Examples of using "الإجابة" in a sentence and their turkish translations:
Cevabı biliyor musun?
Bana her tartışmamızın sonunda
cevabını herkes biliyor
Leyla cevabı aldı.
Cevap, hayır.
herkes cevabını bilmesine biliyor ama
ve cevabın basit olduğunu bulduk:
Bu doğru cevap.
O cevap vermeden önce duraksadı.
Cevap aslında oldukça basit.
Amaç yalnızca bir soruya yanıt bulmak:
Şimdi, kaçınız bunu doğru tahmin etti?
yüksek sesle cevap vermek zorunda değilsiniz:
Belki de biliyor olmanız gerekiyor.
Korkarım bu pek çoğumuzun vereceği türden bir cevap.
Dört yıl önce, bunu araştırıp öğrenmeye karar verdim.
Çünkü sanırım buna cevabımız var
Üçüne de yanıtım evet ise,
ve cevabı bilsen de bilmesen de
odak değiştirmeyi başaran azimli girişimciler
Hepsinin cevabıını Google'da bulabiliyrouz.
Soruma başka kim cevap verebilir?
O cevaplaması zor bir soru.
ancak henüz cevaplanmamış bir soru mevcut
bu sorunun cevabı ise milyonlarca yıl öncesinde saklı
Evet, gerçek şu ki 43 yaşındayım.
işte cevaplanamayan sorular sinsilesi burada başladı
Kime sorarsan sor, tatmin edici bir cevap alamazsın.
Ama çoğunlukla, cevaplara meydan okuyan komik sorularla:
Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.
Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.