Translation of "Takip" in Polish

0.019 sec.

Examples of using "Takip" in a sentence and their polish translations:

Takip ediliyoruz.

Jesteśmy śledzeni.

Seni takip etmiyorum.

- Nie nadążam za tobą.
- Nie całkiem cię rozumiem.

Onu takip ettim.

Poszedłem za nim.

Beni takip ediyorlar.

Obserwują mnie.

Kuralları takip etmelisin.

Musisz stosować się do reguł.

Atalarının izlerini takip ediyorlar.

Podąża śladami swoich przodków.

Onun mantığını takip edemem.

Nie nadążam za jego logiką.

Polis beni takip ediyor.

Policja mnie śledzi.

Beni takip ediyor muydun?

- Śledziłeś mnie?
- Śledziłaś mnie?

Neden beni takip ediyordun?

Czemu mnie goniłeś?

Her hareketlerini takip ediyorum.

Śledzę każdy ich ruch.

Takip cihazı burada olduğunu söylüyor.

Lokalizator mówi, że jest tutaj.

Kaygı ve endişeyle takip ediyor.

drżąc ze strachu.

Annelerinin sesini takip etmeleri zorlaşıyor.

Trudniej jest podążać za wezwaniami matki.

Dişi lider burnunu takip ediyor.

Matrona kieruje się swoim nosem.

O benim tavsiyemi takip edecek.

On postąpi za moją radą.

- Tom'u izle.
- Tom'u takip et.

Śledź Toma.

Tom Mary'yi takip etmemi istedi.

Tom poprosił mnie, żebym śledził Mary.

Lütfen beni takip eder misiniz?

Pójdziesz, proszę, za mną?

- Tom'u izledik.
- Tom'u takip ettik.

Poszliśmy za Tom'em.

O bir koyote tarafından takip ediliyor.

Goni ją kojot.

Bir sivrisinek sürüsü onu takip etti.

Chmara komarów podążała za nim.

Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.

Pewnego dnia mnie śledziła. Bycie śledzonym przez ośmiornicę jest niesamowite.

şüpheli teröristleri takip edebilecek teknolojiler geliştirmeye çalıştılar.

śledzące na całym świecie osoby podejrzane o terroryzm.

Ama en azından takip edebileceğimiz izler var.

Ale przynajmniej jest trochę tropów.

Bu tünelden çıkmak için ışığı takip edeceğiz.

Pójdziemy do światła przez ten tunel, wycofując się.

Mağaranın derinliklerindeki  kurt izlerini mi takip edelim?

Więc mam podążać śladami wilka głębiej do jaskini?

Beni takip et ve sana yolu göstereceğim.

Idź za mną, pokażę ci drogę.

Onun köpeği onu her yerde takip eder.

Jego pies chodzi za nim wszędzie.

- Onu izle.
- Onu takip et.
- Onu izleyin.

- Śledź go.
- Idź za nim.

Onun derslerini takip ederek resim yapmayı öğrendim.

Dzięki jego lekcjom nauczyłem się rysować.

Bakalım, bu takip cihazına göre Dana kesinlikle yakınlarda.

Zobaczmy, według lokalizatora Dana musi być w pobliżu.

Aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.

ale także daje ci kierunek.

Aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.

ale także daje ci kierunek.

Yalnız bir erkek bile sürünün çağrısını takip eder.

Nawet samotny samiec podąża za nawoływaniami stada.

Birbirlerini takip edebilmek için doğuştan gece ışıkları var.

To wbudowane nocne lampki, dzięki którym się widzą.

Demek izleri takip edip suyumuzu tazelememiz gerektiğini düşünüyorsunuz?

Więc powinniśmy podążać śladami zwierząt i uzupełnić brak wody?

Takip eden yıllarda Venedik, Bizans İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını kazandı.

W kolejnych dekadach Wenecja zabezpieczyła swoją niezależność od Cesarstwa Bizantyńskiego,

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

Ciało miał pochylone do przodu i podążał tropem zapachowym.

Yapman gereken tek şey onun tavsiyesini takip etmek.

Po prostu zrób, co radzi.

- Biz onun dersini izlemeliyiz.
- Onun örneğini takip etmeliyiz.

Powinniśmy iść za jego przykładem.

Ve eğer medeniyeti arıyorsanız bir nehir bulduğunuzda, takip edin.

A jeśli szukasz cywilizacji i znajdziesz rzekę, trzymaj się jej.

"Acaba su altında iz takip edilebilir mi?" diye düşündüm.

Pomyślałem: „Ciekawe… czy dałoby się namierzyć coś pod wodą?”.

Çünkü her gün gidip onu takip etmeye çalışmanın yoruculuğu,

Bo intensywność codziennego chodzenia i tropienia jej…

O, diğerlerini ve onların örneğini takip ederek golf öğrendi.

Nauczył się grać w golfa obserwując innych i podążając za ich przykładem.

Bugün, COVID-19 hastalarının takip edilmesine yardımcı olmayı teklif ediyor.

oferuje pomoc w namierzeniu osób zainfekowanych COVID-19.

Evet, bakın. Takip cihazı, Dana'nın... ...hâlâ o tarafta olduğunu gösteriyor.

Lokalizator mówi, że Dana jest na dole w tym kierunku.

Dünya bir altın kuralı takip eder: Parayı veren düdüğü çalar.

Świat oparty jest na złotej zasadzie: kto ma złoto, ten ustala zasady.

Tom babasının ayak izlerini takip etti ve bir avukat oldu.

Tom poszedł w ślady ojca i został prawnikiem.

Kesilir ve yollarını vadileri oyarak açarlar. Bu takip etmek için iyidir,

Będzie się wić i formować drogę przez doliny. Dobrze za nią podążać,

Finans merkezini takip etmenin iyi para kazandıran bir iş olduğunu biliyordum

Praca w finansach byłaby dobrze płatna.

Her köşede insan var. Ama çok azı, onları gölgeleri gibi takip eden tehlikenin farkında.

Ludzie są wszędzie. Ale niewielu zdaje sobie sprawę z niebezpieczeństw kryjących się w cieniu.

Nehirleri takip etmenin en büyük sorunu budur. Her zaman en az direncin olduğu yoldan giderler.

Problem z pójściem wzdłuż rzeki jest taki, że woda wybiera ścieżkę najmniejszego oporu.