Examples of using "صديقي" in a sentence and their turkish translations:
Bob benim arkadaşım.
Arkadaşım bana yardım etti.
- Tom benim arkadaşımdır.
- Tom benim arkadaşım.
- Tom benim dostumdur.
- Sen benim arkadaşımsın.
- Benim arkadaşımsın.
Arkadaşım Art'ı hatırlıyor musunuz?
İşte dostum. İşte böyle.
- Sen benim en iyi arkadaşımsın.
- Sen en iyi arkadaşımsın.
- Bill benim en iyi arkadaşımdır.
- Bil benim en iyi arkadaşımdır.
- Bill benim en iyi arkadaşım.
Arkadaşım konuşkan bir insan.
- O benim arkadaşım mı?
- O benim dostun mu?
Arkadaşım geldi.
Bu benim arkadaşım Tom.
- Dostum kimsin?
- Sen kimsin, dostum?
Arkadaşım Korece öğreniyor.
Sevgili arkadaşım Louis'yi ele alalım.
Mesela hep en iyi yanımı ortaya çıkaran,
Şimdi burada arkadaşıma Imanuel'i uygulayalım.
Arkadaşım şu evde yaşıyor.
Doğum günün kutlu olsun, sevgili arkadaşım.
Arkadaşım sarı renkli bir araba satın aldı.
Yeni arkadaşım olmak ister misin?
Şimdi arkadaşım evde olmalı.
Arkadaşım tenis oynamaz.
Benim ismim Jake. Bu iyi arkadaşım Mikhail.
Boş konuşuyorsun, arkadaşım.
- Tom benim arkadaşımdır.
- Tom benim arkadaşım.
Düşmanımın düşmanı dostumdur.
Arkadaşım mısın?
Birçok erkeğe göre, arkadaşım Louis gibi,
ama bu sefer şansımız yaver gitmedi dostum!
Arkadaşım George ilkbaharda Japonya'ya gidiyor.
Daha sonra da dostum koyuna güzelce sarılabilirim.
benden iki yaş büyük bir arkadaşımla dışarıda oyun oynuyordum,
arkadaşım başkasının hipotezi ile bilime girilmez
Brighton'da yeni dairemdeyim, bir arkadaşla akşam yemeği yiyoruz,
''Hey kanka, bunu birlikte deneyelim mi?''
ve on altı yıl boyunca en iyi arkadaşım olarak gördüğüm bir silah arkadaşımı kaybettim . "
şuan izleyenler şey diyor bu benim aynı şu arkadaşım demiyomusunuz diyorsunuz evet işte o arkadaşınız