Examples of using "Durf" in a sentence and their turkish translations:
Bu ne cüret!
Ne cüretle böyle bir şey söylersin!
Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin!
Bir şeye dokunmaya korkuyorum.
Ona böyle bir şey söylemeye cesaret edemiyorum.
Benden kuşkulanmaya nasıl cesaret edersin!
Bir şey gördüğüme yemin edebilirdim.
Beni hilekârlıkla suçlamaya nasıl cesaret edersin.
Bana nasıl böyle bir şey demeye cüret ediyorsun!
Böyle bir şeyi ne cüretle bana söylersin?
Sanırım o haklı.
İzin almadan evime girmeye nasıl cüret edersin!
Yüzünü buralarda göstermeye nasıl cesaret edersin!
Tom'un seninle öyle konuşmadığına eminim.