Translation of "Karısı'" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Karısı'" in a sentence and their portuguese translations:

Karısı deliydi.

A mulher dele era doida.

Onun karısı deli.

A mulher dele é doida.

Onun karısı Fransızdır.

- A mulher dele é francesa.
- A esposa dele é francesa.

Tom'un karısı Kanadalıdır.

A esposa do Tom é canadense.

Tom'un karısı çalışkandır.

A esposa de Tom é muito trabalhadora.

Tom'un karısı nerede?

- Onde a esposa de Tom está?
- Onde está a esposa de Tom?

Tom'un karısı hamile.

- A esposa do Tom está grávida.
- A mulher do Tom está grávida.
- A esposa de Tom está grávida.
- A mulher de Tom está grávida.

Tom'un karısı işsiz.

A esposa do Tom está desempregada.

Karısı ve kızı bile

até sua esposa e filha

Karısı bana çirkin görünmüyor.

Sua esposa não me parece feia.

Karısı onu evden kovdu.

Sua esposa expulsou-o de casa.

Oğlunun karısı senin gelinindir.

A mulher do seu filho é sua nora.

Karısı doğum yaparken öldü.

Sua esposa morreu no parto.

Karısı kazada hayatını kaybetti.

A esposa dele morreu no acidente.

Tom'un karısı bir avukat.

A esposa de Tom é advogada.

Tom'un bir karısı yok.

Tom não tem uma esposa.

Onun karısı asla öğrenmedi.

A esposa nunca descobriu.

Karısı bana İtalyanca öğretiyor.

Sua esposa me ensina italiano.

Mary Tom'un ikinci karısı.

Mary é a segunda esposa do Tom.

Tom'un karısı ikizlere hamile.

A esposa de Tom está grávida de gêmeos.

Karısı ölen adam o.

Aquele é o homem cuja mulher faleceu.

Tom'un ilk karısı Kanadaydı.

A primeira esposa de Tom era canadense.

Tom'un bir karısı var.

Tom tem esposa.

Ona karısı tarafından eşlik edildi.

Ele estava acompanhado de sua mulher.

Karısı ona piyanoda eşlik etti.

Sua mulher acompanhou-o no piano.

Tom'un hoş bir karısı var.

Tom tem uma bela esposa.

Tom'un karısı 2013 yılında öldü.

A esposa de Tom morreu em 2013.

Onun karısı bir Japon kadın.

A esposa dele é japonesa.

Tom'un güzel bir karısı var.

Tom tem uma bela esposa.

Tom'un karısı geçen hafta öldü.

A esposa de Tom faleceu na semana passada.

Adam ve karısı birbirlerine yardım etti.

O homem e a mulher dele se ajudavam.

Karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.

A esposa dele está esgotada depois de cuidar das crianças.

Doğal olarak, karısı her zaman haklıdır.

Naturalmente, a esposa está sempre certa.

Tom, karısı öldüğünde oğluyla birlikte tatildeydi.

Tom estava de férias com seu filho quando sua esposa morreu.

Onun güzel genç bir karısı var.

Ele tem uma bela e jovem esposa.

Tom'un karısı bana evde olmadığını söyledi?

A esposa do Tom me disse que ele não estava em casa.

Tom'un karısı ona karşı tanıklık etti.

- A esposa de Tom testemunhou contra ele.
- A mulher de Tom testemunhou contra ele.

Karısı öldüğünden beri Tom yalnız yaşadı.

Tom está morando sozinho desde quando sua esposa morreu.

Tom'un alkolik olan bir karısı var.

Tom tem uma esposa que é alcoólatra.

- Mary Tom'un karısıdır.
- Mary Tom'un karısı.

- Mary é a esposa de Tom.
- A Maria é a mulher do Tom.
- Maria é a esposa de Tom.

Karısı öldüğünden beri Tom çok yalnız.

Tom anda muito solitário desde que a esposa morreu.

Bay Poppins yalnız, karısı tatile gitti.

O senhor Poppins está sozinho, sua esposa está de férias.

Alexander'ın Bactrian karısı Roxana artık hamile kaldı ...

A esposa bactriana de Alexandre Roxana estava grávida ...

O masumsa o zaman onu karısı suçludur.

Se ele for inocente, então a esposa dele é culpada.

Onun bir karısı ve üç çocuğu var.

Ele tem uma esposa e três filhos.

Tom ve karısı bir kız evlat edindiler.

Tom e sua esposa adotaram uma menina.

Tom karısı hoşlandığı için o arabayı aldı.

Tom comprou aquele carro porque a esposa dele gostou.

Tom'un bir karısı ve üç çocuğu var.

Tom tem uma esposa e três filhos.

- Tom'un karısı bir öğretmendir.
- Tom'un eşi öğretmendir.

A esposa de Tom é professora.

Harold, karısı onu terk ettikten sonra kafayı yedi.

Depois que sua mulher o deixou, Harold ficou louco.

Akşam yemeği partisinde ona karısı tarafından eşlik edildi.

Ele estava acompanhado de sua mulher no jantar.

O kızgın olduğunda karısı onu nasıl yöneteceğini bilir.

A esposa dele sabe como lidar com ele quando ele está zangado.

Tom'u karısı üç ay önce onu terk etti.

A esposa de Tom o deixou há três meses.

Tom'un sevdiği bir karısı var. Onun adı Mary.

Tom tem uma esposa bem-amada. Ela se chama Mary.

Onun karısı bir bebek doğurdu, o sağlıklı doğdu.

Sua esposa deu à luz um bebê, que nasceu saudável.

O bütün gece horladı ve onun karısı uyuyamadı.

Ele roncou a noite toda e a esposa dele não pôde dormir.

Tom ve karısı her ikisi de Boston'da büyüdü.

Tom e a esposa cresceram em Boston.

- Mary kardeşimin karısı.
- Mary yengemdir.
- Mary yengem olur.

Mary é minha cunhada.

Adem de, karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı.

O homem e sua mulher viviam nus, e não sentiam vergonha.

Erkek kardeşim Tom'un karısı Mary'nin babası, John, Boston'dan ziyarete geliyor.

João, pai da esposa de meu irmão Tom, Maria, veio nos visitar de Boston.

- Tom'un üç eski karısı var.
- Tom'un üç eski eşi var.

Tom tem três ex-mulheres.

Parası olmayan babayı karısı ve kayın validesi sevmiyor itip kakıyor yine

o pai que não tem dinheiro não gosta de sua esposa e faia validesi

Tom ve karısı, çok yaşlanmadan önce bir çocuk sahibi olmak istedi.

Tom e sua esposa queriam ter um filho antes que fossem velhos demais.

Bir zamanlar yaşlı bir adam ve karısı küçük bir köyde birlikte yaşarmış.

Era uma vez um velho e sua esposa, vivendo juntos numa pequena aldeia.