Translation of "المستقبل" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "المستقبل" in a sentence and their turkish translations:

تستعد لبناء المستقبل،

bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu

المستقبل يبدأ الآن.

Gelecek şimdi başlar.

أحيانًا نقرأ لنفهم المستقبل.

Bazen geleceği anlamak için okuruz.

إنك لا تستشرف المستقبل؛

Siz geleceği tahmin etmiyorsunuz;

وبالعودة إلى مدينة المستقبل.

Ama biz geleceğin şehrine dönelim.

‫أثناء تصميمنا مدن المستقبل،‬

Geleceğin şehirlerini tasarlarken...

ومن خلال أجهزة المستقبل،

geleceğin araçları sayesinde,

أعتقد أن وظائف المستقبل

Gelecekteki mesleklerin

لتصل إلى عقول أجيال المستقبل.

gelecek zihinlere ulaşmanızı sağlayan güce sahip.

يوفر المستقبل الأمل والفرصة للجميع.

Gelecek herkese umut ve fırsat sunuyor.

إن المستقبل يستحق هذا العناء.

Gelecek buna değer.

التي يكمن أن يستقر عليها المستقبل

geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

تقنية الذكاء الاصطناعي ستحدث في المستقبل

ne olacağını düşünmek üzerine ağırlıklarını koydular.

وتحول المستقبل الرقمي إلى مستقبل اﻷسهم.

Böylece dijital gelecek hisse senetlerine dönüştü.

وما زال هناك المزيد في المستقبل.

Dahası da gelecek.

أو لم نلتقي بأحد من المستقبل

Veya gelecekten gelen kimseyle de karşılaşmadık

ظل المستقبل غير مؤكد لفترة وجيزة...

Kısa süre zarfında gelecek belirsiz kaldı.

‫ليست كل هذه المدة في المستقبل،‬

Çok da zaman geçmeden

ماذا تريد أن تفعل في المستقبل؟

Gelecekte ne yapmak istiyorsun?

ماذا تريد أن تصبح في المستقبل؟

- Ne olmak istiyorsun?
- Ne olmak istiyorsunuz?

أريد أن أكون طبيباً في المستقبل.

- Gelecekte doktor olmak istiyorum.
- I want to be a doctor in the future.

أريد أن أكون طيارا في المستقبل .

Gelecekte bir pilot olmak istiyorum.

للقيام بأفعال تكون مفيدة لهم في المستقبل

yaptıkları için şimdi ödüllendirirsen, ne olacak?

بدلًا من الحفاظ عليها لإطعام أجيال المستقبل.

yok olmalarını öylece durup izlemek çok kolay.

مانعةً بذلك تعرية التربة وحاميةً محاصيل المستقبل.

çok yıllık bitkiler yetiştirdiler.

سيصبح سرير المستشفى في المستقبل في بيوتنا.

Geleceğin hastane yatağı kendi evlerimizde olacak.

‫من المستحيل توقع ماذا يخبئ لها المستقبل.‬

geleceklerinde ne yattığını tahmin etmek imkânsızlaşıyor.

أن نسأل عن خطر الاصطدام في المستقبل.

gelecekteki çarpışmaların tehlikesini sormak için.

وهي بإكمال العمل الذي قد يفيد أجيال المستقبل.

gelecek nesillere fayda sağlayabilecek bir işi bitirmek.

نحن نتوقع أن يكون المستقبل كما كان الماضي.

Geçmiş nasılsa geleceğin de öyle olmasını bekliyoruz,

أكثر من شيء ما غير مؤكد في المستقبل

o somut T-bone pirzolayı yemeyi tercih edebilirsin.

لن يتغير أيّ من هذا في المستقبل القريب.

bir yere gittiği yok.

لماذا لا نحاول استعادة المستقبل الواعد للتعليم العام

Neden devlet okullarının verdiği umudu iyileştirmeyi denemiyoruz

أي نمط من الصرف الصحي ستتبناه مدينة المستقبل؟

geleceğin şehirlerinde kanalizasyon sistemi nasıl?

أن يعمل بجد كي يُكافأ في المستقبل البعيد.

para ödenmesi için çok çalışmasını söylemek epey zor.

فنحن لا نقيس ما يهم حقًا في المستقبل.

Gelecek için önemli olan şeyleri ölçmüyoruz.

إنهن في غاية الحماسة ولديهن آمال حول المستقبل

öyle heyecanlılar ve geleceğe öyle umutla bakıyorlar ki.

لكنهم سيشكلون ما نسبته 100% من سكان المستقبل.

Ama geleceğimizin ise yüzde 100'ü onlar.

