Examples of using "المستوى" in a sentence and their turkish translations:
Hücresel seviyede östrojen,
fakat biz seni ileri düzeye yerleştireceğiz."
Ve sonra da ikinci derece etkiler var,
alt düzey, adi suçlara bir geçiş olarak algılandı.
"Sonuca göre orta düzeyde olmalısın,
okuma ve matematikte minimum yeterlik seviyesine ulaşamıyor.
Çok sayıda iyi sporculara karşı yarıştı.
Konuşmanın ikinci vitese geçtiğim kısmına geldik.
Karlı bir günde yüksek kademeli Osmanlı subayı olarak giyinmiş olan Vlad
"Seviye tespit sınavın ile ilgili hatalı bir şey var."
ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.
Farkında mısınız burada seviye aslında düşük yine karşıya küfür var
Görülecek bir şey de işaretlerin laboratuvar şartlarında nasıl çalıştığı.
işte benim hayalim o seviyeye geldiğimde bu filmi çekeceğim
Alelacele toplanan savaş konseyi yüksek rütbeli yetkililerin söylediğine görede çok acımasız bir hareketti.
ben bir gün şu seviyeye geldiğimde şu arabayı alacağım şu evi alacağım
Ama bu seviyede tedbir almak her zaman hepimiz için mümkün olmuyor.