Translation of "صديقي" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "صديقي" in a sentence and their turkish translations:

بوب صديقي.

Bob benim arkadaşım.

صديقي ساعدني.

Arkadaşım bana yardım etti.

توم صديقي.

- Tom benim arkadaşımdır.
- Tom benim arkadaşım.
- Tom benim dostumdur.

أنت صديقي.

- Sen benim arkadaşımsın.
- Benim arkadaşımsın.

تتذكرون صديقي آرت؟

Arkadaşım Art'ı hatırlıyor musunuz?

هنا يا صديقي.

İşte dostum. İşte böyle.

أنت صديقي المفضل.

- Sen benim en iyi arkadaşımsın.
- Sen en iyi arkadaşımsın.

بيل صديقي المفضل.

- Bill benim en iyi arkadaşımdır.
- Bil benim en iyi arkadaşımdır.
- Bill benim en iyi arkadaşım.

صديقي شخص ثرثار.

Arkadaşım konuşkan bir insan.

هل هو صديقي؟

- O benim arkadaşım mı?
- O benim dostun mu?

صديقي قد وصل.

Arkadaşım geldi.

هذا صديقي توم.

Bu benim arkadaşım Tom.

من أنت يا صديقي؟

- Dostum kimsin?
- Sen kimsin, dostum?

صديقي يدرس اللغة الكورية.

Arkadaşım Korece öğreniyor.

لنأخذ مثلاً صديقي العزيز لويس.

Sevgili arkadaşım Louis'yi ele alalım.

مثل صديقي الجيد، الواعظ مارك

Mesela hep en iyi yanımı ortaya çıkaran,

لذلك، قابلوا صديقي ايمانويل هنا.

Şimdi burada arkadaşıma Imanuel'i uygulayalım.

يعيش صديقي في ذلك المنزل.

Arkadaşım şu evde yaşıyor.

عيد ميلاد سعيد, صديقي العزيز.

Doğum günün kutlu olsun, sevgili arkadaşım.

اشترى صديقي سيّارة لونها أصفر.

Arkadaşım sarı renkli bir araba satın aldı.

أتود أن تكون صديقي الجديد؟

Yeni arkadaşım olmak ister misin?

- صديقي ينبغي أن يكون في المنزل الأن.
- صديقي يجب أن يكون بالمنزل الآن.

Şimdi arkadaşım evde olmalı.

- صديقي لا يلعب كرة المضرب.
- صديقتي لا تلعب كرة المضرب.
- صديقي لا يلعب التنس.

Arkadaşım tenis oynamaz.

اسمي جاك. وهذا صديقي الطيب ميخائيل.

Benim ismim Jake. Bu iyi arkadaşım Mikhail.

إنك تقول كلاما فارغا يا صديقي.

Boş konuşuyorsun, arkadaşım.

- توم صديقي.
- توم هو صديق لي.

- Tom benim arkadaşımdır.
- Tom benim arkadaşım.

- عدوّ عدوّي صديقي.
- عدوّ العدوّ صديق.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

- هل أنتَ صديقي؟
- هل أنتِ صديقتي؟

Arkadaşım mısın?

كثير من الرجال مثل صديقي لويس يقولون

Birçok erkeğe göre, arkadaşım Louis gibi,

‫ولكن في هذا لم يحالفنا الحظ يا صديقي!‬

ama bu sefer şansımız yaver gitmedi dostum!

سيأتي صديقي جورج إلى اليابان في فصل الرّبيع.

Arkadaşım George ilkbaharda Japonya'ya gidiyor.

‫ثم يمكن أن أجلس مستريحاً‬ ‫وأتدفأ من صديقي الخروف.‬

Daha sonra da dostum koyuna güzelce sarılabilirim.

ألعب في الشارع مع صديقي الذي كان يكبرني بعامين،

benden iki yaş büyük bir arkadaşımla dışarıda oyun oynuyordum,

لا يستطيع صديقي أن يدخل العلم بفرضية شخص آخر

arkadaşım başkasının hipotezi ile bilime girilmez

كنت أتناول العشاء مع صديقي في شقتي الجديدة في برايتون،

Brighton'da yeni dairemdeyim, bir arkadaşla akşam yemeği yiyoruz,

"مرحبًا صديقي إلى الأبد، دعنا نرى لو نستطيع القيام بذلك معًا؟"

''Hey kanka, bunu birlikte deneyelim mi?''

ورفيقي في السلاح لمدة ستة عشر عامًا والذي اعتبرته صديقي المفضل ".

ve on altı yıl boyunca en iyi arkadaşım olarak gördüğüm bir silah arkadaşımı kaybettim . "

أولئك الذين يشاهدون الآن يقولون أن هذا هو نفس صديقي ، هل تقول أنك لا تقول نعم ، هذا صديقك

şuan izleyenler şey diyor bu benim aynı şu arkadaşım demiyomusunuz diyorsunuz evet işte o arkadaşınız