Translation of "Ağaca" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Ağaca" in a sentence and their spanish translations:

Ağaca dikkat!

¡Fuera abajo!

- Bıçağını ağaca batırdı.
- Bıçağını ağaca sapladı.

Él le clavó su cuchillo al árbol.

Kedi ağaca tırmandı.

El gato se subió al árbol.

Sincap ağaca tırmandı.

La ardilla trepó el árbol.

Ayılar ağaca tırmanabilir.

Un oso puede subirse a un árbol.

Ağaca tırmanmam gerekiyor.

Tengo que subir al árbol.

Bir ağaca sarılıyor.

Ella abraza un árbol.

Ağaca tırmanabilir misin?

- ¿Puedes subir al árbol?
- ¿Puedes trepar al árbol?

Bir ağaca çarptım.

Choqué contra un árbol.

Maymun, ağaca tırmandı.

El mono se trepó al árbol.

Halatı çıkartıp ağaca bağlayalım.

Cuerda. Y la atamos al árbol.

Türbeye, ağaca, oraya, buraya

Tumba, árbol, allá, aquí

Bütün ağaca ne olur?

- ¿Qué le pasa a toda la madera?
- ¿Qué pasa con toda la madera?

Tom köpeğini ağaca bağladı.

Tom ató a su perro al árbol.

Çocuk ismini ağaca kazıdı.

- El muchacho talló su nombre en el árbol.
- El chico grabó su nombre en el árbol.

Onu bir ağaca bağla.

- Atadlo a un árbol.
- Átalo a un árbol.

Köpeğimi avludaki ağaca bağladım.

Amarré a mi perro al árbol en el jardín.

Hırsızı bir ağaca bağladılar.

Ellos ataron al ladrón al árbol.

Ama bakın, şuradaki ağaca bile

Pero, si miramos alrededor,

O, köpeği bir ağaca bağladı.

- El ató al perro a un árbol.
- Él ató el perro a un árbol.

Maymun yüksek bir ağaca tırmanıyor.

El mono está trepando a un árbol alto.

Onun arabası bir ağaca çarptı.

- Su coche se chocó con un árbol.
- Su coche se estrelló contra un árbol.

Kendimi şu ağaca zincirlemek istiyorum.

Me quiero encadenar a un árbol.

Ben köpeğimi bahçedeki bir ağaca bağladım.

Até a mi perro a un árbol del jardín.

Ağaca mı tırmanayım, çevrede ipucu mu arayayım?

¿Trepo el árbol o busco pistas a mi alrededor?

Ama bakın, şuradaki ağaca bile bakmamız yeterli olur.

Si miramos alrededor, incluso este tipo de árbol,

Durgun sabah havası şarkılarını ağaçtan ağaca, uzaklara taşır.

El aire quieto de la mañana lleva sus canciones lejos del dosel arbóreo.

Bir maymun için ağaca tırmanmak kolay bir şeydir.

- Para los monos es sencillo trepar árboles.
- Para un mono es fácil subirse a un árbol.

O, zamanında fren yapmadı ve bir ağaca çarptı.

Él no frenó a tiempo y chocó con un árbol.

Son kez bir ağaca ne zaman tırmandığımı hatırlamıyorum.

No recuerdo la última vez que trepé a un árbol.

Onları yerel olarak tedarik ettim ve bir ağaca aşıladım

las adquiero localmente y las injerto en el árbol,

İyi bir ağaca yaklaşan kendini iyi bir gölgede bulur.

- El que se acerque a un buen árbol se encontrará en una buena sombra.
- Al que a buen árbol se arrima, buena sombra le cobija.

Ama bu denli yüksek bir ağaca tırmanmayı denemek çok tehlikeli olabilir.

Pero podría ser peligroso intentar trepar un árbol tan alto.

Singapur. Tertemiz su yollarına ve iki milyondan fazla ağaca sahip bu bahçe şehir,

Singapur, una ciudad jardín con canales inmaculados y más de dos millones de árboles,

Muhakeme gücümüzün hislerimiz tarafından gölgelenmesine izin verirsek her zaman yanlış ağaca havluyor oluruz.

Si dejamos que nuestro poder de razonamiento sea ofuscado por nuestras emociones, le estaríamos ladrando al árbol equivocado todo el tiempo.