ليس فقط عن ما يتمنون رؤيته في المستقبل

Gelecekte nelerin inşa edilmesini umdukları,

عندما يكون لديك التوقع السلبي عن حدث في المستقبل ،

Gelecekteki bir olay hakkında olumsuz bir beklentiye sahipsen

فلنستخدم هذه الأدوات للنظر بعيدًا عبر الزمن لكشف المستقبل.

zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

وأن نتحلى بالشجاعة الكافية لتخيل ما ينتظرنا في المستقبل.

ve gelecekteki olasılıkları öğrenmek için cesur olabilelim.

فهمنا لارتفاع مستوى البحر في المستقبل لا بأس به

Geleceğe dair deniz seviyesi yükselme kavrayışımız iyi

وأننا قد أوقعنا بأنفسنا في فخ البطالة في المستقبل

gösteren bu günlerde pek çok geçerli kaygı var.

مع ذلك ، في المستقبل ، يتم استخراج البرنامج ، لذلك تقول

Bununla da gelecekte program ayıklama işlemi yapılıyormuş yani öyle söylüyor

ولكن مرة أخرى ، لا يمكننا تسمية الماضي أو المستقبل.

Fakat yine buna geçmiş veya gelecek ismini veremeyiz

المستقبل الذي سيذهب بالامارات بعيداً. بينما تضع الدول خططاً

Emirates'i çok uzağa götürecek olan gelecek. Devletler , kamu gelirini artırmak

يمكننا أن لن نقدر أن نأكل تونا في المستقبل.

Bizim gelecekte ton balığı yememizin mümkün olmaması mümkündür.

لا أحد يستطيع أن يقول ماذا سيحدت في المستقبل.

- Kimse gelecekte ne olacağını söyleyemez.
- Gelecekte ne olacağını kimse söyleyemez.

اهتمامي مُنصَبٌّ على المستقبل لأني سأقضي باقي حياتي هناك.

Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

إن تاريخ المستقبل بشكل أساسي يبدو كما يدل المصطلح عليه.

Gelecek tarihi anlaşıldığı gibi.

فلقد أمضيت وقتًا طويلًا في محاولة تصوّر المدينة في المستقبل.

geleceğin şehrini resmetmek için çok zaman harcadım.

وهناك ترى بالفعل ضوءا ساطعا يدل على ما يحمله المستقبل.

Ve burada geleceğin getireceklerinin ışığını şimdiden görüyorsun.

المستقبل لا يزال مستمر بفضل الذي نبنيه و ننشئه الآن

Gelecek şimdi yarattığımız ve inşa ettiğimiz şeyden devam ediyor.

وعندما تصل الأمور إلى هذه الدرجة من التنافس حول المستقبل،

Gelecekle ilgili şeyler bu kadar rekabete dayandığında ise

الارض بشكلٍ نهائي. اما العسل فلن نجده نهائياً في المستقبل

şey. Bala gelince, yakın gelecekte onu hiç bulamayacağız

لذلك، إذا كان موضوع حديثي هنا في TEDx هو "زمن المستقبل"،

Yani bu TEDx organizasyonun teması "Gelecek Zaman" olduğuna göre

فإن لم يكن المستقبل غامضاً، ولا حاجة هناك للعمل الجماعي، فحسناً

Belirsizlik ve karşıya bağımlılık yoksa iyi hoş,

نحن نريد أن نكون سعيدين وأصحّاء في المستقبل، نريد أن نكون ناجحين،

Gelecekte mutlu ve sağlıklı olmayı, başarılı olmayı isteriz;

وفكرنا معًا أن نجرب هذا الشيء "أيام الجمع من أجل المستقبل".

ve birlikte bu "Fridays For Future" işine bir şans vermemiz gerektiğini düşündük.

ولكن لا تزال هناك أحداث رائعة. هذا الرجل يعطي أيضا أخبار عن المستقبل.

Ama yine de dikkat çekici olaylar var. Gelecekle ilgili haberler de veriyor bu adam.

إما أن تحصل على معلومات من الداخل أو تأتي من المستقبل الصحيح كما يقولون

Ya içeriden bilgi alıyor ya da dedikleri doğru gelecekten geliyor

من الممكن أن يعطيك لمحة عن ما تستطيع أن تكون جيد فيه في المستقبل،

ileride gerçekten neyde iyi olabileceğiniz hakkında size ipucu verebilir,

ما يجب أن نسأله هنا هو ما إذا كنا في الماضي أم أننا في المستقبل؟

Bizim burada asıl sormamız gereken şey şu biz geçmişte miyiz gelecekte miyiz?

يمكننا أن نعرِف ما قد حصل في الماضي، ولكن لا يمكننا تغييره. ويمكننا أن نغير المستقبل، لكن لا يمكننا أن نعرف ما سيحصل فيه.

Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.