Translation of "الإجابة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "الإجابة" in a sentence and their turkish translations:

- هل تعرف الإجابة؟
- أتعرف ما الإجابة؟

Cevabı biliyor musun?

تجيبني نفس الإجابة

Bana her tartışmamızın sonunda

الجميع يعرف الإجابة

cevabını herkes biliyor

تلقّت ليلى الإجابة.

Leyla cevabı aldı.

حسناً، الإجابة هي كلا.

Cevap, hayır.

الجميع يعرف الإجابة ، ولكن

herkes cevabını bilmesine biliyor ama

ووجدنا أن الإجابة بسيطة:

ve cevabın basit olduğunu bulduk:

هذه هي الإجابة الصحيحة.

Bu doğru cevap.

لقد تردد قبل الإجابة.

O cevap vermeden önce duraksadı.

بالواقع إن الإجابة بسيطة.

Cevap aslında oldukça basit.

بهدف الإجابة على سؤال واحد:

Amaç yalnızca bir soruya yanıt bulmak:

الآن، كم منكم خمن الإجابة الصحيحة؟

Şimdi, kaçınız bunu doğru tahmin etti?

ولا يجب عليكم الإجابة بصوت عالي:

yüksek sesle cevap vermek zorunda değilsiniz:

ربما كان عليك أن تعرف الإجابة.

Belki de biliyor olmanız gerekiyor.

وأعتقد أن معظمنا سيرد بنفس الإجابة.

Korkarım bu pek çoğumuzun vereceği türden bir cevap.

قبل أربع سنوات، قررت أن أكتشف الإجابة.

Dört yıl önce, bunu araştırıp öğrenmeye karar verdim.

لأنني أعتقد أن لدينا الإجابة عن ذلك...

Çünkü sanırım buna cevabımız var

إن كانت الإجابة هي نعم للأسئلة الثلاثة،

Üçüne de yanıtım evet ise,

و سواء كنتم تعرفون الإجابة أم لا،

ve cevabı bilsen de bilmesen de

عن طريق الإجابة على أسئلة الوقاية بأجوبة التنمية

odak değiştirmeyi başaran azimli girişimciler

يمكن أن نجد الإجابة عليها جميعًا على Google.

Hepsinin cevabıını Google'da bulabiliyrouz.

هل هناك شخص آخر بإمكانه الإجابة على سؤالي؟

Soruma başka kim cevap verebilir?

- هذا سؤال صعب.
- ذلك سؤال صعبٌ الإجابة عليه.

O cevaplaması zor bir soru.

لكن هناك سؤال واحد لم تتم الإجابة عليه بعد،

ancak henüz cevaplanmamış bir soru mevcut

تم إخفاء الإجابة على هذا السؤال منذ ملايين السنين.

bu sorunun cevabı ise milyonlarca yıl öncesinde saklı

حسنًا، الإجابة الصحيحة هي أنني أبلغ من العمر 43 عامًا،

Evet, gerçek şu ki 43 yaşındayım.

هنا بدأت الخدعة بالأسئلة التي لم تتم الإجابة عليها هنا

işte cevaplanamayan sorular sinsilesi burada başladı

لا يهم من تسأل, أنتَ لن تستطيع أن تحصل على الإجابة المُرضية.

Kime sorarsan sor, tatmin edici bir cevap alamazsın.

لكن في معظم الأحيان، تزخر بالأسئلة المضحكة التي قد تبدو مستعصية على الإجابة:

Ama çoğunlukla, cevaplara meydan okuyan komik sorularla:

لم يلبث فاضل و أن علِم أنّ الإجابة على ذلك السّؤال لن يكون أمرا سهلا.

Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.

إنها الإجابة التي رددها كل صغير وكبير، غني وفقير، ديمقراطي وجمهوري، أسود، أبيض، لاتيني، مواطن أمريكي أصلي، مثلي، عادي، معاق، غير معاق؛ إنهم أمريكيون وجهوا للعالم رسالةً تقول أننا لم نكن أبداً مجرد خليطٍ من ولايات جمهورية وأخرى ديمقراطية: لقد كنا، ولا زلنا، وسنكون الولايات المتحدة الأمريكية.

Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.