Translation of "Düzgün" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Düzgün" in a sentence and their spanish translations:

Aylardır düzgün uyumamıştım.

Hacía meses que no dormía bien.

Motor düzgün çalışmıyor.

El motor no funciona bien.

Patrick düzgün yazamaz.

Patrick no sabe escribir correctamente.

Adresi düzgün yaz!

Escriba usted la dirección con claridad.

Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.

El váter no funciona bien.

Komik ve düzgün biri olduğumu

y él sabía que yo era gracioso.

Birçok aile düzgün desteği olsaydı

La mayoría tiene familias que podrían cuidar de ellos

Ama sorularını doğru düzgün sormaktan yoksundular

pero carecía de la capacidad de hacer sus preguntas correctamente

Onun düzgün bir el yazısı vardır.

Ella tiene una letra muy cuidada.

Bizim yurdun ısıtma sistemi düzgün çalışmıyor.

La calefacción de nuestro dormitorio no está funcionando bien.

Tom her zaman çok düzgün giyimlidir.

Tom va siempre muy bien vestido.

Ben bunun düzgün bir fikir olduğunu düşünüyorum.

Pienso que es una idea genial.

Polislik bir çok farklı kanalın düzgün işlemesini sağlıyor.

la policía opera en muchos canales diferentes.

Bir tünel kazıp düzgün bir kar mağarası yapabiliriz.

Cavar un túnel y hacer una cueva de nieve.

Eğer işi düzgün kotaramazsa eş değil, aş olur.

Si no lo hace bien, será comida, no pareja.

Yiyecekleri iyi çiğneyin, böylece o düzgün şekilde sindirilebilir.

Mastica bien tu comida para que se pueda digerir bien.

Tom çalışanlarına düzgün bir şekilde nasıl davranacağını bilmiyor.

Tom no sabe tratar apropiadamente a sus empleados.

Ne diyorsunuz? Çürümüş etle düzgün bir tuzak mı kuralım

¿Qué opinan? ¿Hacemos una trampa con carne podrida

Bu paketi benim için düzgün bir şekilde sarar mısın?

¿Me podría envolver bien este paquete?

- O her zaman temiz giyinir.
- O her zaman düzgün giyinir.

Ella siempre está vestida impecable.

Kuvvetlerini geriye çekip kampın dış hattında düzgün bir mevzi almalarını sağlıyor.

Los saca y los acomoda en una línea afuera del campamento.

Ve Jomsviking, çok düzgün bir şekilde 'diğerlerini de bırakmadıkça bunu kabul edemezsin' diyor

Y el Jomsviking, muy correctamente, dice "no puedo aceptar eso a menos que dejes ir a

Etkili olabilmeleri için, onlara düzgün bir şekilde ödeme yapılmalı, giydirilmeli ve beslenmelidir - Fransız Cumhuriyeti'nin

sean efectivas, deben ser pagadas, vestidas y alimentadas adecuadamente, algo que la República Francesa

. Kendi adamlarına düzgün bir şekilde ödeme yapılmasını ve beslenmesini sağlamak için ilk önceliği yaptı

Hizo su primera prioridad asegurarse de que sus propios hombres recibieran el pago y la alimentación adecuados, algo

- Onu iyi yap ya da onu yapma.
- Şunu ya doğru düzgün yap ya da hiç yapma.

Hágalo bien o no lo haga.

Yabancı aksan sendromu henüz açıklanamayan, hastanın anadilini daha fazla düzgün şekilde telaffuz edemeyip yabancı bir aksanla konuşmaya başlamasıyla vuku bulan tıbbi bir durumdur.

El síndrome del acento extranjero es una condición médica todavía no aclarada, en la cual el paciente no puede pronunciar su lengua materna correctamente y parece tener un acento extranjero.