Examples of using "الفرصة" in a sentence and their turkish translations:
Ya şimdi ya da asla.
böylece bir kadın senin yerini alabilir."
Ya şimdi...
- Bu fırsatın kaçmasına izin vermeyin.
- Bu fırsatı kaçırmayın.
kişiye iç gözlemini yapma imkanı veriyor,
Paris'i bir sefer görme şansım oldu.
Ama bu genç topluluğa
Bunun bir fırsat olduğunu da öğrenmişler.
Kötü ruhların çaldığı şans ve bahtın
Henüz filmi görme fırsatım olmadı.
Fırsattan yararlansanız iyi olur.
ama şansımı denemeye ve onlara her şeyi anlatmaya karar verdim.
Geçtiğimiz Ocak ayında risk alıp babamı doğum gününde aradım
Bu olanağa sahip insan sayısı çok ama çok az.
ve onu çok sevdiğimi söyleyecek şansım olmamıştı.
Çabucak karar vermezsen, fırsat kaybedilecek.
Böylece çok yetenekli bir kadın liderliğe adım atabilecekti.
Bundan dolayı diğer insanların da
Onların okula gitme fırsatları olmadı,
O anı, ona söylemem gereken her şeyi söylemek adına fırsat bildim.
eline bir fırsat geçtiğinde herkesten teker teker intikamını alıyordu
Asma, medyanın dikkatini daha fazla çekmek için çalışırken, uygun olan
böyle bir şey yapmaları için para teklif ediliyor, onlar da bu fırsatı değerlendiriyorlar.
Hiçbir zaman savaşın belirleyici savaş alanlarında kendini kanıtlama fırsatı bulamadı.