Examples of using "يزيد" in a sentence and their turkish translations:
Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.
Bu akım çok, çok daha güçlü aracı kurumlar yaratıyor.
Bu ise şüpheleri arttırmakta tuz ve biber oluyor
buda kafamızdaki soru işaretlerini artırıyor ama
Her birimizin nasıl davrandığına göre risk azalıp çoğalabilir.
Golf toplarını büyütmek sürtünmeyi artıracaktır.
salgın kontrolden çıkarak 11 binden fazla kişiyi öldürdü.
Dünyada evde bakım her yıl yüzde 10 büyüyor.
Modern tıptan kaçınanların olması ölü sayısını artırıyor.
Bu da yetmezmiş gibi , mevsim yakında değişecekti ve kış erken gelmişti.
Britanya kıyısında, boyu sadece dört santim olan bir teke kapana kısılmış.
Bugün ABD'de 55.000'den fazla gözaltında göçmen var
Sen hiç üç metreden daha uzun bir köpek balığı gördün mü?
Burası dik bir uçurum, dümdüz. Muhtemelen 45 metreden fazladır.
Modern bir eleştiri, bu çarpıtmanın, güney yarımkürede Avrupa hakimiyetinin