Examples of using "يزداد" in a sentence and their turkish translations:
daha da kötüleri olmakta,
Bu meşale gittikçe sönüyor.
Birlikten sıcaklık doğar.
Yakıcı bir acı hissetti, kıvrandıracak şiddetteydi.
2020 başkanlık yarışları kızışıyor.
Kış sertleştikçe geceler iyice uzar.
Aslında, sayesinde kendimi daha da kötü hissettim.
...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.
Burada ne kadar uzun süre kalırsam o kadar üşür
Bu noktadan sonra, sadece kötüye gidiyor.
Basitçe, nüfusumuz yalnızca büyümüyor,
Gezegenin engin alanları donmaya başlıyor. Her gece daha da uzun sürüyor.
Bakın, burası dikleşiyor. O taraftan aşağı inmezdim.
Sıcaklık ne kadar artarsa ağaçlar atmosfere o kadar su salıyor.
Eğer bir arkadaşınızla yakın mesafeden konuşuyorsunuz risk yükselir.
Sami'nin İslam'a olan sempatisi okudukça arttı.