Translation of "Minuten" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Minuten" in a sentence and their turkish translations:

- Wacht alstublieft vijf minuten.
- Wacht alsjeblieft vijf minuten.

- Lütfen beş dakika bekle.
- Lütfen beş dakika bekleyin.
- Lütfen beş dakika bekleyiniz.

Vijf minuten daarna

Beş dakika daha

- Geef ons drie minuten.
- Geeft u ons drie minuten.

Bize üç dakika verin.

Twee minuten voor overleg.

(MS) Tartışmak için iki dakika.

We hebben drie minuten.

Üç dakikamız var.

We hebben 30 minuten.

30 dakikamız var.

- Laten wij tien minuten pauze nemen.
- Laten we tien minuten pauzeren.

- On dakikalık bir mola alalım.
- 10 dakikalık bir mola alalım.

- Kan je tien minuten wachten?
- Zou je tien minuten langer willen wachten?

- On dakika daha bekler misin?
- Bir on dakka daha bekleyebilir misin?
- Bir on dakika daha bekleyebilir misin?

- We bellen over dertig minuten weer.
- We bellen over dertig minuten terug

Otuz dakika içinde geri arayacağız.

Gelieve vijf minuten te wachten.

Lütfen beş dakika bekleyin.

Laten we tien minuten pauzeren.

On dakikalık bir mola verelim.

Kan je tien minuten wachten?

On dakika bekleyebilir misiniz?

We hebben tien minuten gewacht.

Biz on dakika bekledik.

Ik heb 30 minuten nodig.

30 dakikaya ihtiyacım var.

We vertrekken over vijf minuten.

Beş dakika içinde gidiyoruz.

Een uur heeft zestig minuten.

Bir saatte altmış dakika vardır.

- Hij zal over tien minuten terug zijn.
- Hij is over tien minuten terug.

O, on dakika içerisinde geri gelecek.

- Kan je me tien minuten helpen?
- Zou je me tien minuten kunnen helpen?

On dakika bana yardım eder misiniz?

We praten 15 minuten met je

Seviye tespit sınavında kopya çekmek gibi

Ik ben over tien minuten terug.

10 dakika içinde döneceğim.

- Slechts een kwartier.
- Slechts vijftien minuten.

- Sadece on beş dakika.
- Yalnızca on beş dakika.

De trein had tien minuten vertraging.

Tren on dakika geç kaldı.

Het is tien minuten voor elf.

Saat 11'e 10 dakika var.

Ik kom over enkele minuten terug.

Birkaç dakika içinde döneceğim.

De klok loopt tien minuten achter.

Saat on dakika geri kalmış.

Laten wij tien minuten pauze nemen.

10 dakikalık bir mola alalım.

Ik heb tien minuten lang gewacht.

On dakika bekledim.

Ik heb een paar minuten nodig.

Birkaç dakikaya ihtiyacım var.

Heb je even een paar minuten?

Birkaç dakika ayırabilir misin?

De trein gaat iedere dertig minuten.

Tren her otuz dakikada bir çalışır.

De trein vertrekt over vijf minuten.

Tren beş dakika içinde hareket ediyor.

Gelieve alstublieft dertig minuten te wachten.

- Lütfen yarım saat bekle.
- Lütfen otuz dakika bekleyin.

Hij verscheen dertig minuten te laat.

- Otuz dakika geç döndü.
- 30 dakika geç geldi.

Laat de thee tien minuten trekken.

Çay on dakika demlensin.

U bent tien minuten te laat.

On dakika geç kaldın.

Ik ben er over tien minuten.

On dakika içinde katılacağım.

Ik kwam binnen 30 minuten aan.

30 dakikada vardım.

Mijn klok loopt vijf minuten voor.

Saatim beş dakika ileri.

De wekker loopt tien minuten voor.

Çalar saat on dakika ileri.

Hij vertrok ongeveer tien minuten geleden.

Yaklaşık 10 dakika önce ayrıldı.

Tom arriveerde drie minuten te vroeg.

Tom üç dakika erken geldi.

De film begint over dertig minuten.

Film otuz dakika içinde başlıyor.

De toekomst was vijf minuten geleden.

Gelecek beş dakika önceydi.

Ik ben over tien minuten vrij.

On dakika içerisinde işim bitecek.

We bellen terug binnen dertig minuten.

Otuz dakika içinde geri arayacağız.

- Ik heb de trein gemist op twee minuten na.
- Ik miste de trein op twee minuten.

İki dakika ile treni kaçırdım.

Waarna ik 90 minuten aan yoga doe.

ve ardından 90 dakika boyunca yoga yapıyorum.

De bus kwam tien minuten te laat.

