Translation of "Cesareti" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Cesareti" in a sentence and their spanish translations:

Huzurlarında kalabilme cesareti,

y de estar dispuestos a resistir ese dolor

Cesareti, övgüye değer.

Su valentía es digna de elogio.

Onun cesareti vardır.

Él tiene agallas.

Tom cesareti var.

Tom tiene agallas.

Içimdeki tüm cesareti topladım.

para evitar que el miedo se apoderara de lo mejor de mí misma.

Cesareti ile zaman kazandı.

La valentía le dio tiempo.

Onu söyleme cesareti vardı.

Tuvo el valor de decirlo.

Onun cesareti anılarımızda kalacak.

Su valentía será recordada.

Onun cesareti onu destekledi.

Su coraje la respaldaba.

Onun bunu söyleyecek cesareti vardı.

Él tuvo el coraje de decirlo.

Skandalı ortaya çıkaracak cesareti vardı.

Él tuvo el valor de exponer el escándalo.

O cesareti için John'a hayrandır.

Ella admira a John por su coraje.

Tom'un intihar edecek cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor para suicidarse.

Ama bunu menajerime söyleme cesareti bulduğumda --

Pero cuando me atrevía a decírselo a mi representante,

O adamın çok fazla cesareti var.

Ese tipo es muy fresco.

Tom'un tetiği çekmek için cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor de apretar el gatillo.

Tom'un patronundan zam istemeye cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor de pedirle un aumento a su jefe.

Tom'un hatasını itiraf edecek cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor para admitir su error.

Tom'un Mary'ye gerçeği söyleyecek cesareti yoktu.

Tom no tuvo el coraje para decirle a Mary la verdad.

Tom'un Mary'ye itaatsizlik edecek cesareti yoktu.

Tom no tenía el coraje de desobedecer a Mary.

Tom'un Mary ile konuşacak cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor de hablarle a Mary.

Onların sonuçlarını aldıktan sonra herkesin cesareti kırıldı.

Todos quedaron desanimados después de los resultados.

Ken'in onu tekrar denemek için cesareti yoktu.

Ken no tuvo el valor para volver a intentarlo.

Erkek kardeşimin nehri yüzerek geçmeye cesareti yoktu.

Mi hermano no tuvo el valor para cruzar nadando el río.

Tom'un Mary'ye arkadaşlık teklif edecek cesareti yoktu.

Tom no tuvo el coraje para invitar a salir a Mary.

Tom'un tek başına oraya gitmek için cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor para ir ahí por sí solo.

Tom'un yapmak istediği şeyi yapmak için cesareti yoktu.

Tom no fue capaz de hacer lo que quería hacer.

Mary'nin Tom'la doğrudan doğruya yüzleşecek yeterince cesareti yok.

Mary no tiene la suficiente valentía para confrontar a Tom directamente.

Tom'un bir hata yaptığını kabul edecek cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor de admitir que había cometido un error.

- Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.
- Tom'un gerçekten yapılması gereken şeyleri Yapmak için cesareti olduğundan kuşku duyuyorum.

Dudo que Tom tenga el valor de hacer lo que verdaderamente necesita hacerse.

. Ney'in o günki cesareti hayranlık uyandırdı, ancak kararları Fransızların

El valor de Ney ese día fue impresionante, pero sus decisiones ayudaron a provocar la

Tom Mary'yi öpmek istedi fakat denemek için cesareti yoktu.

Tom quería besar a Mary, pero no tuvo la osadía de intentarlo.

Tom'un Mary'nin onun yapmasını istediği şeyi reddedecek cesareti yoktu.

Tom no tuvo el valor para rehusarse a hacer lo que Mary le pidió que hiciera.

Tom Mary'ye kendini öldüreceğini söyledi ama bunu yapmaya cesareti yoktu.

Tom le dijo a Mary que se iba a suicidar, pero que no tuvo el coraje para hacerlo.

Tom'un Mary'den video kamerasını ona ödünç vermesi için isteme cesareti yok.

Tom no tiene el valor para pedirle a Mary que le preste su cámara de vídeo.