Translation of "Yaşında" in Polish

0.007 sec.

Examples of using "Yaşında" in a sentence and their polish translations:

O yaşında görünmüyor.

On nie wygląda na swój wiek.

Deden kaç yaşında?

Ile twój dziadek ma lat?

O sekiz yaşında.

On ma osiem lat.

Arabası iki yaşında.

Jego samochód ma dwa lata.

Amcan kaç yaşında?

Ile lat ma Twój wujek?

Oğlunuz kaç yaşında?

Ile lat ma twój syn?

O beş yaşında.

Ona ma pięć lat.

O kaç yaşında?

Ile on ma lat?

Oğlum on yaşında.

Mój syn ma dziesięć lat.

O yüz yaşında.

On ma 100 lat.

Tom otuz yaşında.

Tom ma trzydzieści lat.

Büyükbabanız kaç yaşında?

Ile lat ma wasz dziadek?

On yaşında mısın?

Masz dziesięć lat?

Baban kaç yaşında?

Ile lat ma twój ojciec?

Bronisław 18 yaşında.

Bronisław ma 18 lat.

Yaşında görünüyor musun?

Czy wyglądasz na swój wiek?

Onun oğlu sekiz yaşında.

Jego syn ma osiem lat.

O, yetmiş yaşında öldü.

Zmarła w wieku siedemdziesięciu lat.

On yedi yaşında evlendi.

Wyszła za mąż w wieku siedemnastu lat.

O şimdi kaç yaşında?

Ile ma teraz lat?

Tom 26 yaşında evlendi.

Tom ożenił się w wieku 26 lat.

Tom'un kızı üç yaşında.

Córka Toma ma trzy lata.

O yaklaşık senin yaşında.

On jest w twoim wieku.

Tom şimdi kaç yaşında?

Ile lat ma teraz Tom?

O, 54 yaşında öldü.

Umarł w wieku 54 lat.

Büyük oğlun kaç yaşında?

Ile lat ma twój najstarszy syn?

Tom 97 yaşında öldü.

Tom zmarł w wieku dziewięćdziesięciu siedmiu lat.

Tom otuz yaşında öldü.

Tom zmarł w wieku trzydziestu lat.

Bu jaguar neredeyse iki yaşında.

Ten jaguar ma już prawie dwa lata.

Bu ambulansla getirilen 23 yaşında

To 23-letnia kobieta,

Ben, 22 yaşında bir adamım.

Jestem 22 letnim mężczyzną.

O altmış yaşında emekli oldu.

Poszedł na emeryturę w wieku 60 lat.

Benim kız kardeşim üç yaşında.

Moja siostra ma trzy lata.

Gelecek yıl kaç yaşında olacaksın.

Ile będziesz miał lat za rok?

Tom'un yaşında bir oğlum var.

Mam syna w wieku Tom'a.

Altmış beş yaşında aniden öldü.

Zmarł nagle w wieku sześćdziesięciu pięciu lat.

Tom şimdi neredeyse otuz yaşında.

- Tom jest teraz pod trzydziestkę.
- Tom ma teraz prawie trzydzieści lat.

Tom 65 yaşında emekli oldu.

Tom przeszedł na emeryturę w wieku 65 lat.

Tom şu anda üç yaşında.

Tom ma teraz trzy lata.

Kaç yaşında olduğumu ona söyleme.

Nie mów mu, ile mam lat.

Gelecek ay on altı yaşında olacağım.

W przyszłym miesiącu będę miał szesnaście lat.

O yirmi yaşında, bir öğretmen oldu.

W wieku 20 lat została nauczycielką.

Ben otuz yaşında bekar bir kadınım.

- Jestem trzydziestoletnią niezamężną kobietą.
- Jestem niezamężną trzydziestolatką.

Önümüzdeki yıl on altı yaşında olacağım.

W następnym roku będę miał szesnaście lat.

En büyük erkek evladın kaç yaşında?

Ile lat ma twój najstarszy syn?

Altı yaşında bir çocukmuş gibi ağladı.

Płakał, jakby był sześciolatkiem.

O yirmi yaşında ilk çocuğunu doğurdu.

Urodziła swoje pierwsze dziecko w wieku dwudziestu lat.

Benim babam sadece on beş yaşında.

Mój ojciec ma zaledwie piętnaście lat.

1990'ların ortasında sekiz yaşında bir çocuktum.

Miałem 8 lat w połowie lat 90.

Ve 21 yaşında, İiyiliksevenlerle tekrar iletişime geçtim.

W wieku 21 lat ponownie skontaktowałam się z Samarytanami.

Ve o bazıları 6 yaşında olan çocuklara,

Mówili tym dzieciom, czasami sześcioletnim,

Ne yazık ki şair genç yaşında öldü.

Niestety ten poeta umarł w młodym wieku.

- Muiriel şimdi 20 yaşında.
- Muiriel şimdi 20.

Muiriel ma teraz 20 lat.

Tom'un yaklaşık senin yaşında bir kızı var.

Tom ma córkę mniej więcej w twoim wieku.

- O, on yedi yaşındadır.
- O on yedi yaşında.

Ma siedemnaście lat.

Kız kardeşim yirmi bir yaşında bir üniversite öğrencisidir.

Moja siostra ma dwadzieścia jeden lat, jest studentką na uniwersytecie.

Senin yaşında tekrar evlenmeyi ciddi olarak düşünüyor musun?

Naprawdę myślisz o ponownym ślubie, w twoim wieku?

Tom on iki yaşında iken trombon derslerine başladı.

Tom zaczął grę na puzonie gdy miał dwanaście lat.

Tom'un on üç yaşında bir kız kardeşi var.

Tom ma trzynastoletnią siostrę.

O artık genç değil. O en azından otuz yaşında.

Ona nie jest już podlotkiem. Ma co najmniej 30 lat.

Tom'un yaklaşık olarak senin yaşında bir kız kardeşi var.

Tom ma siostrę mniej więcej w Twoim wieku.

Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

W wieku sześciu lat nauczył się jak używać maszyny do pisania i powiedział nauczycielowi, że nie musi uczyć się pisać ręcznie.

Blues şarkıcısı ve gitarist Robert Johnson 27 yaşındayken ölmeseydi, 8 Mayıs 2011'de yüz yaşında olacaktı.

Gdyby nie zmarł w wieku 27 lat, gitarzysta i wokalista bluesowy Robert Johnson skończyłby 8 maja 2011 roku 100 lat.