Translation of "Içerisinde" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "Içerisinde" in a sentence and their portuguese translations:

O yoklar içerisinde

ele não está nele

Soğurken, içerisinde bulunan

enquanto esfria,

Bir saat içerisinde gideceğiz.

- Partiremos em uma hora.
- Nós partiremos em uma hora.

Konveksiyonel hareketler yapıyor magma içerisinde

fazendo movimentos convectivos em magma

Yine kendi içerisinde kırılmalar oluşturdu

novamente criou quebras em si

O yoklar içerisinde Apple'ı kurdu

Ele fundou a Apple na ausência

Büyük bir dehşet içerisinde inceliyor

examina com grande horror

48 saat içerisinde hastaneye çevirip

Volte ao hospital em 48 horas

O zaman içerisinde gerçekleri öğrenecek.

Ele aprenderá os fatos com o passar do tempo.

On dakika içerisinde orada olacak.

- Estará aí em dez minutos.
- Ele estará aí em dez minutos.
- Ele vai estar aí em dez minutos.

Bir dakika içerisinde orada olacağım.

- Estarei aí em um minuto.
- Já, já estarei aí.
- Logo estarei aí.
- Já estou chegando.

On dakika içerisinde işim bitecek.

Eu estarei livre em dez minutos.

Mektupların iki gün içerisinde geliyor.

Suas cartas chegam em dois dias.

Içerisinde mozaikler mevcuttur ve birçok işlemeler

existem mosaicos dentro e muitos bordados

Yani yine kedi içerisinde çeşitlilik gösteriyor

então, novamente, varia dentro do gato

30 gün içerisinde paranı iade alıyorsun

Você recebe seu dinheiro de volta em 30 dias

Uzay mekiğinin içerisinde bir insanla beraber

Com uma pessoa no ônibus espacial

Içerisinde bulunduğu gezegenlerin çekim kuvvetinden kaynaklı

causada pela força gravitacional dos planetas em que está.

Mavi elbise içerisinde çok iyi görünüyorsun

O azul cai bem em você.

Bu birkaç aylık zaman içerisinde unutulacak.

Em alguns meses, isso será esquecido.

O, on dakika içerisinde geri gelecek.

Ele estará de volta em dez minutos.

İki saat içerisinde yazlık evimize gidiyoruz.

Daqui a duas horas vamos embora para a nossa casa de férias.

Birkaç yıl içerisinde biz o bilgisayarı yapabiliriz

podemos construir esse computador em alguns anos

O yoklar içerisinde şirket kuruldu ya hani

Nessas ausências, a empresa foi fundada.

Eğer bu süreç içerisinde hastalık belirtisi olursa

Se houver um sinal de doença neste processo

Birkaç ay içerisinde İngilizceyi akıcı olarak konuşabileceksin.

Você será capaz de falar inglês fluente em mais alguns meses.

Seni yirmi dakika içerisinde geri arayabilir miyim?

Posso te ligar de novo em vinte minutos?

Tom bir kano içerisinde nehrin aşağısına gitti.

Tom desceu o rio numa canoa.

Oort bulutunun içerisinde kuyruklu yıldızlar hareketli halde geziyor

Cometas vagam em movimento na nuvem de Oort

Kıtanın içerisinde parçalanan kısımlara ise biz levha diyoruz

chamamos as partes que estão quebradas no continente

İki ya da üç dakika içerisinde onu bitireceğim.

Vou terminar em dois ou três minutos.

Bu, otuz yıl içerisinde yaşadığımız en soğuk kıştır.

Este é o inverno mais frio que tivemos em trinta anos.

Ama yinede evin içerisinde kadın biraz daha hakim konuya

Mas ainda assim, a mulher na casa é um pouco mais dominante.

Türkiye de bulunan siteler bu kelimeleri de içerisinde bulundurdu.

A Turquia também foi encontrada em sites que contêm essas palavras.

İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.

Planejo terminar em dois ou três minutos.

Telefon aramasından sonra üç dakika içerisinde polisler Tom'un kapısındaydılar.

A polícia estava na porta da casa de Tom menos de três minutos depois do telefonema.

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

Durante o dia, as algas que vivem no interior dos corais transformam a energia do Sol em alimento.

Her biri birkaç saat içerisinde 20 kilo bal kabağı yiyebilir.

Um alce pode comer 20 quilos de abóboras em poucas horas.

Sadece üç ay içerisinde... ...kendileri de çocuk yapacak hâle gelecek.

Dentro de apenas três meses, as crias já poderão dar à luz.

Daha sonrasında ise rastgele hareketler ederek güneş sisteminin içerisinde ilerliyor

então ele se move aleatoriamente e se move dentro do sistema solar

O an zaman benden artık uzaklaştı ben zaman içerisinde ilerledim

Naquela época, ele estava longe de mim agora eu progredia com o tempo

- Bir hafta içerisinde teslim edebiliriz.
- Bir hafta içinde teslim edebiliriz.

Nós podemos efetuar a entrega dentro de uma semana.

Tom sahip olduğu her şeyi küçük bir valiz içerisinde taşıdı.

Tom carregava numa pequena mala tudo o que possuía.

Tom'un küçük bir kutu içerisinde Mary'ye bir şey verdiğini gördüm.

Eu vi o Tom dar algo para a Mary em uma caixinha.

Belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

emerge regularmente em uma determinada ordem de algoraitma.

Bunun bizim yirmi yıl içerisinde yaşadığımız en soğuk kış olduğunu duydum.

Ouvi dizer que este é o inverno mais frio que tivemos em vinte anos.

Hani az önce de bahsetmiştik levhalar vardı ya hani kıtaların içerisinde ayrılan kısımlar

havia placas que acabamos de mencionar.

İşte herkesin zamanı birbirinden farklıdır. Dolayısıyla kendi zamanı içerisinde bir çok şimdisi vardır.

O tempo de todos é diferente um do outro. Portanto, existem muitos agora em seu tempo.

- Akşam yemeği yakında hazır olacak.
- Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.

- O jantar logo ficará pronto.
- O jantar estará pronto em breve.

O kadar az zaman içerisinde bu kadar çok para kazanmak çok kolay değildi.

Ganhar muito dinheiro em pouco tempo não foi algo fácil.

Ve birçok işçinin ölümüne neden olan bir patlamanın ardından içerisinde çalışılamayacak bir hâle gelmiş.

após de uma explosão que fez ruir o túnel, matando muitos dos trabalhadores.

İçerisinde ahşap ve masa geçen yazıları bizim karşımıza en çok tıklanma oranına göre listeliyordu.

Ele listou os artigos com madeira e mesas de acordo com a taxa mais clicada.

Yalnızca 1 hafta gibi kısa bir süre içerisinde San Fermin Festivali'ndeki boğa güreşlerinde 36 boğayı katlettiler.

Em uma única semana, mataram 36 touros nas corridas de San Fermín.

- Bu konuşma dili yakında yeryüzünden silinme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir dildir.
- Dünyada yakın bir zaman içerisinde bu dili konuşan hiç kimse kalmayabilir.

- Essa é uma língua ameaçada de extinção.
- Essa é uma língua em risco de extinção.