Translation of "Savaşı" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Savaşı" in a sentence and their spanish translations:

- Onlar savaşı kaybetti.
- Savaşı kaybettiler.

Perdieron la batalla.

Savaşı kaybettiler.

Perdieron la batalla.

- Bu savaşı kazanabiliriz.
- Biz bu savaşı kazanabiliriz.

Podemos ganar esta guerra.

şanslıydık savaşı kazandık

Tuvimos la suerte de ganar la batalla.

Kimse savaşı sevmez.

- A nadie le gusta la guerra.
- La guerra no le gusta a nadie.

Lütfen savaşı durdurun.

- Detén la guerra, por favor.
- Pare la guerra, por favor.
- Paren la guerra, por favor.

Biz savaşı kazandık.

- Ganamos la lucha.
- Ganamos la batalla.

O savaşı önlemeliydi.

Debía impedir la guerra.

1812 Savaşı başlamıştı.

La Guerra de 1812 había comenzado.

- Amcam, Vietnam Savaşı gazisidir.
- Dayım, Vietnam Savaşı gazisidir.

Mi tío es un veterano de la Guerra de Vietnam.

Savaşı nasıl ortadan kaldıracağız ?

¿Cómo podemos abolir la guerra?

Biz savaşı önceden gördük.

Nosotros previmos la guerra.

Hiç kimse savaşı sevmez.

- A nadie le gusta la guerra.
- La guerra no le gusta a nadie.

Doğu cephesinde savaşı kaybettiler.

Perdieron la guerra en el frente del Este.

Waterloo savaşı meşhur oldu.

La batalla de Waterloo se hizo famosa.

Onlar İç Savaşı kaybetmişti.

Ellos habían perdido la Guerra Civil.

Tüm Amerikalılar savaşı desteklemiyordu.

- No todos los americanos apoyaron ir a la guerra.
- No todos los estadounidenses apoyaron la guerra.

Japonya savaşı kazandığını biliyordu.

Japón sabía que estaba ganando la guerra.

Amerikalılar bunu Vietnam savaşı ; Vietnamlılar ise Amerikan savaşı olarak adlandırır.

Los americanos la llaman Guerra de Vietnam; los vietnamitas la llaman Guerra Americana.

Savaşı kontrol altına alabilecek misiniz?

tendremos una batalla entre manos.

Bu savaşı teknoloji üzerinden yapıyorlardı

Estaban haciendo esta guerra contra la tecnología.

Körfez Savaşı hakkında ne düşünüyorsun?

¿Qué pensás de la Guerra del Golfo?

Biz bir kartopu savaşı yaptık.

Tuvimos una pelea de bolas de nieve.

Uyuşturucu savaşı, siyasi bir savaştır.

La guerra contra las drogas es una guerra política.

Bütün öğrenciler savaşı protesto ettiler.

Todos los estudiantes protestaron contra la guerra.

Gettysburg Savaşı üç gün sürdü.

La Batalla de Gettysburg duró tres días.

Vietnam Savaşı sırasında savaş esiri olmuş

y se basó en las experiencias del almirante Stockdale,

Aniden gelen Memlük okları savaşı başlatmıştı.

Voleas repentinas de flechas mamluk iniciaron la confrontación.

Almanlar savaşı kazandıklarını zannedip kutlamalar yapıyordu

Los alemanes pensaron que habían ganado la guerra y estaban celebrando

Çünkü medya onlara savaşı kazandığını anlatıyordu

Porque los medios les decían que ganaron la guerra

Malazgirt Savaşı, Anadolu tarihinin akışını değiştirdi.

La Batalla de Manzikert cambió el curso de la historia de Anatolia.

Tom ve Mary yastık savaşı yaptılar.

Tom y Mary tuvieron una pelea de almohadas.

Yüz-Yıl savaşı ne kadar sürdü?

¿Cuánto duró la Guerra de los Cien Años?

Altı-Gün savaşı kaç gün sürdü?

¿Cuántos días duró la Guerra de los Seis Días?

İkinci Dünya Savaşı 1939'da başladı.

La Segunda Guerra Mundial empezó en 1939.

1. Dünya Savaşı 1914 yılında başladı.

La primera guerra mundial estalló el año 1914.

Dedem 2. Dünya Savaşı sırasında öldürüldü.

A mi abuelo lo mataron en la Segunda Guerra Mundial.

Amerika İç Savaşı dört yıl sürdü.

La Guerra de Secesión duró cuatro años.

Ve gözlerindeki derin üzüntü savaşı kaybedeceğimizi söylüyordu.

con una mirada tristísima en sus ojos porque sabían que perdíamos la batalla.

Buzullarımızı korumak için yapılacak savaşı sahiplenmeleri gerekiyor.

asumir la responsabilidad de la lucha para proteger nuestros glaciares.

O ülke II.Dünya Savaşı boyunca tarafsız kaldı.

El país permaneció neutral durante la Segunda Guerra Mundial.

II. Dünya savaşı 1945'te sona erdi.

La Segunda Guerra Mundial terminó el 1945.

