Translation of "ثمة" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "ثمة" in a sentence and their turkish translations:

‫لكن ثمة مشكلة.‬

Ama bir sorun var.

‫ثمة أنثى قريبة.‬

Yakınlarda bir dişi var.

‫ثمة قتلة هاربون.‬

...katiller sokakta kol geziyor.

‫ثمة منحدر كبير هنا.‬

Burada büyük bir uçurum var.

‫ثمة ضوء في الأمام.‬

Bakın, ileride ışık var.

‫انظر، ثمة واحد هنا.‬

Bakın, burada bir tane var.

‫ثمة الكثير من الخيارات.‬

Seçenek bol.

‫لكن ثمة أمر مريب.‬

Ama bir sorun var.

‫ثمة كفاية من الطعام.‬

Bolca yemek var.

‫تحذير.‬ ‫ثمة خطر وشيك.‬

Bir uyarı. Civarda tehlike var.

‫انظر، ثمة شيء أسفلها.‬

Bakın, bunun altında bir şey var.

‫ثمة جزء رأسي هنا.‬

Burada küçük bir dikey bölüm var.

‫ثمة شيء مميّز بها.‬

Onun özel bir yanı var.

‫ثمة أسد أمريكي آخر يصطاد.‬

Bir erkek puma. O da ava çıkmış.

‫ثمة مفترس يصطاد ضفادع التونغارا‬

Tungara kurbağalarını avlayan bir yırtıcı var.

ثمة كتب كثيرة في غرفته.

Onun odasında bir sürü kitap var.

أعتقد أنه ثمة طرقة أخرى.

Başka yollar olduğuna inanıyorum.

‫انظر، ثمة مفترق طرق في النفق.‬

Bakın, tünelde bir çatal var.

‫يبدو أن ثمة باب في الأمام.‬

İleride bir kapı varmış gibi görünüyor.

‫ثمة مخلوقات عملاقة أخرى هنا أيضًا.‬

Suyun başında başka devler de var.

‫ثمة شيء عليك أن تتعلّمه هنا.‬

Burada öğrenilecek bir şey var.

‫ثمة سيارة هناك.‬ ‫لا أريد أن أفوّتها.‬

Bir araba geçiyor. Onu kaçırmak istemem!

‫ثمة عضو جديد في العشيرة لتتعرّف إليه.‬

Klanın yeni üyesiyle tanışıyor herkes.

إنه سؤال دقيق. سوف لا يكون ثمة صرف.

Hileli bir soru. Kanalizasyon yok ki.

إذا كان ثمة نهر يجري عبر المكان المقدس،

Tapınağın oradan akan bir ırmak,

‫ومقاييسها مرتفعة.‬ ‫ثمة شيء مميز في هذا النداء.‬

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

‫لكن ثمة مشكلة.‬ ‫يعرف صقر "كوبر" أنها قادمة.‬

Ama bir sorun var. Cooper atmacaları geleceklerini biliyor.

‫ثمة شيئان يجب أن أتذكرهما ‬ ‫عندما أذهب إلى البرية.‬

Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.

‫لكن ليس مقدر له نهاية مسالمة.‬ ‫ثمة قاتل ليلي هنا.‬

Ama kaderinde huzurlu bir son da yok. Buralarda bir gece suikastçısı dolanıyor.

‫ثمة الكثير من المساعدين نهارًا،‬ ‫لكن العمل لا يتوقف ليلًا.‬

Gündüzleri bolca yardım alıyorlar ama çalışmalar gece de devam ediyor.

أنا واثق أنه ثمة هناك خيار لا يتطلب تقديمة رشوة.

Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.

"ثمة احتمال بنسبة 25% للعثور على حيوانات مفترسة بالقرب من النهر.

"Yırtıcı hayvan bulma olasılığı nehir yakınlarında yüzde 25'tir.

لقطع الشك باليقين إذا ما كان ثمة كوكب جديد في المجموعة الشمسية.

Güneş sisteminde yeni bir gezegen olduğu tahmininde bulundular.

‫في غابات الصنوبر في المنطقة الإسكندنافية،‬ ‫ثمة مخلوق بقوى تكاد تكون غير طبيعية.‬

İskandinavya'nın çam ormanlarında neredeyse doğaüstü güçlere sahip bir yaratık yaşar.

‫ثمة شيء هناك بالتأكيد. يمكنني رؤيته يلمع.‬ ‫المشكلة هي، لن تتمكن المروحية من الهبوط.‬

Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.