Translation of "المستوى" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "المستوى" in a sentence and their turkish translations:

على المستوى الخلوي،

Hücresel seviyede östrojen,

لكننا وجدنا أنك في المستوى المتقدم."

fakat biz seni ileri düzeye yerleştireceğiz."

وهنا تأتي فكرة آثار المستوى الثاني،

Ve sonra da ikinci derece etkiler var,

إلى ما يسمى جريمة منخفضة المستوى.

alt düzey, adi suçlara bir geçiş olarak algılandı.

الاختبار يشير إلى أنك في المستوى المتوسط،

"Sonuca göre orta düzeyde olmalısın,

لا يجيدون المستوى الأدنى من مهارتي القراءة والحساب.

okuma ve matematikte minimum yeterlik seviyesine ulaşamıyor.

تنافست مع العديد من الرياضيين ذوي المستوى الجيد.

Çok sayıda iyi sporculara karşı yarıştı.

وفي هذا الوقت في الخطاب أغير إلى المستوى الثاني،

Konuşmanın ikinci vitese geçtiğim kısmına geldik.

ارتدى فلاد ملابس عسكرية عثمانية رفيعة المستوى عند قدومه

Karlı bir günde yüksek kademeli Osmanlı subayı olarak giyinmiş olan Vlad

"أتعلم، هنالك خطأ ما في اختبار تحديد المستوى الخاص بك.

"Seviye tespit sınavın ile ilgili hatalı bir şey var."

وأنه يتعين تجربة ذلك الخيار قدر المستطاع على المستوى المحلي.

ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.

هل تدرك أن المستوى منخفض بالفعل مرة أخرى هناك سب

Farkında mısınız burada seviye aslında düşük yine karşıya küfür var

لا يكفي أنْ نرى كيف تعمل هذه الإشارات على المستوى المخبري.

Görülecek bir şey de işaretlerin laboratuvar şartlarında nasıl çalıştığı.

لذا حلمي هو عندما أصل إلى هذا المستوى سأصوّر هذا الفيلم

işte benim hayalim o seviyeye geldiğimde bu filmi çekeceğim

كان إجتماع مجلس الحرب على عجل شأنا محبطا حيث ذكّر الضباط رفيعو المستوى

Alelacele toplanan savaş konseyi yüksek rütbeli yetkililerin söylediğine görede çok acımasız bir hareketti.

ذات يوم عندما أصل إلى هذا المستوى سأشتري هذه السيارة سأشتري هذا المنزل

ben bir gün şu seviyeye geldiğimde şu arabayı alacağım şu evi alacağım

لكن المواصلة على هذا المستوى من الحذر طوال الوقت ليس ممكنًا فعلًا لأغلبنا.

Ama bu seviyede tedbir almak her zaman hepimiz için mümkün olmuyor.