Examples of using "يذهب" in a sentence and their turkish translations:
Gitmesine izin ver.
O, gitmeyecek.
Biz onu gönderdik.
Bırak gitsin!
dış koşulların etkisiyle
Tom'un gitmesine izin ver.
O onun gitmesine izin verdi.
Bir de üzerine kendisi cepheye gidiyorken
Tom'un gitmesine izin verdi.
O, Tom'un gitmesine izin verdi.
- Tom'un gitmesine izin vermiyorum.
- Tom'un gitmesine izin vermeyeceğim.
Fadil fazla uzaklaşmadı.
Sami camiye gider.
bir daha asla işe gitmeyecek.
diğerinin altına girmesiydi
ve gösterilere gidebiliyordu
Daha çocuktu bu onların yanına gidiyor
- İkisinden biri gitmeli.
- İkisinden biri gitmek zorunda.
Haydan gelen huya gider.
Babamız işe arabayla gider.
O, otobüsle okula gider mi?
Tom sık sık Boston'a gider.
Sanırım gitmem gerekiyor.
Artık bir yere gidemez.
Ancak ilk korku geçtiğinde,
artık hiçbiriniz gitmiyorsunuz ya
karıncalar gerçekten bu dünayaya
Bill sık sık parka gider.
Tom çoğunlukla tek başına alışverişe gider.
Artık oraya kimse gitmiyor.
Tom gitmezse gitmiyorum.
Ken günden güne yüzmeye gider.
Tom hiç okula gitmedi.
Anne ve babası her Pazar kiliseye giderler.
İkinizden biri oraya gitmek zorunda olacak.
Tom eve gidecek son çocuktu.
İnsanlar gelirler ve giderler fakat dünya kalır.
Sami kiliseye gitmiyor çünkü Müslüman.
Tom bizimle sahile gitmek istedi.
Sami her gün camiye gidiyordu.
kimin kayığına bindi? ya da hiç gitmedi mi?
Derhal oraya gitmesini önerdim.
Tom görev için giyinmek zorundadır.
Tom Mary'nin gittiği her yere gitmek istedi.
bu memleket bir gram ileri gitmesin
Ay gökyüzünde olmadığı zaman nereye gider?
Babam Çin'e gidiyor.
Böyle bir bilgisayarla Ay'a nasıl gidilebilirdi ki?
Babam işe bisikletle gider.
Dania'nın kazandığı her kuruş doğrudan Fadıl'ın cebine gider.
"çok mu ileri gidiyor?" diye soran insanlarla 1936 yılına kadar.
O, gecenin ortasında ormana gider ve şimdi karanlıktan korkuyormuş gibi davranıyor.
Sami Cuma günü camiye gitti.
İzak her ramazan Batı Şeria'daki küçük bir köye Sami'yi ziyaret etmeye gidiyor.
Köpeğim her yere benimle birlikte gider.