Translation of "öne" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "öne" in a sentence and their portuguese translations:

Öne gel!

Venha adiante.

Öne doğru eğildi.

Ela dobrou-se para frente.

Zorla öne geçmeye çalışıyor.

Tenta abrir caminho até à frente.

Bir adım öne çık.

Um passo à frente.

Tom biraz öne eğildi.

Tom se inclinou um pouco para a frente.

Sorunumuza bir cevap öne sürdü.

Ele descobriu uma resposta para o nosso problema.

O, öne doğru bir adım attı.

- Ele deu um passo para a frente.
- Ele deu um passo à frente.

İslamiyetin öne gelen imamlarının söylemlerinden yola çıkılarak

Baseado nos discursos dos imãs proeminentes do Islã

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur.

Quer dizer que está pronta a usar os músculos para atacar.

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

Inclinava o corpo ligeiramente para a frente e seguia o rasto do cheiro.

Tom öne doğru eğildi ve Mary'nin kulağına fısıldadı.

Tom se inclinou para a frente e sussurrou no ouvido de Mary.

Altı erkek, iş için gönüllü olarak öne çıktı.

Seis homens se apresentaram como voluntários para o trabalho.

Tom öne doğru eğildi ve bozuk parayı aldı.

Tom se inclinou e pegou a moeda.

Tom Mary'ye yol vermek için öne geçmeye karar verdi.

Tom decidiu ir em frente e deixar Mary fazer o que queria.

Bütün ünlü beyzbol oyuncularından o bir deha olarak öne çıkıyor.

De todos os jogadores de beisebol famosos, ele sobressai como um gênio.

Bu onu diğer yoldaşlardan ayırıyordu. O yüzden bir sözcü olarak öne çıktı.

Isso separou-o dos outros camaradas. E começou a torná-lo um orador público,

Tom Mary'yi öpmek için öne doğru adım attı ama geri adım attı.

O Tom aproximou-se para beijar a Mary, mas ela se recuou.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Quer dizer que está pronta a usar os músculos para atacar. E por mais rápido que ache que seja, uma cascavel é mais.