Translation of "Hakkındaki" in Spanish

0.015 sec.

Examples of using "Hakkındaki" in a sentence and their spanish translations:

- Kız hakkındaki hikâye, haberlerdeydi.
- Kız hakkındaki anlatı haberlerdeydi.

La historia sobre la chica salió en las noticias.

İşte, iklim hakkındaki gerçekler.

Así que aquí van algunos datos sobre el clima.

Tom hakkındaki izlenimin nedir?

¿Qué impresión tienes de Tomás?

Hakkındaki her şeyi biliyoruz.

Sabemos todo sobre ti.

Hayvanlar hakkındaki fıkraları seviyorum.

Me encantan las bromas acerca de animales.

Sincaplar hakkındaki cümleleri severim!

- ¡Me encantan las oraciones acerca de las ardillas!
- ¡Me gustan las oraciones acerca de las ardillas!

Onun hakkındaki şüphemden kurtulamadım.

No pude despejar mi duda con respecto a eso.

Kız hakkındaki hikâye, haberlerdeydi.

La historia sobre la chica salió en las noticias.

Servet ve para hakkındaki hislerinizi,

Su sentimiento sobre riqueza y dinero,

Hakkındaki yazıları tekrar tekrar okurdum.

sobre glaciares, la Antártida y Groenlandia.

Söylenti hakkındaki gerçeği bulmaya çalıştı.

Ella trató de investigar la verdad tras ese rumor.

Senin hakkındaki her şeyi biliyorum.

- Lo sé todo de ti.
- Sé todo lo tuyo.

Tom, Mary hakkındaki söylentilere inanmıyor.

Tom no cree en los rumores acerca de Mary.

Ve de tembel hayvan hakkındaki gerçeklerle

y de cómo comprender la verdad sobre el perezoso

Ne yapılması gerektiği hakkındaki fikirlerini değiştiriyorlar.

cambiará de opinión.

Lütfen siz de konu hakkındaki düşüncelerinizi

Por favor, ¿piensas lo que piensas sobre el tema?

Parti hakkındaki her şeyi sana bırakacağım.

Te dejaré a ti todo lo de la fiesta.

Ona macerası hakkındaki her şeyi anlattı.

Ella le contó todo acerca de su aventura.

Ruslar ayılar hakkındaki her şeyi bilirler.

Los rusos saben todo sobre osos.

Bu benim eğlence hakkındaki fikrim değil.

Esta no es mi idea de diversión.

Senin hakkındaki her şeyi bilmek isterim.

Me encantaría saber todo sobre ti.

Okulumuz hakkındaki bir makale, gazeteye çıktı.

Un artículo acerca de nuestra escuela apareció en el periódico.

Tom, insanların onun hakkındaki düşüncelerini önemsemez.

- A Tom no le importa lo que la gente piense de él.
- Tom no hace caso de lo que piensa la gente de él.
- A Tom lo tiene sin cuidado lo que se piensa de él.

Kış hakkındaki en kötü şey kardır.

Lo peor del invierno es la nieve.

Konu hakkındaki düşüncelerinizi lütfen yorumlar kısmında belirtin

por favor, exprese su opinión sobre el tema en la sección de comentarios

Kedimi yiyen Tom hakkındaki hikaye doğru değil.

La historia de que Tom se comió a mi gato no es cierta.

Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.

Las matemáticas son la base de todo el conocimiento exacto de los fenómenos naturales.

Tom, Mary ve John hakkındaki söylentiye inanmadı.

Tom no creyó el rumor sobre Mary y John.

Jack gezisi hakkındaki hikayeleri ile beni sıkıyor.

Jack me aburre con las historias sobre su viaje.

Yaptığın yolculuk hakkındaki her şeyi bana anlat.

Cuéntame todo acerca del viaje que has realizado.

Paul Bunyan hakkındaki hikayeyi duymak ister misiniz?

- ¿Te gustaría oír la historia de Paul Bunyan?
- ¿Os gustaría oír la historia de Paul Bunyan?

Sami, Leyla'nın kaçırılması hakkındaki her şeyi öğrendi.

Sami se enteró por completo del rapto de Layla.

İzin verin öncelikle kendi değerlerim hakkındaki hataları paylaşayım.

Primero quisiera hacer una confesión de mis errores en mis valores.

Tom hükümetin yabancılar hakkındaki gerçeği gizlemek istediğine inanıyor.

Tom cree que el gobierno quiere esconder la verdad acerca de los extraterrestres.

Ben şimdi vombatlar hakkındaki altı yeni gerçeği öğrendim.

Acabo de aprender seis nuevos datos sobre los vombátidos.

Apollo programı uzay hakkındaki bilgimizi büyük ölçüde ilerletti.

El programa Apolo dio un gran avance a nuestro conocimiento del espacio.

İnsanların dünya hakkındaki çıkarımları nasıl yaptığını; sonuca nasıl vardığını,

me encanta conocer cómo la gente realiza inferencias sobre el mundo,

Ve geri görüş önyargısı geçmiş gerçeklik hakkındaki hafızamızı değiştirir.

y el sesgo retrospectivo modifica nuestros recuerdos de una realidad pasada.

İlk olarak, sorun hakkındaki anlayışımızı yeni bir çerçeveye oturtmalıyız.

En primer lugar, hay que replantear nuestra comprensión del problema.

Tek sorun şuydu ki nezaket hakkındaki bu kitabı yazmıştım

El único problema fue que había escrito ese libro sobre civilidad

Ve performansın zihinsel yönü hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi.

y cambió también lo que pensaba del aspecto mental de cómo actuamos.

Sizde bu konu hakkındaki düşüncelerinizi lütfen yorumlar kısmında belirtin

Indique sus pensamientos sobre este tema en la sección de comentarios.

Göbeklitepe hakkındaki düşünceleriniz siz de lütfen yorumlar kısmında belirtin

Por favor, indique sus pensamientos sobre Göbeklitepe en la sección de comentarios

Lütfen siz de konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlar kısmında belirtin

Por favor dé su opinión sobre el tema en la sección de comentarios.

Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.

El trabajador social recibió una petición para estar al tanto de la información relacionada con la familia Stevenson.

Bugün Mısır hakkındaki tüm bu konuşma oraya gitmemi istetiyor.

Todo este tema de Egipto hoy me hace querer ir allí.

İleriye dönük gidişat hakkındaki her şey için endişelenmek istemedim.

De las cosas de las que ya no me quiero preocupar.

Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı.

Tom le contó a su hijo la historia de un monstruo que comía niños.

Kral Hrolf hakkındaki efsaneler, geleneksel olarak 'Karanlık Çağlar' olarak bilinen

Las leyendas sobre el rey Hrolf provienen de un período tumultuoso de la historia de Europa, tradicionalmente

Bu sefer bir kadın hakkındaki cinsiyetçi söylemleri kayıt altına alındı

esta vez se registró la retórica sexista sobre una mujer

Ayrıca izciler, casuslar ve mahkumlardan gelen düşman hareketleri hakkındaki en son raporlar.

así como los últimos informes sobre movimientos enemigos de exploradores, espías y prisioneros.

- Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum.
- Bu konu hakkındaki düşüncelerini duymaya can atıyorum.

- Estoy impaciente por escuchar qué piensas de este tema.
- Ardo en deseos de escuchar lo que opina usted sobre este asunto.
- Estoy ansioso por escuchar lo que piensas de este asunto.
- Estoy ansioso por escuchar lo que piensas de lo que sucedió.

Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.

Mi opinión sobre este gobierno es que tenga necesidad de una política económica más fuerte de lo contrario en el futuro enfrentará grandes problemas.