İkinci Dünya Savaşı 1939 yılında patlak verdi.

La Segunda Guerra Mundial se inició en el año 1939.

II. Dünya Savaşı ne zaman patlak verdi?

¿Cuándo se inició la Segunda Guerra Mundial?

1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sona erdi.

La Segunda Guerra Mundial terminó en 1945.

Tüm muharebeleri kazanıp da savaşı yine kaybedebilirsin.

Puedes ganar todas las batallas, pero perder la guerra.

Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.

Uno puede ganar varias batallas pero perder la guerra.

Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.

¡Perder una batalla no significa perder la guerra!

1. Dünya savaşı 1914'te patlak verdi.

La primera guerra mundial estalló el año 1914.

Bazıları savaşı kimin kazandığını umursamadığını açıkça söyledi.

Algunos expresaron abiertamente que no les importaba quién ganó la guerra.

Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

Eisenhower hizo campaña hasta el final de la guerra.

Sonunda, Birinci Dünya Savaşı resmen sona erdi.

Finalmente, la Primera Guerra Mundial había acabado oficialmente.

1939'da İkinci Dünya Savaşı patlak verdi.

Fue en 1939 cuando la Segunda Guerra Mundial estalló.

Fakat Amerika'nın bu sefer savaşı Rusya'yla devam etti

Pero la guerra de Estados Unidos continuó esta vez con Rusia

Güney Galler Vadileri tarihinde bir hak savaşı var.

La historia del sur de Gales es la lucha por los derechos.

Winston Churchill İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere'nin başbakanıydı.

Winston Churchill era el primer ministro de Inglaterra durante la Segunda Guerra Mundial.

Amerika Birleşik Devletleri'nin İç Savaşı dört yıl sürdü.

La guerra civil de los Estados Unidos duró cuatro años.

Bütün dünya bir atom savaşı ile yok edilebilir.

El mundo entero se podría destruir por una guerra atómica.

İran, bundan Suudi Arabistan'ı sorumlu tuttu, savaşı kızıştırdığı için.

Los iraníes culparon en gran parte a los saudíes por el la guerra y la disputa se intensificaron.

2. Dünya Savaşı, ABD'nin küresel varlığını sonsuza dek değiştirecekti.

La Segunda Guerra Mundial transformaría la presencia global de Estados Unidos para siempre.

Birinci Dünya Savaşı 1914 ile 1918 yılları arasında gerçekleşti.

La Primera Guerra Mundial tuvo lugar entre 1914 y 1918.

Seferin son savaşı Toulouse'da yapıldı - kanlı ve gereksiz bir savaş,

La última batalla de la campaña se libró en Toulouse, una sangrienta e innecesaria,

Avrupa en kanlılara tanıklık etmek üzereydi Napolyon Savaşları günü savaşı.

Europa estaba a punto de ser testigo del día más sangriento de las Guerras Napoleónicas.

1. Dünya Savaşı ABD'nin etkisinin ne kadar arttığını göstermiş oldu.

La Primera Guerra Mundial mostró que tanto había crecido la influencia de los Estados Unidos.

2. Dünya Savaşı sırasında, Avrupa'daki birçok ünlü yer moloza dönüştü.

Durante la Segunda Guerra Mundial, muchos famosos monumentos en Europa fueron reducidos a escombros.

Birçok Japon Amerikalılar 2.Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına gönderildi.

Muchos japo-americanos fueron enviados a campos de concentración durante la Segunda Guerra Mundial.

İkinci Dünya Savaşı, 70 milyondan fazla insanın hayatına mal oldu.

La Segunda Guerra Mundial costó la vida de más de setenta millones de personas.

- Dedem 2. Dünya Savaşı sırasında öldürüldü.
- Dedem İkinci Dünya Savaşı'nda öldü.

A mi abuelo lo mataron en la Segunda Guerra Mundial.

- Bütün öğrenciler savaşı protesto ettiler.
- Bütün öğrenciler savaşa karşı protestoda bulundular.

Todos los estudiantes protestaron contra la guerra.

- Yüz Yıl savaşları kaç yıl sürdü?
- Yüz-Yıl savaşı kaç yıl sürdü?

¿Cuántos años duró la Guerra de los Cien Años?

Von Braun, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın ölümcül V2 roketinin geliştirilmesine öncülük etmişti

Von Braun había encabezado el desarrollo del mortífero cohete V2 de la Alemania nazi durante la Segunda

Ve yeni bir Avrupa savaşı döneminin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmede benzersiz bir şekilde etkili olduğunu kanıtladı.

y demostró ser excepcionalmente eficaz para manejar los desafíos planteados por una nueva era de la guerra europea.

- Tom babası Vietnam Savaşında bir helikopter pilotu olan bir adam tanıyordu.
- Tom, babası Vietnam Savaşı sırasında helikopter pilotluğu yapmış bir adam tanıyordu.

Tom conocía a un hombre cuyo padre fue un piloto de helicópteros durante la guerra de Vietnam.