Translation of "Yavru" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Yavru" in a sentence and their portuguese translations:

Kayıp yavru.

A cria desaparecida.

Yavru kedi kestiriyor.

O gatinho está tirando uma soneca.

Yavru, güven içinde beslenebilir.

A cria pode alimentar-se em segurança.

Yavru kedi uyumak istiyor.

O gatinho quer dormir.

Yavru kedi yağmurda oynuyor.

O gatinho está brincando na chuva.

Bu yavru penguen çok sevimli.

Esse bebê pinguim é muito fofo!

Bir yavru köpek ister misin?

Você quer um cachorrinho?

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

Uma cria jovem é a presa ideal.

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

Finalmente, a cria ouve um chamamento familiar.

Altı yeni doğmuş yavru. Birkaç saatlikler.

Seis crias recém-nascidas, com apenas algumas horas de vida.

- Kedi yavruları meraklıdır.
- Yavru kediler meraklıdır.

Gatinhos são curiosos.

Yavru kediler sevimli ve arkadaş canlısıdır.

Gatinhos são fofos e amigáveis.

Annem bize bir yavru köpek alacak.

Mamãe vai nos comprar um cachorrinho.

Ah! İki yavru kuş, soğuktan ölmüş.

Oh! dois passarinhos que morreram por causa do frio!

Tom'un kedisinin dokuz yavru kedisi vardı.

A gata do Tom teve nove gatinhos.

Motor bir yavru kedi gibi mırıldıyor.

O motor ronrona como um gatinho.

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

A cria pequena é mais ágil sobre as rochas.

Tom Mary'ye bir yavru köpek satın aldı.

Tom comprou um cachorrinho para a Mary.

Her bir dişi 100'ün üzerinde yavru doğurabilir.

Cada fêmea pode ter mais de 100 crias.

Bu yavru en fazla iki haftalık. Ve aç.

Esta cria tem apenas duas semanas. E tem fome.

- Tom kedi yavrularını sever.
- Tom yavru kedileri sever.

Tom gosta de gatinhos.

Küçük bir kız yavru bir kediyle yanıma oturdu.

Uma menina com um gatinho sentou-se perto de mim.

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

Têm até meio milhão de filhos. Um punhado deles sobrevive.

- Tom yavru kedinin fotoğrafını çekti.
- Tom kedi yavrusunun bir resmini çekti.

Tom tirou uma foto do gatinho.

- Yuvadan düşen küçük bir kuşu kurtardık.
- Yuvadan aşağı düşmüş bir yavru kuşu kurtardık.

- Salvamos um filhote de pássaro que tinha caído do ninho.
- Salvamos um passarinho que havia caído do ninho.

Gündüzleri uzun yol gitmek bu yeni doğmuş yavru için çok zor. Hava serinken olabildiğince yol almalılar.

A cria recém-nascida não aguenta percorrer grandes distância de dia. Têm de avançar o máximo possível enquanto está fresco.