Translation of "Kişinin" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Kişinin" in a sentence and their spanish translations:

136 kişinin yaralanması

136 lesiones

Çünkü yanınızda oturan kişinin

Porque es probable

Hayatta kalmak isteyen kişinin

Para el superviviente, los peces...

34 kişinin hayatını yitirmesi

34 personas perdieron la vida

Yanımızdaki kişinin elini tutalım.

Agárrenle la mano a la persona de al lado.

Kişinin bir rengi neyle ilişilendirdiği,

Lo que una persona asocia con un color

Bir kişinin telefonun tümüne ulaşmak

Así, tener acceso completo al celular de una persona

Gerçek değişim kişinin kafasının içindedir.

El verdadero cambio está adentro de la cabeza. [termina canción "A Don José"] ♪♪...Y en la muerte también

Toplumda bir çok kişinin hayalidir

es el sueño de muchas personas en la sociedad

, 200.000 kişinin hareketini koordine etti

coordinando el movimiento de 200.000 hombres

Şu kişinin evi metroya yakındır.

Su casa queda cerca del metro.

Birkaç kişinin iki arabası var.

Unas pocas personas tienen dos vehículos.

Buluştuğu kişinin olumlu resminin içine alır

para crear una imagen positiva de su cita

Saygı, önündeki kişinin gözünün içine bakmaktır,

Mirar a la persona frente a ti a los ojos

Mahkeme, kişinin toplumla ilişkisini yenilemesine yarar.

Ayuda a la corte a restablecer su relación con la comunidad,

Sakar Şakir bir çok kişinin favorisidir

torpe Şakir es un favorito de muchos

Eskiler bir çok kişinin hoşuna gitmez

a las personas mayores no les gusta mucha gente

Unutmamak için o kişinin adını yazdı.

Ella escribió el nombre de esa persona para no olvidarlo.

Bu duruma kaç kişinin dayanacağını bilmiyorum.

No sé cuántos van a soportar esta situación.

Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.

Se erigió un monumento en memoria de los difuntos.

Burada kaç kişinin olduğunu biliyor musunuz?

¿Sabes cuántas personas están aquí?

Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

¿Sabes cuánta gente vive en Australia?

- O kazada kaç kişinin öldüğünü bulmak istiyorum.
- O kazada kaç kişinin öldüğünü öğrenmek istiyorum.

Quiero descubrir cuántas personas murieron en ese accidente.

ABD'de daha pek çok kişinin başına geliyor.

y lo que ha ocurrido a muchos otros por todo EE.UU.

Ben bin kişinin olduğu bir okuldan geliyorum.

Vengo de una escuela de 1000 personas,

Yaklaşık 17 kişinin pars saldırısında öldüğünü belgeledik...

Hemos documentado que unas 17 personas han muerto por ataques de leopardo.

Latince neden bir kişinin yaşamı için önemlidir?

¿Por qué el latín es importante para la vida de una persona?

Tom bir kişinin isteyebileceği her şeye sahip.

Tom tiene todo lo que una persona puede querer.

Hayal olmadan, kişinin zihni bir hapishane gibidir.

- Sin imaginación la mente de uno es como una prisión.
- Sin imaginación la mente es como una prisión.
- Sin imaginación la mente de uno es como una cárcel.
- Sin imaginación la mente es como una cárcel.

Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.

Este boleto admite dos personas.

Aynı dert kişinin başına iki kez gelmez.

Una bala no mata dos veces al mismo pájaro.

Her kişinin kendi öğle yemeğini getirmesi beklenir.

Se espera que cada persona traiga su propio almuerzo.

Farkına varan tek kişinin ben olduğumu sanmıyorum.

No creo ser el único que lo notó.

Tiyatroda çok uzun bir kişinin arkasında oturdum.

Me senté detrás de una persona muy alta en el teatro.

Amerika'da birçok kişinin evlerinin etrafında çitleri var.

En los Estados Unidos, muchas personas tienen cercas alrededor de sus casas.

Çoğu kişinin daha ılık tonlu olanı seçeceğini düşünüyordum,

con la asunción de que la mayoría elegiría la del color más cálido,

Ki akademi, binlerce kişinin hayallerinin yıkıldığı bir yerdir.

tierra de mil sueños destrozados.

önümüzdeki beş yıl boyunca 160.000 kişinin de çıkarılmasıyla

al rescatar a 160 000 personas en los próximos cinco años,

Geri kalan kişinin ise başı beladan hiç kurtulmadı

El resto de la persona nunca salió de problemas.

Hatta sinir bozucu. Bir çok kişinin sinirleri bozuldu.

Incluso molesto. Mucha gente está nerviosa.

Onlar kişinin mütevazı ya da tembel olduğunu düşünürdü.

Ellos pensarían que la persona es modesta o floja.

İki kişinin aynı anda bir bisiklete binmesi tehlikelidir.

Es peligroso andar de a dos en bicicleta.

Bu ülkede her beşinci kişinin bir arabası var.

Una de cada cinco personas tiene un auto en este país.

