Translation of "Yaşamın" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Yaşamın" in a sentence and their spanish translations:

Yaşamın başlaması.

La vida debe comenzar

Yaşamın... ...ve ölümün...

Donde la vida y la muerte

Yaşamın doğası döngüseldir.

La naturaleza de la vida es cíclica.

Sevmek yaşamın özüdür.

Amar es la esencia de la vida.

Su yaşamın temelidir.

El agua es la esencia de la vida.

çeşitlilik yaşamın tadıdır çünkü.

porque la variedad es la salsa de la vida.

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

Deben surgir formas de vida complejas

O, yaşamın anlamını bilmiyor.

Él no sabe el significado de la vida.

Yaşamın kısa olduğunu biliyorum.

Sé que la vida es breve.

Yaşlılık yaşamın son aşamasıdır.

La senectud es la última etapa de la vida.

Aynı zamanda yaşamın, yani komedinin

Pero al mismo tiempo, voy a explicarles cómo la vida,

Yaşamın nasıl işlediğini açıklamak istiyorum,

me gustaría explicarles cómo funciona la vida

Amerika'daki yaşamın en kutuplaştırıcı konusuydu.

era a menudo de lo más polémico en la vida estadounidense,

Yaşamın maliyetini büyük ölçüde artırmıştır.

El coste de la vida ha aumentado drásticamente.

Okumak, yaşamın büyük keyiflerinden biridir.

Leer es uno de los grandes placeres de la vida.

Tom yaşamın anlamını anlamak istiyor.

Tom quiere entender el significado de la vida.

Sevgisiz yaşamın hiç anlamı yoktur.

Una vida sin amor no tiene el mas mínimo sentido.

Ama yaşamın ilk aşamaları ile kastettiğim,

Pero la vida primitiva de la que hablo

Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.

Entré en contacto con una idea diferente de la vida.

Yaşamın tamamı beslenmiş, korunmuş ve tutulmuş.

toda la vida se nutre, protege y sostiene.

- Hayatın anlamı nedir?
- Yaşamın amacı nedir?

¿Cuál es el significado de la vida?

Yaşamın kökeni hakkında birçok teoriler vardır.

Hay mucha teorías sobre el origen de la vida.

Yaşamın ilk yıllarında ilgili ebeveynlere sahip olmanın,

El compromiso y el interés de los padres ​​en esos primeros años de vida

Yeryüzündeki tüm yaşamın temeli olma yeteneğine saygı,

respeto por su habilidad como base de toda la vida,

Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.

La mejor época de la vida es cuando eres joven.

Onlar sık sık yaşamın kısa olduğunu söylerler.

- Ellos a menudo dicen que la vida es corta.
- A menudo se dice que la vida es efímera.
- Ellos a menudo dicen que la vida es breve.

Ayrıca tahminen üzerinde yaşamın hiç başlamayacağı gezegenler var.

y, presumiblemente, habrá mundos en los que la vida no comenzará.

Yaşamın anlamının ne olduğunu kendine soruyor musun hala?

- ¿Aún te sigues preguntando cuál es el sentido de la vida?
- ¿Todavía te preguntas cuál es el significado de la vida?

Yaşamın birçok dil olmadan ne kadar fazla renksiz olacağını düşünemiyorum.

No puedo imaginarme cuán insípida sería la vida sin muchos idiomas.

Bir bilge bir defasında yaşamın hayal kırıklıkları dizisi olduğunu söyledi.

Una vez un sabio dijo que la vida es una secuencia de desilusiones.

- Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
- Yaşamın olduğu yerde, umut vardır.

Donde hay vida, hay esperanza.

Ölüm yaşamın zıddı değildir: biz ölümümüzü ölerek geçirmezken hayatımızı yaşayarak geçiririz.

Morir no es lo contrario de vivir: pasamos nuestra vida viviendo, pero no pasamos nuestra muerte muriendo.

Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.

Todos los animales, salvo los hombres, saben que el motivo principal de la vida es disfrutarla.

Yetişkinlikteki uyanık yaşamın üçte birini daha eğlenceli yapmak için zaman yok mu?

¿Y no hay tiempo para hacer un tercio de la vida adulta despierta más agradable?

Ben kimim? Nereden geliyorum? Ölümden sonra hayat var mı? Dünyada yaşamın anlamı nedir?

¿Quién soy? ¿De dónde vengo? ¿Existe vida después de la muerte? ¿Cuál es el significado de la vida en la Tierra?