Translation of "Hâline" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Hâline" in a sentence and their spanish translations:

Bu alışkanlık hâline gelmesin.

No dejes que esto se haga un hábito.

Okullarımızı sıcak yuvalar hâline getirebiliriz.

lugares donde los niños se sientan seguros, cuidados y valorados.

Ilişkilendirilen bir şey hâline gelmesi.

hace que prácticamente todas las mujeres entren en esa categoría.

Bir nevi takıntı hâline gelmişti.

Se volvió una obsesión.

Adeta kutsal aşkın nişanı hâline geldi.

se convirtió en una insignia del amor monástico.

Sadece görmekle kalmazsınız, bir bütün hâline gelirsiniz.

No solo la ves, la incorporas.

Gözümü ayırmak istemiyorum, sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

No quiero perderla de vista, está enroscada.

Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

No quiero perderla de vista. Ya está enroscada.

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri

Cuando se enroscan y se echan hacia atrás,

Sarmal hâline gelip kafalarını böyle geriye çekmeleri

Cuando se echan hacia atrás y se enroscan,

19. yüzyılın büyük ticari çeşitliliği hâline geliyor.

por lo bueno que estaba.

Ama bunu bir meslek hâline getirmek istemedim.

Pero no quería que esa fuera mi profesión.

Bunlar istatistiksel veya siyasi reklam aracı hâline geldiğinde

aparecen en forma de estadística o de propaganda política,

Ve bu benim gibi doktorların konusu hâline geliyor,

sino más bien el dominio de médicos como yo,

En bolluk içinde yüzen sularından biri hâline getiriyor.

que alimentan algunas de las aguas más abundantes del planeta.

Artık masumiyetlerini muhafaza etmelerine izin veren koruyucular hâline gelirler.

se convierten en los protectores, lo que les permite conservar su inocencia.

Ve sadece etrafında olarak bile onun taşıyıcısı hâline geliriz.

y podemos convertirnos en portadores por el solo hecho de estar cerca.

Yani dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek demek.

es decir, hacer del mundo un mejor lugar.

Büyük, kuvvetli ve ateş turuncusu. Asya'nın simge hâline gelmiş orangutanı.

Grande, musculoso y naranja encendido, el icónico orangután de Asia.

Bu muhtemelen akıllıca. Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Suena inteligente. No quiero perderla de vista. Ya se ha enroscado.

Öyle ki bu adeta kişisel ve profesyonel kimliğim hâline geldi,

al punto de que ya es parte de mi identidad personal y profesional.

Ama hangisinin peşinden koşmalı, denemeli ve bir meslek hâline getirmeliydim?

pero, ¿cuál de ellos debía seguir y transformarlo en un trabajo?

Ve dünyayı daha iyi bir yer hâline getirecek bir şey.

y que haga del mundo un mejor lugar.

Dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek için ne yapabileceğimize odaklanmalıyız.

en lo que podemos hacer por los demás y en hacer del mundo un mejor lugar.

- Ben resmen alkolün kölesi olmuşum.
- Alkolün kölesi hâline gelmişim.
- Alkolün kölesiyim.

Soy un esclavo de la bebida.

Kışın sunduğu zorlukları avantaja çevirerek o uzun kuzey gecelerinin hakiki hâkimleri hâline gelmişlerdir.

Al hacer que los desafíos del invierno los favorezcan, se convirtieron en los amos verdaderos de estas largas noches del norte.

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

Cuando llevan la cabeza atrás y se enroscan, tienen el poder de saltar hacia adelante y atacar.