Translation of "Ilgisini" in Russian

Politikaya olan ilgisini kaybetti.

Он потерял интерес к политике.

Siyaset onun ilgisini çekmedi.

Политика его не интересовала.

O, işine ilgisini kaybetti.

Она потеряла интерес к своей работе.

Sanırım Tom'un ilgisini çektik.

Я думаю, что мы привлекли внимание Тома.

Bu herkesin ilgisini çekti.

Это всех заинтриговало.

Tom ilgisini çektiğini söyledi.

Том сказал, что заинтригован.

İşine olan ilgisini yitirdi.

Он потерял интерес к работе.

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

Потом она полностью потеряла интерес к рыбе

Bob rock müziğe ilgisini kaybetti.

Боб потерял интерес к рок-музыке.

Başlıkların okuyucunun ilgisini çekmesi gerekiyor.

- Заголовки строятся с расчётом на то, чтобы привлечь читательский интерес.
- Предполагается, что заголовки должны привлекать читательский интерес.

O erkeklerin ilgisini çekmeyi seviyor.

Ей нравится, когда парни пялятся на неё.

Alfred bu projeye ilgisini kaybetti.

Альфред потерял интерес к этому проекту.

Tom Fransızca okumaya ilgisini kaybetti.

- Том потерял интерес к изучению французского.
- Том утратил интерес к изучению французского.

Tom televizyon izlemeye ilgisini kaybetti.

Тому надоело смотреть телевизор.

Takside patronculuk oynayabilecek insanların ilgisini çekti.

наконец-то, наконец-то, наконец-то могут побыть главным в такси.

Fas sahip olduğu çeşitlilikle turistlerin ilgisini çekiyor.

Марокко привлекает туристов своим разнообразием.

- Tom, ilgisini çabuk kaybetti.
- Tom'un ilgisi çabuk dağıldı.

Том быстро потерял интерес.

- Sadece onun dikkatini çekmeye çalıştım.
- Onun ilgisini çekmeye çalıştım.

- Я просто хотел привлечь твоё внимание.
- Я просто хотел привлечь ваше внимание.

Tavus kuşunun güzel kuyruğu dişilerin ilgisini çekmeye yardım eder.

Красивый хвост павлина помогает ему привлечь самок.

- Tom biyoloji ile çok ilgileniyor.
- Biyoloji Tom'un çok ilgisini çekiyor.

Том очень интересуется биологией.

Tom ve Mary'nin birlikte konuşmak için çok zamanı yok. Onların çocukları, her zaman onların ilgisini istiyorlar.

У Тома с Мэри не очень много времени на разговоры друг с другом. Их дети постоянно требуют внимания.