Translation of "Oom" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Oom" in a sentence and their turkish translations:

- Mijn oom is boos.
- Mijn oom is kwaad.

Amcam kızgın.

- Hoe oud is jouw oom?
- Hoe oud is uw oom?
- Hoe oud is jullie oom?

Amcan kaç yaşında?

- Tom is uw nonkel.
- Tom is je oom.
- Tom is jullie oom.
- Tom is uw oom.

- Tom senin amcan.
- Tom senin dayın.
- Tom senin enişten.

Waar woont je oom?

Amcan nerede yaşıyor?

Mijn oom is kwaad.

Amcam kızgın.

Mijn oom is rijk.

Amcam zengin.

Het is mijn oom.

- O benim amcam.
- O benim dayım.

Tom is mijn oom.

- Tom benim amcam.
- Tom amcamdır.
- Tom dayımdır.
- Tom eniştemdir.
- Tom emmimdir.
- Tom emmim olur.
- Tom eniştem olur.
- Tom dayım olur.
- Tom amcam olur.

Hij is mijn oom.

- O benim amcam.
- O benim dayım.

- Mijn oom gaf me een cadeau.
- Mijn oom gaf me een cadeautje.

Amcam bana bir hediye verdi.

Zijn oom zorgt voor hem.

Amcası tarafından bakılıyor.

Ik zie morgen mijn oom.

Yarın amcamla görüşüyorum.

Mijn oom woont in Duitsland.

Amcam Almanya'da yaşıyor.

Hij woonde naast zijn oom.

O amcasına bitişik yaşadı.

Hoe oud is jouw oom?

Amcan kaç yaşında?

Mijn oom stierf aan longkanker.

Amcam, akciğer kanserinden öldü.

Mijn oom heeft drie kinderen.

- Amcamın üç çocuğu var.
- Dayımın üç çocuğu var.

Mijn oom kan Duits spreken.

Amcam almanca konuşabilir.

Mijn oom zou alles bouwen.

Amcam her şeyi inşa ederdi.

Dit is oom Toms boerderij.

Bu Uncle Tom'un çiftliğidir.

Mijn oom runt een hotel.

Amcam bir otel çalıştırıyor.

Tom woonde naast zijn oom.

Tom amcasının yanında yaşadı.

Tom woont nu bij zijn oom.

Tom şimdi amcasıyla yaşıyor.

Mijn oom woont in New York.

Amcam New York'ta yaşıyor.

Mijn oom gaf me dit horloge.

- Amcam bana bu kol saatini verdi.
- Dayım bana bu kol saatini verdi.
- Eniştem bana bu kol saatini verdi.

Mijn oom stierf een jaar geleden.

Amcam bir yıl önce öldü.

Zijn oom stierf vijf jaar geleden.

Onun amcası beş yıl önce öldü.

Mijn oom gaf hem een geschenk.

- Amcam ona bir hediye verdi.
- Dayım ona bir hediye verdi.

Ik ben naar mijn oom vernoemd.

Bana amcamın adı verildi.

Mijn oom is gediagnosticeerd met leukemia.

Amcama lösemi tanısı koyuldu.

Ik wed dat oom Alfred terugkomt.

Bahse girerim Alfred amca geri gelecek.

Mijn oom heeft een grote familie.

Amcamın büyük bir ailesi var.

Uw oom bejegende mij zeer vriendelijk.

Amcanız bana karşı çok yakın davrandı.

Hij werd opgevoed door zijn oom.

O amcası tarafından yetiştirildi.

- Mijn oom bezoekt mij af en toe.
- Mijn oom komt me af en toe opzoeken.

Amcam ara sıra beni görmeye gelir.

Mijn oom heeft een huis in Italië.

Amcamın İtalya'da bir evi var.

Mijn oom heeft mij een boek gegeven.

Amcam bana bir kitap verdi.

Ik zal volgende week mijn oom bezoeken.

Önümüzdeki hafta amcamı ziyaret edeceğim.

Ik verblijf bij mijn oom in Tokio.

Tokyo'da amcamla birlikte kalıyorum.

