Translation of "أمي" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "أمي" in a sentence and their turkish translations:

أو أمي،

ya da annem,

أمي تحبني.

Ben annem tarafından sevilirim.

خرجت أمي.

Annem dışarıda.

أريد أمي.

Annemi istiyorum.

أمي مجنونه.

Annem deli.

أحب أمي.

- Annemi seviyorum.
- Annemi istiyorum.

- قاست أمي حرارتي.
- قامت أمي بقياس حرارة جسدي.

Annem ateşimi ölçtü.

ماذا يحدث أمي

anne ne olur

أبي يحب أمي.

Babam annemi seviyor.

أختي تشبه أمي.

Kız kardeşim anneme benzer.

أمي تقرأ مجلة.

Annem bir dergi okuyor.

قطّعت أمي الكعك.

Annem pastayı kesti.

تتبع أمي حميةً.

Annem diyette.

خط أمي جميل.

Annem iyi bir el yazısına sahiptir.

- تعزف أمي على البيانو بمهارة.
- أمي تعزف البيانو بمهارة.

Annem iyi piyano çalar.

- أمي أكبر من أبي سناً.
- أمي تكبر أبي عمراً.

Annem babamdan daha yaşlı.

- تقوم أمي بإعداد كعكة لأجل أبي.
- تعد أمي كعكة لأبي.

- Annem, babama bir pasta yapıyor.
- Annem babam için bir kek yapıyor.

- كتبت رسالة إلى أمي.
- كتبت إلى أمي.
- كتبت رسالة لأمي.

Anneme bir mektup yazdım.

لدى أمي ثلاثة كلاب.

Annemin üç tane köpeği var.

تركت لي أمي رسالة.

Annem bana bir mesaj bıraktı.

علي أن أساعد أمي.

Anneme yardımcı olmalıyım.

أمي تكبر أبي عمراً.

Annem babamdan yaşça daha büyük.

أمي تعد كعكة لأبي.

Annem babama bir kek yapıyor.

تكره أمي كتابة الرسائل.

Annem mektuplar yazmaktan nefret eder.

ماتت أمي في غيابي.

Annem yokluğum sırasında öldü.

- أمي غاضبة.
- والدتي غاضبة.

Annem kızgın.

تعد أمي كعكة لأبي.

Annem, babama bir pasta yapıyor.

صنعت لي أمي حقيبة.

Annem bana bir çanta yaptı.

عمتي أكبر من أمي.

Teyzem annemden daha yaşlıdır.

- أمي لا يمكنها ركوب الدراجة.
- لا تستطيع أمي أن تركب الدراجة.

Annem bisiklet süremez.

- أشتم رائحة حريق يا أمي.
- أشم رائحة شيء يحترق يا أمي.

Yanan bir şeyin kokusunu alıyorum, Anne.

ولم تكن أكبرمخاوف أمي وخالاتي

Annemin, teyzemin en büyük endişesi

كان هنالك أمي وأبي وأصدقاؤهما.

Annem, babam ve onların arkadaşları vardı.

اشترت لي أمي فستاناً جديداً.

Annem bana yeni bir elbise aldı.

توفيت أمي عندما كنت طفلا.

Annem ben çoçukken vefat etti.

يجب علي أن أساعد أمي.

- Anneme yardım etmek zorundayım.
- Anneme yardım etmem gerekiyor.

صنعت لي أمي تنورة جميلة.

Annem bana sevimli bir etek yaptı.

صنعت لي أمي فستانًا جديدًا.

Annem bana yeni bir elbise yaptı.

ماتت أمي عندما كنت صغيراً.

Annem ben çocukken öldü.

- لن تسطيع أمي القدوم.
- أمي لا يمكنها المجيء.
- لا يمكن لأمي أن تأتي.

Annem gelemez.

كان أمي حاملاً في ذلك الوقت.

Annem o zaman hamileydi.

كانت أمي لتحظى بوالد مشترك أيضا.

annemin de ortak ebeveyni olabilirdi.

