Translation of "Kaldırdı" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Kaldırdı" in a sentence and their spanish translations:

Kaşlarını kaldırdı.

Él levantó las cejas.

Kağıtları masadan kaldırdı.

Ella quitó los documentos del escritorio.

O, ellerini kaldırdı.

Él levantó las manos.

Tom ellerini kaldırdı.

Tom alzó sus manos.

Tom elini kaldırdı.

Tom alzó su mano.

O kolunu kaldırdı.

Él alzó el brazo.

Öğrenci elini kaldırdı.

El estudiante levantó la mano.

O ellerini kaldırdı.

Ella levantó las manos.

O elini kaldırdı.

Ella levantó la mano.

Jim elini kaldırdı.

Jim levantó la mano.

O, başını kaldırdı.

Ella levantó la cabeza.

Başkan köleliği kaldırdı.

El presidente ha abolido la esclavitud.

Podyumda sessizce yumruklarını kaldırdı.

para concientizar sobre los derechos de los afroamericanos.

Araba toz bulutu kaldırdı.

El coche levantó una nube de polvo.

John Mary'yi ayağa kaldırdı.

John hizo levantarse a Mary.

O bir bayrak kaldırdı.

Él izó la bandera.

Tom kutuyu dikkatle kaldırdı.

Tom levantó cuidadosamente la caja.

Tom bandajı dikkatle kaldırdı.

Tom cuidadosamente sacó el vendaje.

Tom bir parmak kaldırdı.

Tom levantó un dedo.

Devlet başkanı köleliği kaldırdı.

El presidente abolió la esclavitud.

Tom ellerini havaya kaldırdı.

Tom levantó sus manos.

O onu yatağa kaldırdı.

Él la levantó a la cama.

O, yavaşça silahı kaldırdı.

Él levantó lentamente la pistola.

Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.

El policía levantó la caja con cuidado.

Tom Mary'yi ayağa kaldırdı.

Tom hizo levantarse a Mary.

Birçok ülke ölüm cezasını kaldırdı.

Muchos países han abolido la pena capital.

O, elini kaldırdı ve gülümsedi.

Él alzó su mano y sonrió.

Otobüsün durması için elini kaldırdı.

Ella levantó la mano para que se detuviera el autobús.

Tom sağ elini havaya kaldırdı.

Tom levantó su mano derecha.

O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.

Él levantó el automóvil gracias a su fuerza excepcional.

O beni gördüğünde şapkasını kaldırdı.

Se levantó el sombrero cuando me vio.

Kurulu düzene baş mı kaldırılırmış! Kaldırdı

¿Se levanta el jefe del orden establecido? Derogaciones

Sonra, beni durdurmak için elini kaldırdı.

Luego alzó su mano para interrumpirme.

Geçen yıl bizim okulumuz üniformaları kaldırdı.

Nuestro colegio abandonó los uniformes el año pasado.

Kağıt haritalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.

tanto en los mares como en los cielos.

Mary çarşafları değiştirmek için döşekleri kaldırdı.

María levantó el colchón para cambiar las sábanas.

O, gücünü göstermek için bağajı kaldırdı.

- Levantó el baúl para hacer alarde de su fuerza.
- Levantó el baúl para ostentar su fuerza.

Bir soru sormak için elini kaldırdı.

Él levantó la mano para hacer una pregunta.

- Öğrencilerden biri soru sormak için elini kaldırdı.
- Öğrencilerden biri soru sormak için parmak kaldırdı.

Uno de los estudiantes levantó la mano para hacer una pregunta.

Öğretmen okumayı bitirdiğinde bir öğrenci elini kaldırdı.

Un estudiante levantó la mano cuando el profesor acabó de leer.

Kız, göz yaşlarıyla hâlâ ıslak yüzünü kaldırdı.

La niña levantó su cara, aún húmeda por las lágrimas.

Adam bir soru sormak için elini kaldırdı.

El hombre levantó la mano para hacer una pregunta.

Tom kadehini kaldırdı ve "mutlu çifte!" dedi.

Tom levantó la copa y dijo, "¡Por la feliz pareja!"

Neredeyse her Avrupa ülkesi idam cezasını kaldırdı.

Casi todos los países europeos han abolido la pena de muerte.

O bir taksi durdurmak için elini kaldırdı.

Él levantó la mano para parar a un taxi.

Takeshi bir soru sormak için elini kaldırdı.

Takeshi levantó la mano para hacer una pregunta.

Bir fincan kahve, baş ağrımı ortadan kaldırdı.

Una taza de café curó mi dolor de cabeza.

Moğol orduları yolları üzerindeki her şeyi ortadan kaldırdı.

- Las hordas mongolas arrasaron con todo en su camino.
- Las hordas mongolas arrasaron todo a su paso.

Ve muhalefet lideri General Luisa Ortega'yı ortadan kaldırdı

General Luisa Ortega, líder de la oposición.

- Tom üç parmağını kaldırdı.
- Tom üç parmağını gösterdi.

Tom levantó 3 dedos.

- Bu, harareti yok etti.
- Bu, ateşi ortadan kaldırdı.

Esto hizo desaparecer la fiebre.

- Tom maça kraliçesini kaldırdı.
- Tom maça kızı çekti.

Tom levantó la reina de picas.

Yeni başkan geleneksel protokollerin büyük bir kısmını yürürlükten kaldırdı.

El nuevo presidente eliminó muchos de los protocolos tradicionales.

O, bardağı dudaklarına kaldırdı ve onu bir yudumda bitirdi.

Él se llevó el vaso a los labios y lo vació de un trago.