Translation of "الجنوب" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "الجنوب" in a sentence and their turkish translations:

‫الشمال، الجنوب.‬ ‫مؤشرات جيدة.‬

Kuzey, güney. İyi göstergeler.

لا بد أنه من الجنوب.

O, Güneyli olmalı.

وقضي فصول الصيف في الجنوب العنصري.

Afrikan Amerikalı bir çöpçünün kızıyım.

بينما كانت تتوسع الجامعة في الجنوب،

Üniversite güneye genişlerken

على الإمارات الصربية الأخرى في الجنوب

Diğer Sırp prensleri tarafından işgal edilmiş Osmanlı kabilelerini özgür kılabildi.

لم يرد الرئيس لينكولن أن يعاقب الجنوب.

Lincoln güneyi cezalandırmak istemedi.

يحيط بمرج ابن عامر جبل جلبوع في الجنوب

Jezreel Vadisi'nin güneyinde Gilboa Dağı ve

في الجنوب، تم دمج أساطيل البندقية وجنوة مع فرسان الإسبتارية

Güneyde, Venedik ve Ceneviz filoları

وتمّ شن غارات صليبية لاحقة على أراضيه باتجاه الجنوب الغربي،

Sonraki Haçlı baskınları onun topraklarından güneybatıya doğru yapıldı

وواصل غارتة الى الجنوب باتجاه الأراضي العثمانية خلال الأشهر القليلة المقبلة

önümüzdeki birkaç ay boyunca güneyde Osmanlı topraklarına baskın yapmaya devam etti.

لقد عهد إلى سوشيت بقيادة القوات الفرنسية في الجنوب - وهي قيادة

Suchet'e güneydeki Fransız kuvvetlerinin komutasını verdi - çok az kişinin daha uygun olduğu

إلى الجنوب ، استولت القوات البولندية الآن على Utitsa ، التي أحرقها الروس قبل الانسحاب.

Güneyde Polonyalı birlikler şimdi Utitsa'yı aldı, Ruslar geri çekilmeden önce alev aldı.

‫لذا إن كنت أرى النباتات ‬ ‫تنمو في هذا الاتجاه،‬ ‫فهذا يعني أن الجنوب في هذا الاتجاه.‬

Eğer tüm büyüme bu yöndeyse güney bu tarafta demektir.