Translation of "قريبة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "قريبة" in a sentence and their turkish translations:

- اليابان قريبة من الصين.
- اليابان قريبة إلى الصين.

Japonya, Çin'e yakındır.

‫ثمة أنثى قريبة.‬

Yakınlarda bir dişi var.

الصيدلية قريبة من المستشفى.

Eczane, hastanenin yakınında.

مدرستنا قريبة من المحطة.

Okulumuz istasyona yakındır.

لزراعة خضر طازجة لموظفي مقاهي قريبة.

boş bir ofis köşesine kurduğumuz çiftlik.

عندما كنتُ قريبة من إنهاء الدكتوراه،

Doktoramı bitirmek üzereyken,

توم كان جالسا على طاولة قريبة.

Tom yakın bir masada oturuyordu.

ومغني الراب كانوا يتكلمون بلغة قريبة مننا.

ve rapçiler, ilişki kurabildiğimiz bir dilden konuşuyorlardı.

أو الهندسة لمسافات قريبة بدلاً عن البعيدة.

veya kısa mesafeleri keşfedecek mühendisliğe sahipler.

تم تصنيفها على أنها "قريبة من الأرض" ،

“Dünyaya yakın” olarak sınıflandırılmış,

‫يكاد يبلغ أشد الإرهاق.‬ ‫لكنه يعلم أنها قريبة.‬

Yorgunluktan çatlamak üzere. Ama biliyor ki dişi yakında.

‫لكن الأم تعلم أن الأسرة قريبة من الماء.‬

Ama dişi lider yakında su olduğunu biliyor.

‫رغم مظهرها،‬ ‫إلا أنها قريبة لنا من بعيد.‬

Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.

ماتوا على الأرض ، خلال اختبار روتيني ، بمساعدة قريبة.

Onlar, rutin bir test sırasında, yakın bir yardımla yerde öldüler.

‫لنر، طبقاً لجهاز التتبع هذا،‬ ‫"دانا" قريبة بكل تأكيد.‬

Bakalım, bu takip cihazına göre Dana kesinlikle yakınlarda.

وفقًا لهذه البيانات ، فإن نهاية العالم قريبة جدًا الآن.

bu verilere göre belkide kıyamet artık çok yakın

‫ربما تكون قريبة لفقمات الفراء‬ ‫لكنها أكبر منها بـ7 مرات.‬

Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.

إذا كنت تتحدث مع صديق من مسافة قريبة، يزداد الخطر،

Eğer bir arkadaşınızla yakın mesafeden konuşuyorsunuz risk yükselir.

تركيا قريبة من كل ما يقرب من تقع في لوحة الأناضول

Türkiye'nin neredeyse tamamına yakını Anadolu levhasında yer almakta

بعض مناوشي العدو ... أطلقوا النار علي من مسافة قريبة ، واشتاقوا إلي ،

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

في يوم ما قال أحدهم، "معلمي، هذا سديم". كلمة سديم قريبة من كلمة سحب في التركية**

Bir tanesi bir gün dedi ki, "Öğretmenim, bu bulutsu" dedi.

متلازمة باريس هي نوع من الصدمة الحضارية. إنه مصطلح نفسي يوصف به الأجانب الذين يبدأون العيش في باريس، مجذوبين إلى صورة المدينة بوصفها مركزًا للموضة، ثم لا يستطيعون الاندماج جيدا مع التقاليد والثقافة المحليين، فيفقدون توازنهم العقلي وتظهر عليهم أعراض قريبة من الاكتئاب.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.