Otobüs on dakika geç kaldı.

Hij zal er over tien minuten zijn.

O, on dakika içinde burada olacaktır.

Kan ik je over twintig minuten terugbellen?

Seni yirmi dakika içerisinde geri arayabilir miyim?

Onze vlucht was vertraagd met dertig minuten.

Uçağımız otuz dakika gecikti.

Vader is ongeveer tien minuten geleden thuisgekomen.

Yaklaşık on dakika önce babam eve geldi.

We moesten tien minuten op hem wachten.

On dakikadır ona hizmet ediyorduk.

Tom is een paar minuten geleden vertrokken.

Tom birkaç dakika önce ayrıldı.

Tom zal hier over enkele minuten zijn.

Tom birkaç dakika içinde burada olacak.

Ik werk hier al een paar minuten.

Birkaç dakikadır burada çalışıyorum.

Blijft u alstublieft een paar minuten zitten.

Lütfen birkaç dakika oturmaya devam edin.

Tien minuten geleden werd de ruit ingegooid.

On dakika önce cam kırıldı.

Nog vijf minuten tot het nieuwe jaar!

Yeni yılın girmesine 5 dakika kaldı.

Ik was maar vijf minuten te laat.

- Sadece beş dakika gecikmiştim.
- Yalnızca 5 dk. geç kalmıştım.

Als ik jouw stem voor maar 5 minuten hoor, ben ik daarna 23 uur en 55 minuten gelukkig.

Sadece 5 dakika sesini duyarsam, sonrasında 23 saat 55 dakika mutluyum.

Volgens de klok heb ik nog drie minuten,

Saate göre sadece 3 dk kalmış,

Om de zoveel minuten volgt een belangrijke beslissing.

Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.

De bushalte is hier tien minuten lopen vandaan.

Otobüs durağına on dakikalık yürüyüş.

Ik kom bij je terug over 20 minuten.

20 dakika içinde senin için döneceğim.

De tijdsduur van een voetbalwedstrijd is 90 minuten.

Bir futbol maçının süresi 90 dakikadır.

Tom kwam er dertig minuten te vroeg aan.

Tom buraya otuz dakika erken geldi.

Tom is net een paar minuten geleden thuisgekomen.

Tom sadece beş dakika önce eve vardı.

Mijn horloge loopt iedere dag twee minuten achter.

Saatim bir günde iki dakika geri kalır.

Mijn moeder is thuis vertrokken tien minuten geleden.

Annem on dakika önce evden ayrıldı.

Waarom geef je ons nog geen vijf minuten?

Neden bize beş dakika daha vermiyorsun?

De trein heeft een vertraging van dertig minuten.

Tren 30 dakika gecikiyor.

Kom snel!! De trein vertrekt over tien minuten.

Çabuk gel!! Tren on dakika içinde kalkıyor.

We kunnen haar beter een paar minuten alleen laten.

Birkaç dakika onu yalnız bıraksak iyi olur.

De bushalte is op vijf minuten lopen van hier.

Otobüs durağı buradan beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

Hij had hier tien minuten geleden al moeten zijn.

O, on dakika önce burada olmalıydı.

Ik tel de minuten tot wanneer ik je weerzie.

Seni tekrar görünceye kadar dakikaları sayıyorum.

De school bevindt zich op slechts 5 minuten lopen.

Okul sadece beş dakika yürüme uzaklığında.

Na tien minuten gingen ze over op een volgend thema.

On dakika sonra başka bir konuya geçtiler.

Ik wil over 20 minuten iedereen op mijn kantoortje hebben.

20 dakika içinde herkesin ofisimde olmasını istiyorum.

Meestal staat ze vijf minuten nadat ze wakker wordt op.

O, genellikle uyandıktan beş dakika sonra kalkar.

En dan krijg je een prachtig tijdsvenster van tien, vijftien minuten.

Sonrasında 10, 15 dakika süren güzel bir zaman aralığı yakalıyorsun.

Onze school is minder dan tien minuten lopen vanaf mijn huis.

Bizim okul eve on dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

We wonen allemaal op minder dan vijf minuten lopen van elkaar.

Hepimiz birbirimize beş dakikalık yürüme mesafesinde yaşıyoruz.

Na enige minuten begon ik interesse in het gesprek te verliezen.

Birkaç dakika sonra, konuşmaya olan ilgimi kaybetmeye başladım.

Mijn school ligt op ongeveer tien minuten lopen van het station.

Okulum istasyondan yürüyerek yaklaşık on dakikadır.

- Tom nam even vijftien minuutjes pauze.
- Tom nam vijftien minuten pauze.

Tom on beş dakikalık bir mola aldı.