Translation of "üzerindeki" in Spanish

0.022 sec.

Examples of using "üzerindeki" in a sentence and their spanish translations:

Kafanın üzerindeki o ölü ışını.

ese rayo mortal sobre la cabeza.

Kabalığın insanlar üzerindeki etkilerini araştırıyorum.

Estudio los efectos de la incivilidad en las personas.

TV'nin toplum üzerindeki etkisi büyüktür.

La influencia de la televisión sobre la sociedad es grande.

O tavusun üzerindeki tüyler inanılmaz.

El plumaje de ese pavo real es asombroso.

Ağacın üzerindeki tüm yapraklar sarardı.

Todas las hojas en el árbol se pusieron amarillas.

Kapı üzerindeki kilidi değiştirmek zorundasın.

Hay que cambiar la chapa de la puerta.

Mesela, sigara paketleri üzerindeki grafik görseller,

Por ejemplo, las imágenes gráficas en los paquetes de cigarrillos

Ama hava kalitesi üzerindeki etkileri ortada.

pero el impacto en la calidad del aire está ya aquí.

Toprak üzerindeki hak sahiplikleri, kira sözleşmeleri

Por distintas cuestiones, como la titularidad de la tierra,

şimdi dünya üzerindeki kara parçası bütündü

ahora la tierra en la tierra estaba entera

İlin üzerindeki bir duman bulutu var.

Hay una nube de humo sobre la provincia.

Bu yol üzerindeki tüm moteller dolu.

Todos los moteles en esta calle están llenos.

Telefon kablosunun üzerindeki kuşu görüyor musun?

¿Ves al pájaro sobre el cable de teléfonos?

Bu resim üzerindeki çerçeveyi beğeniyor musun?

¿Te gusta el marco de esta pintura?

- İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun.

Cuando tome medicamentos, siga las instrucciones del frasco cuidadosamente.

Bu yalnızca erkeklerin kadınlar üzerindeki casusluğu değildi.

Así que esto no se trata solo de hombres que espían a mujeres.

çünkü unutmamak için bu yeni anıların üzerindeki

sabemos también que es necesario dormir después de aprender,

Öğrenci, yargıcın, konuşması üzerindeki kritik yorumlarıyla cesaretlendi.

El estudiante tomó a pecho los comentarios críticos que el juez hizo sobre su discurso.

Öğretmen bu proje üzerindeki işi bölmemizi istiyor.

- El profesor quiere que dividamos el trabajo en este proyecto.
- La profesora quiere que dividamos el trabajo en este proyecto.

Çimin üzerindeki siyah köpek güneşe maruz kaldı.

El perro negro en la hierba estaba expuesto al sol.

Ilk başta psilosibinin hastaların beyni üzerindeki etkisini inceliyorduk.

primero observábamos el efecto de la psilocibina en el cerebro:

Karaçalının üzerindeki çiçeği gördünüz mü? Sarı olan kısmı?

¿Ven la pequeña flor en la aulaga, esta cosita amarilla?

Okyanuslar üzerindeki etkileri , sularının asitlenmesini de içerir. Bu

en los océanos también incluyen la acidificación de sus aguas. Esto conducirá a la

Moğol orduları yolları üzerindeki her şeyi ortadan kaldırdı.

- Las hordas mongolas arrasaron con todo en su camino.
- Las hordas mongolas arrasaron todo a su paso.

- Masadaki radyo bir Sony.
- Masanın üzerindeki radyo bir Sony.

La radio sobre el escritorio es una Sony.

Doğum günü pastası üzerindeki tüm mumları bir kerede üfle.

Sopla todas las velas de la tarta de cumpleaños de una vez.

Lviv belediye binası üzerindeki saat ilkin 1404 yılında kuruldu.

El reloj del municipio de Lviv se instaló en un principio en el año 1404.

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.

No me alcanza una cámara arriba de 300 dólares.

Dedem doğum günü pastası üzerindeki 97 tane mumu üfledi.

Mi abuelo sopló las noventa y siete velitas de su torta de cumpleaños.

Dünya üzerindeki Brezilya, Merkatör projeksiyonunda Brezilya ile aynı boyuta sahiptir.

Brasil en el mundo tiene la misma forma que Brasil en la proyección de Mercator.

Beyaz bir at üzerindeki bir şövalyenin onu götürmesi için bekliyor.

Ella todavía está esperando a que un caballero montado en un caballo blanco venga a llevársela.

İngiltere üzerindeki Norman zaferinin İngilizce dili üzerinde büyük bir etkisi vardı.

- La victoria de los normandos sobre Inglaterra tuvo un gran impacto sobre la lengua inglesa.
- La conquista normanda por sobre Inglaterra tuvo un gran impacto sobre el idioma inglés.

General Mack'in Ulm'deki güçleri üzerindeki tuzağı kapatan parlak bir eylem kazandığında doğrulandı

cerró la trampa a las fuerzas del general Mack en Ulm.

O hayvanlar üzerindeki zulüm hakkında bir kitap okuduktan sonra et yemeyi bıraktı.

Ella dejó de comer carne después de leer un libro sobre la crueldad contra los animales.

Iki yüz altmış beş kat daha yüksek olduğu için küresel ısınma üzerindeki etkileri

mucho mayores, ya que la energía de calentamiento del gas de la risa es doscientas sesenta y cinco

Mary geleceğe gitti ve iklim değişikliğinin dünya üzerindeki tüm yaşamı tahrip ettiğini gördü.

Mary viajó al futuro y descubrió que el cambio climático había destruido toda la vida sobre la Tierra.

Brezilya'daki Belo Monte barajı çevre ve yerli halk üzerindeki etkisinden dolayı tartışmalı bir projedir.

La represa Belo Monte en Brasil, es un proyecto controvertido, debido al impacto sobre el medio ambiente y la población nativa.

Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için cümle üzerindeki "あ→а" simgesine tıklayın.

Has añadido un comentario, no una traducción. Para añadir una traducción, pincha en el icono «あ→а» encima de la frase.

Sıcak kum üzerindeki beş saatten sonra ufukta bir çöl serabı gibi görünen bir şey görmeye başladı.

Después de cinco horas en la arena caliente, él comenzó a ver algo en el horizonte que parecía un espejismo del desierto.