Translation of "الجيد" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "الجيد" in a sentence and their turkish translations:

والخبر الجيد هو

İyi haber şu ki

أرى الطالب الجيد

Ben iyi öğrenciyi görüyorum.

من الجيد رؤيتك

Seni görmek güzeldi.

من الجيد معرفة ذلك.

Bilmek güzel.

من الجيد معرفة ذلك

Bunu bilmek güzel.

الجيد حول هذه الاستراتيجية الناجحة

Bu çok başarılı stratejinin iyi yanı

مثل صديقي الجيد، الواعظ مارك

Mesela hep en iyi yanımı ortaya çıkaran,

ما هي نصائحك للنوم الجيد؟"

İyi uyku için tavsiyeleriniz neler?"

‫العشب الجيد في الجانب الآخر.‬

İyi otlaklar kasabanın öte yanında.

من الجيد أن تكون محايدًا

nötr olmada fayda vardır

الأمر الأخير هو النظام الغذائي الجيد.

Ve son olarak: diyet.

وكان المردود الجيد أكثر من السيء،

Kötüdense daha fazla iyi şeyin alışverişini yapıyordum,

ليس من الجيد الرثاء وراء الموتى.

Ölünün arkasından ağıt tutmak iyi birşey değil denir

الفاشي الجيد الوحيد هو الفاشي الميت.

Tek iyi faşist ölü bir faşisttir.

الجيد في الموضوع٬ هو أنه سهل الحل.

İyi haber şu ki bunu sağlamak çok basit.

والشيء الجيد عن الإحترام هو أنه مُعدي.

Saygının güzel tarafı ise bulaşıcı olmasıdır.

تدل أسئلتها على اطلاعها الجيد على الموضوع.

Onun soruları onun konuyu çok iyi anladığını göstermektedir.

ما هو الجزء الأهم في التعليم الجيد؟

İyi bir eğitimin en önemli parçası nedir?

وبالتالي، فإن الطبيب الجيد قد يقول لا أحيانًا،

O yüzden iyi bir doktor bazen hayır der

تنافست مع العديد من الرياضيين ذوي المستوى الجيد.

Çok sayıda iyi sporculara karşı yarıştı.

المعلم الجيد يجب ان يكون صبورا مع طلابه.

İyi bir öğretmen öğrencilerine karşı sabırlı olmalıdır.

الآن، إليكم الخبر الجيد: يمكننا القيام بشيء حيال ذلك

Şimdi, işte iyi haber: bununla ilgili bir şeyler yapabiliriz.

اعتقدت أن الأمر الجيد هو أن أنجب طفلة خارقة

iyi olanın olağanüstü derecede kusursuz bir bebek olduğunu düşünüyordum,

التقيت المحامي القديم الجيد الذي عمل في رابطة دليل الكلاب.

Rehber Köpekler Derneği için çalışan o dünya güzeli âmâ avukatla tanıştım.

‫أنت تستخدم ساقيك في التسلق الجيد،‬ ‫ويكون ساعداك للتوازن فقط.‬

İyi tırmanış için bacaklarınızı kullanmalı ve kollarınızla da dengeyi ayarlamalısınız.

ولو أمتلكنا الخليط الجيد، سوف نحصل على نظام غذائي صحي،

Bilirsin ki iyi bir karışımla çok sağlıklı bir diyetin olabilir.

‫ولكن الأمر الجيد،‬ ‫أن هذه المهمة انتهت، عثرنا على الحطام.‬

Ama iyi haber şu ki enkazı bulduk ve görev tamamlandı.

الخبر الجيد بأن هذا الشيء ليس متفشٍ في كل بيئات العمل

İyi haber şu ki iş yerlerinin hepsi böyle değil.

ولسبب ما يعتقد Hjorvard أنه سيكون من الجيد الحصول على تعهد بالولاء

Ve nedense Hjorvard , Hrolf'un hayatta kalan son şampiyonundan bir

‫يتغذى على البق والحشرات الضارة‬ ‫وحتى العقارب السامة.‬ ‫لكن هل ترجح كفة الجيد على السيئ؟‬

zararlı böceklerle ve hatta zehirli akreplerle besleniyor. Ama özrü kabahatinden büyük mü?

كان من الجيد أنني لم أستمع إلى هراء مجنون ، لم أضحك ، لقد أتت بشكل جيد

İyi oldu bayadır deli zırvası dinlememiştim de gülmemiştim iyi de geldi

، أجاب بيرتييه ، "تذكر أنه يومًا ما سيكون من الجيد أن تحتل المرتبة الثانية بعد بونابرت".

patron olan Napolyon'a olan bağlılığını sorguladığında , Berthier, "Unutma ki bir gün Bonaparte'a ikinci olmanın iyi bir şey olacağını unutma."

‫الشيء الجيد في هذا الأمر، ‬ ‫إنه يتيح لك البقاء على أرض مرتفعة.‬ ‫يسهّل لك هذا تحديد اتجاهك.‬

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.