Translation of "Sakıncası" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Sakıncası" in a sentence and their spanish translations:

"Kapıyı kapatmamın sakıncası var mı?" "Hayır hiç sakıncası ok."

¿Le importaría cerrar la puerta? No, en absoluto.

Altıda kalkmamın sakıncası yok.

No me molesta levantarme a las seis.

Senin için sakıncası yoktur umarım.

Espero que no te importe.

Oturmamın bir sakıncası var mı?

- ¿Puedo sentarme?
- ¿Te importa si me siento aquí?
- ¿Podría sentarme aquí?

Başlamamın bir sakıncası var mı?

¿Está bien si parto?

Seni öpmemin sakıncası var mı?

¿Está bien si te beso?

Burada oturmamın sakıncası var mı?

¿Está bien si me siento aquí?

Onu böyle yemenin hiç sakıncası yok.

Y se puede comer así.

Radyoyu açmamın bir sakıncası var mı?

¿Te importa si prendo la radio?

Sigara içmemin bir sakıncası var mı?

¿Le importa si fumo?

Size katılmamın bir sakıncası var mı?

- ¿Le importa si me uno a usted?
- ¿Le molesta si la acompaño?

- Size bir şey sormamın sakıncası var mı?
- Sana bir şey sormamın sakıncası var mı?

¿Le importa que le haga una pregunta?

" Sakıncası yoksa sigara içebilir miyim?" "Kesinlikle olmaz."

"¿Te molesta si fumo?" "Por supuesto que no."

Sütün kalanını içmemin bir sakıncası var mı?

- ¿Te importaría si me tomo el resto de la leche?
- ¿Les importaría si me tomo el resto de la leche?

O kitabı alırsan, benim için sakıncası yok.

No me molestaría si te llevaras ese libro.

Eğer alkol içersem bir sakıncası var mı?

¿Te importa si bebo alcohol?

Kendi evinde çıplak olmanın ne sakıncası var?

¿Qué tiene de malo estar desnudo en tu propia casa?

Odayı onuna paylaşmanın benim için sakıncası yok.

No me molesta compartir la habitación con él.

Sakıncası yoksa size birkaç soru sormak isterim.

Me gustaría hacerte unas preguntas, si no te importa.

Bunun hepsini içmemin bir sakıncası var mı?

¿Puedo beberme todo esto?

Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.

Jim dijo que no le importaría esperarnos.

Arabanızı hareket ettirmemin bir sakıncası var mı?

¿Te molestaría si moviera tu carro?

Bir gün izin almamın bir sakıncası var mı?

¿Te importa si me tomo un día libre?

- Sesi azaltmanızın sakıncası var mı?
- Sesi kısar mısınız?

¿Te importaría bajar el volumen?

- Benim için fark etmez.
- Benim için sakıncası yok.

No tengo nada en contra.

Daha erken çıkmamızın senin için sakıncası var mı?

¿No te importa si salimos un poco más temprano?

Eğer sakıncası yoksa bir süre yalnız bırakılmak istiyorum.

Me gustaría estar a solas un momento, si no te importa.

- Sigara içebilir miyim?
- Sigara içmemin sakıncası var mı?

¿Os molesta si fumo?

Pencereyi kapatmamın bir sakıncası var mı? Biraz üşüyorum.

¿Te importaría que cerrara la ventana? Estoy un poco resfriado.

Ben sadece senin için bir sakıncası olmayacağını sandım.

Simplemente supuse que no te importaría.

Bu binada fotoğraf çekmenin bir sakıncası var mı?

¿Se pueden tomar fotos dentro de este edificio?

- "Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? " "Hayır, hiç. "
- "Bazen sana telefon etmemin bir sakıncası var m?" "Hayır, hiç."

"¿Te importa si te llamo de vez en cuando?" "No, para nada."

- Pencereyi açmamın bir sakıncası var mı?
- Pencereyi açabilir miyim?

¿Le importa que abra la ventana?

Tom'la bir saniye yalnız konuşmamın bir sakıncası var mı?

¿Te importaría si hablo a solas con Tom por un segundo?

- Tom'a söyleyebilir miyim?
- Tom'a söylememin bir sakıncası var mı?

¿Te importaría si le digo a Tom?

Her gün Çin yemeği yememin bir sakıncası olduğunu sanmıyorum.

No creo que me afectara comer comida china todos los días.

"Sigara içmemin sizce bir sakıncası var mı?" "Hiç de değil."

"¿Te importa si fumo?" "En absoluto."

"Telefonunuzu kullanmamın bir sakıncası var mı?" "Hayır, lütfen devam edin."

''¿Te importa si ocupo tu celular?'' ''No, por favor, adelante''.

- Pencereyi açabilir miyim?
- Pencereyi açmamın sizce bir sakıncası var mı?

¿Te importa si abro la ventana?

Burada bir süre kalmamın sizin için bir sakıncası var mı?

¿Te importaría si me quedara aquí algún tiempo?

Geç oluyor ve eve yalnız gitmekten hoşlanmıyorum. Sakıncası yoksa gitmek zorundayım.

Se está haciendo tarde, y no me gusta irme solo para la casa. Me debo ir, si no te molesta.

- Sana bir soru sorabilir miyim?
- Sana bir soru sormamın sakıncası var mı?

- ¿Le importa que le haga una pregunta?
- ¿Te importa que te haga una pregunta?
- ¿Os importa que os haga una pregunta?
- ¿Les importa que les haga una pregunta?

- Benim için sakıncası yok.
- Benim için hava hoş.
- Benim için sorun değil.

Por mí está bien.

- Bunu yarına bırakmanınızın bir sakıncası var mı?
- Onu yarına kadar bırakır mısınız?

¿Te importaría dejarlo para mañana?

- Bir süre TV izleyebilir miyim?
- Bir süre TV izlememin bir sakıncası var mı?

¿Te importa si veo la tele un poco?

- Bir gün izin almamın bir sakıncası var mı?
- Bir günlük izin alabilir miyim?

- ¿Puedo tomar un día de descanso?
- ¿Puedo tomarme un día libre?

- Bu turtadan bir parça yiyebilir miyim?
- Bu pastadan bir parça yememin bir sakıncası var mı?

¿Te importaría si me como un trozo de este pastel?

- Bir dahaki sefer daha erken gelmenizin bir sakıncası var mı?
- Gelecek sefer daha erken gelir misin?

¿Le importaría venir más temprano para la próxima?

- Lütfen bir dakika bekler misin?
- Birkaç dakika bekler misiniz?
- Biraz bekler misin?
- Birkaç dakika beklemenizin bir sakıncası var mı?
- Bir süre bekleyebilir misin?
- Bir saniye bekler misin?
- Biraz bekleyebilir misin?

- ¿Te importa esperar un poco?
- ¿Puedes esperar un momentito?
- ¿Podrías esperar un poco?
- ¿Podría esperar un momento?
- ¿Puedes esperar un momento?
- ¿Puede esperar unos minutos?
- ¿Podrías esperar un segundo?