Translation of "Gevaarlijke" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Gevaarlijke" in a sentence and their turkish translations:

...naar gevaarlijke wateren.

Tehlikeli sularda dolaşıyor.

Het blijven gevaarlijke bedreigingen.

tehlikeli tehditler olmaya devam ediyorlar.

Paarden zijn gevaarlijke dieren.

Atlar tehlikeli hayvanlardır.

Draken zijn gevaarlijke wezens.

Ejderhalar tehlikeli yaratıklardır.

Nijlpaarden zijn gevaarlijke dieren.

Suaygırları tehlikeli hayvanlardır.

Of die radicale, gevaarlijke hoop

veya bir gün böceklerden korkan bir genç kızın

Detroit is een gevaarlijke stad.

Detroit tehlikeli bir kenttir.

Paarse haaien zijn gevaarlijke dieren.

Mor köpek balıkları tehlikeli hayvanlardır.

Dit is een gevaarlijke buurt.

Bu tehlikeli bir mahalle.

De wereld is een gevaarlijke plaats.

Dünya tehlikeli bir yerdir.

Dan verkocht drugs voor een gevaarlijke drugdealer.

Dan tehlikeli bir uyuşturucu satıcısı için uyuşturucu sattı.

...graaft de officiële slangenvanger dagelijks naar gevaarlijke schatten.

resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.

Gevaarlijke tactieken. De concurrent is het zwijgen opgelegd.

Bu taktikler tehlikeli. Rakibi susturulunca...

Je loopt het risico... ...gevaarlijke parasieten op te nemen.

Bunu yaparsanız tehlikeli parazitleri de tüketmiş olma ihtimaliniz artar.

Niet het gevaarlijke, negatieve soort dat ik bestudeerd heb,

üzerinde çalıştığım zararlı risklerden değil,

...en zetten het om naar minder gevaarlijke golflengten. Fluorescerend.

onu daha az tehlikeli dalga boylarına dönüştürüyor. Florışı işlemi.

Er is een gevaarlijke crimineel ontsnapt uit het krankzinnigengesticht.

Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.

Zelfs de gevaarlijke en zware stukken kwam ik makkelijk voorbij.

Zorlu ve yorucu kısımlar bile kolaylıkla geçti.

Het enige gevaarlijke aan een slang is het gif en de giftanden.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri.

...verandert deze grazer in een van de meest gevaarlijke dieren op aarde.

bu otçul, herhangi bir düşmanı boynuzlayarak ve çiğneyerek öldürebilen

In de donkerste nachten zijn de duinen van Namibië een gevaarlijke plek.

Gecelerin en karanlığında Namibya'nın kumulları korkulası yerlerdir.

Al deze factoren samen, maken hem... ...verreweg de meest gevaarlijke slang ter wereld.

birleşimi sonucunda ona dünyanın en tehlikeli yılanı diyebiliriz.

Nu is het tijd om verder te gaan, het koude, natte, gevaarlijke terrein in.

Şimdi soğuk, ıslak ve tehlikeli araziye geri dönme zamanım geldi.

Nu is het tijd om verder te gaan 't koude, natte, gevaarlijke terrein in.

Şimdi soğuk, ıslak ve tehlikeli araziye geri dönme zamanım geldi.

Ik kan niet zien hoe diep het is. Dat is het gevaarlijke aan deze tunnels.

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

Het enige gevaarlijke aan een slang is het gif en de giftanden. Laten we gaan.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri. Tamam, hadi gidelim.

Het is een zeer gevaarlijke sport, waar een kleine fout kan leiden tot zware verwondingen.

Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.

Ze is erin geslaagd op de minst gevaarlijke plek te gaan zitten. Op de rug van de haai.

Kendini bir şekilde en az tehlikeli olan yere almayı başarmış. Yani köpek balığının sırtına.

De natuurbeschermer is op een gevaarlijke missie... ...in het spoor van de verborgen jagers. Maar zijn werk is gevaarlijk.

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.