Mijn oom is gisteren overleden aan maagkanker.

Amcam dün mide kanserinden öldü.

Gisteren heeft mijn oom een hond gekocht.

Dün amcam bir köpek aldı.

Mijn oom heeft mij een fototoestel gegeven

Amcam bana bir kamera verdi.

Hij vroeg me waar mijn oom woonde.

O bana amcamın nerede yaşadığı sordu.

Oom Tom stuurt ons elk jaar kerstcadeautjes.

Tom amca bize her yıl Noel hediyesi gönderir.

Is jullie oom nog steeds in het buitenland?

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

Oom Bob nodigde ons uit voor het avondeten.

Amcanız Bob, akşam yemeği için bize davet etti.

Oom Tom is de broer van mijn moeder.

Dayı Tom benim annemin erkek kardeşidir.

Mijn eerste zoon was naar mijn oom genoemd.

İlk oğluma amcamın ismi verildi.

Mijn oom heeft dit boek voor mij gekocht.

Amcam bana bu kitabı aldı.

Ik heb een oom die in Kyoto woont.

Kyoto'da yaşayan bir amcam var.

Mijn oom leeft in het oosten van Spanje.

Amcam İspanyanın doğusunda yaşar.

De broer van mijn vader is mijn oom.

Babamın erkek kardeşi benim amcamdır.

De broer van mijn moeder is mijn oom.

Annemin erkek kardeşi benim dayımdır.

Dit uurwerk heb ik van mijn oom gekregen.

Bu saat bana amcam tarafından verildi.

- Tom is je nonkel.
- Tom is je oom.

Tom senin amcan.

Mijn oom overleed twee jaar geleden aan kanker.

- Amcam iki yıl önce kanserden vefat etti.
- Dayım iki yıl önce kanserden vefat etti.

Mijn oom die in Parijs woont kwam langs.

- Paris'te yaşayan amcam bizi görmeye geldi.
- Amcam, ki o Paris'te yaşar, bizi görmeye geldi.

Ik dacht dat jouw oom in Nyíregyháza woonde.

Ben amcanın Nyíregyháza'da yaşadığını sanıyordum.

Heeft uw oom u zijn auto laten besturen?

Amcan sana arabasını sürdürür mü?

Ik logeerde bij mijn oom tijdens de zomer.

Ben yaz boyunca amcamın evinde kaldım.

Tom en zijn oom liepen samen in stilte.

Tom ve amcası sessizce birlikte yürüdü.

Ik heb een oom die in Australië woont.

Avustralya'da yaşayan bir amcam var.

Mijn oom is mager, maar mijn tante is dik.

Amcam zayıf fakat teyzem şişman.

Zij heeft een oom die bij een bank werkt.

Onun bankada çalışan bir amcası var.

Mijn oom woont in Madrid, de hoofdstad van Spanje.

Amcam İspanyanın başkenti Madrit'de yaşıyor.

Mijn oom woont in de buurt van de school.

Amcam okulun yakınında yaşıyor.

Mijn oom heeft twee jaar in Washington D.C. gewoond.

- Amcam iki yıl Vaşington'da yaşadı.
- Dayım iki yıl Washington DC'de yaşadı.

Toen ik naar school ging, zag ik mijn oom.

Okula giderken amcamı gördüm.

Mijn oom is niet jong, maar hij is wel gezond.

Amcam genç değil ama sağlıklı.

Dat huis met een rood dak is van mijn oom.

Kırmızı çatılı ev amcamınkidir.

De auto van mijn oom is sneller dan de mijne.

Amcamın arabası benimkinden daha hızlı.

De echtgenoot van de zuster van mijn vader is mijn oom.

Babamın kız kardeşinin kocası benim eniştem.

- Tom woont momenteel met zijn nonkel.
- Tom woont momenteel met zijn oom samen.

Tom şu anda amcasıyla birlikte yaşıyor.

Het kostte ons ongeveer vijf minuten om van het station naar het huis van mijn oom te komen.

İstasyondan amcamın evine gitmek yaklaşık beş dakika sürdü.