hoşlanıyorum.
Ve bu çizgileri çizerken, tüm bu hikâyeler ortaya çıkıyor.
- O konuda endişelenme.
- Onu dert etmeyin.
- Aç olduğumu nereden bildin?
- Aç olduğumu nasıl bildin?
Onlar yolcu hanına girdi ve üçü masaya yerleşti fakat onlardan hiçbirinin iştahı yoktu.
Sayende iştahımı kaybettim.