أمي تقول، "قوتنا ليست كافية لذلك،

Annem de diyor ki, "Bizim gücümüz ona yetmez,

لكنك لن تقسم على أمي وأختك

fakat anneye ve kız kardeşe küfür etmeyeceksin

كانت أمي جميلة جداً في شبابها.

Annem gençliğinde çok güzeldi.

أنا طفل وحيد أبي و أمي.

Ben bir tek çocuğum.

أبي يعطي أمي كل راتبه الشهري.

Babam tüm maaşını anneme veriyor.

أمي وأبي عندهما مزرعة كبيرة هناك.

Babamın ve annemin orada büyük bir çiftliği var.

أرسلت لي أمي هدية لعيد ميلادي.

Annem bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.

أمي لا تريدني أن أكون هكذا.

Annem öyle olmamı istemedi.

هناك ثلاث كلاب نائمون على بساط أمي.

Annemin halısında uyuyan üç köpek var.

هل لي أن أذهب للسباحة يا أمي؟

Yüzmeye gidebilir miyim, anne?

أمي ليست موجودة في المنزل طيلة الوقت.

Annem her zaman evde değildir.

لا أحد يدعوها ليلا. الكل يدعوها "أمي"

Kimse ona Leyla demez. Herkes ona "anne" der.

حتى ذلك الحين لم تعلم أمي بوجودها أصلا.

O zamana kadar annem böyle biri olduğunu bilmiyordu.

أحضرت أمي الإبرة إلى طبيبها وقام بإجراء العملية.

Annem iğneyi doktora götürdü ve doktor da işlemi gerçekleştirdi.

ماذا يحدث أمي دعني ألعب مع بعض الأصدقاء

anne ne olur biraz arkadaşlarımla oynayayım

لماذا ستحمرني أمي ، لا تلعب بهذه الأشياء القذرة

annem ne kızardı bana yahu oynama o pis şeylerle diye

الشخص الذي يستخدم فرشاة الأسنان هذه ليس أمي.

Bu diş fırçasını kullanan bir annem değil.

لفترة، أرسلتني أمي للعيش في نيجيريا لوحدي مع جدتي.

Annem beni bir süre Nijerya'da yaşamam için anneannemin yanına gönderdi.

وكانت أمي تُعِد شطائر اللحم وتلف فيها اللحم المقدد

Annem, yağlı yumurtalı noodle ile birlikte

"من فضلك، أمي، اشتري هذه القطة كهدية عيد ميلادي"

"Anne ne olur, doğum günü hediyem olarak bana bu kediyi al."

- تصبحين على خير يا أمي.
- ليلة سعيدة يا أُمّي.

İyi geceler, anne.

أمي لديها رخصة قيادة و لكنها لا تقود سيارة.

Annemin ehliyeti var, ama o araba sürmez.

في الواقع، كان الشخص الذي أسعى لأكون مثله هو أمي.

Gerçekte en çok örnek aldığım kadın annemdi.

الآن سوف أتشاور مع أمي لأن لديها خبرة في الحياة،

Şimdi büyük ya annemize danışacağız deneyimli hayat konusunda;

إما أمي أو لا أشربه أو رائحة الأصدقاء تأتي إلي

ya anne ya vallahi ben içmiyorum ya arkadaşlar içiyor kokusu benim üzerime geliyor

ولو لم يكن بجانبي أمي وأبي لدعمي في تلك الأيام...

O günlerde yanımda destekçi olarak annem babam olmasaydı-

أمي، قلت لأبي وأختي أنا سنخرج في عطلة مع بعضنا.

Annem, babam ve kız kardeşim ile birlikte tatile çıkacağımızı onlara söylemiştim.

"أتمنى لو يعرف معلمي أن التشخيص قد يُثبت إصابة أمي بالسرطان هذا الأسبوع،

"Bu hafta anneme kanser teşhisi konulabileceği

- أمي لا تتحدث الإنجليزية بشكل جيد جداً.
- والدتي لا تتحدث الإنجليزية بشكل جيد جداً.

Annem İngilizceyi pek iyi konuşmaz.