Bu kasabada gerçekten kaç kişinin yaşadığını öğrenmeye çalıştım.

Traté de averiguar cuántas personas viven realmente en esta ciudad.

Bir kişinin hangi ülkeden geldiğini söylemek çok zor.

Es muy difícil adivinar de qué país viene una persona.

Bir kişinin alkol sorunlarının olduğunu ne zaman söyleyebiliriz.

¿Cuándo se puede decir que una persona tiene problemas con el alcohol?

Onun gibi bir kişinin başkan seçilme sorunu olmazdı.

Una persona como esa no tendría problemas para ser elegido presidente.

Tom kaç kişinin daha asansöre sığabileceğini merak etti.

Tom se preguntaba cuánta más gente cabría en el ascensor.

Yalnızca bir kişinin galip çıkacağı bir kriter oluşturmaktan kaçındım.

y en su lugar definí los criterios que calificarían a un candidato.

Dünyada her yıl kaç kişinin açlıktan öldüğünü biliyor musun?

¿Sabes cuantas personas en el mundo anualmente mueren de hambre?

O kişinin senin hakkında ne söylediğini duymak ister misin?

¿Quieres oír lo que esa persona dijo sobre ti?

- Söze bakılmaz, işe bakılır.
- Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

- Las acciones dicen más que las palabras.
- No basta con decirlo: hay que demostrarlo.

Bir insanın ölümü trajedi, milyonlarca kişinin ölümü bir istatistik.

La muerte de un hombre es una tragedia, la de millones, una estadística.

Bir kişinin bir şeye bakma tarzı onun durumuna bağlıdır.

El punto de vista de uno depende de dónde esté sentado.

Ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

y quien tuviera la calificación más alta sería el vigilante de clase.

Fakat bu kişinin bir akıl hastalığından acı çektiği çok açıktı.

Pero era obvio que la persona padecía una enfermedad mental.

Eğer kimseye dokunamaz ve o bağıran kişinin simit sesi kısılırsa

si no puede tocar a nadie y el sonido del bagel de esos gritos se reduce

Kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar veya istismarlar sonucu problemler ortaya çıkar

los problemas surgen como resultado de traumas o abusos experimentados por la infancia

Beni şaşırtan şey Tom'un cenaze törenine sadece on kişinin gelmesiydi.

Lo que me sorprendió fue que solo diez personas vinieron al funeral de Tom.

Ve araştırmacılar bu kişinin tüm bu enfeksiyonların kaynağı olduğunu söylüyor...

E investigadores dicen esta primera persona fue la fuente de todas estas infecciones.

Deneyimli bir kişinin deneyimsiz birinden daha iyi yapacağını söylemek gereksizdir.

Es innecesario decir que una persona experimentada lo hará mejor que una sin experiencia.

Ben çocukken, bana tereyağının kişinin sağlığı için kötü olduğu söylenirdi.

Cuando era pequeño, me decían que la mantequilla era mala para la salud.

Onlardan biri, birini katil eden kişinin rolünü oynayacak bir aktör.

Uno de ellos es un actor que va a hacer como si matara a alguien.

İki, beş, on, yüz kişinin zahmetli bir değişimi talep etmesini ise

Dos, cinco, diez, cien personas que piden el cambio incómodo

Birçok kişinin, insan etinin tadının nasıl olduğuna dair bir merakı vardır

Muchas personas tienen curiosidad de saber cuál es el sabor de la carne humana.

- Sözde değil, özde.
- Lafta değil, icraatta.
- Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.

Hechos, no palabras.

Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.

Obviamente, éste no puede ser el trabajo de una sola persona. Es por eso que Tatoeba es un proyecto colaborativo.

Suchet'e güneydeki Fransız kuvvetlerinin komutasını verdi - çok az kişinin daha uygun olduğu

Encomendó a Suchet el mando de las fuerzas francesas en el sur, un mando importante e independiente

Titanik battığı zaman kaç kişinin öldüğünü hakkında herhangi bir fikrin var mı?

¿Tenés idea de cuánta gente murió cuando se hundió el Titanic?

- Avustralya'da kaç kişi yaşıyor biliyor musun?
- Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

¿Sabes cuánta gente vive en Australia?

Ya da o kişinin agresif bir kişiye dostane bir sesle cevap verdiğini duyduğunuzu.

o la hemos oído respondiendo amablemente a conductas agresivas.

Geçen yıl Flipinlerde, depremler ve deprem dalgaları 6000'den fazla kişinin ölümüne sebep oldu.

El año pasado, los terremotos y los maremotos cobraron más de 6.000 vidas en Filipinas.

Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.

- Es más fácil que un camello pase por el agujero de una aguja a que un rico entre al Reino de Dios.
- Es más fácil que un camello pase por el ojo de una aguja que que un rico entre en el Reino de Dios.

Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

La malnutrición se produce cuando la dieta de una persona contiene muy pocos o demasiados nutrientes.

- Partime o kadar çok kişinin geleceğini asla düşünmedim.
- Partime pek çok sayıda insan geleceğini asla hayal etmedim.

Nunca imaginé que tanta gente vendría a mi fiesta.