Examples of using "حقيبة" in a sentence and their turkish translations:
O elçantasını kaybetti.
- Bu Jane'nin çantasıdır.
- Bu, Jane'in çantası.
Adam benim cüzdanımı soydu.
Ben el çantamı almak için geri döneceğim.
Annem bana bir çanta yaptı.
Bu yüzden karmaşık bir durum.
Gezinde kaç tane valiz alıyorsun?
arkadaşlarını ararken çantasını bulamıyor
Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.
Sami Leyla'nın çantasında uyku hapları buldu.
bir valizin içine konmuş ve evin altına gömülmüştü.
eşyaları kullanmayı amaçlayan bu orangutan gibi meraklılar.
Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.
Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.
Türkiye dışında heryerde didik didik çantanız aranıyor veya başka türlü alarmlar var
Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.