Translation of "Muhteşem" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Muhteşem" in a sentence and their polish translations:

Muhteşem.

Cudnie.

Muhteşem!

Fantastyczny!

Oldukça muhteşem, oldukça muhteşem.

To jest naprawdę niezwykłe.

Mary muhteşem.

Mary jest śliczna.

Muhteşem bir manzara!

Niesamowity widok!

Planın muhteşem görünüyor.

Twój plan brzmi wspaniale.

Muhteşem bazı ortaklar bulduk

między innymi rząd Indii,

Görme yeteneğim muhteşem olmasına rağmen.

chociaż mam doskonały wzrok.

Son derece muhteşem bir hayvan.

To niesamowite zwierzę.

-Senin gibiler de... -Muhteşem Uruguay!

- A takie gbury... - Świetnie.

Dolayısıyla da artık bu muhteşem özdeşlikleri

Dzięki temu możemy wyprowadzić niesamowite tożsamości

Hayatı sevmenin en muhteşem yolu bu.

w moim niemal 80-letnim życiu.

Kayalığın üzerine çıktık. Muhteşem bir manzara.

Dotarliśmy na szczyt klifu. Niesamowity widok!

Mary'nin aklına muhteşem bir fikir geldi.

Mary wpadła na genialny pomysł.

Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.

Chcę ci pokazać spektakularny widok.

Şu anda muhteşem İsviçre Alpleri'nin üzerinde uçuyorum!

Przelatuję nad malowniczymi Alpami Szwajcarskimi!

Tamam, kalanını cebimde tutacağım. Muhteşem bir keşif!

Okej, reszta do kieszeni. Fantastyczna zdobycz!

Bu kravatın o gömlekle muhteşem uyacağını düşünüyorum.

Myślę, że ten krawat będzie świetnie pasował do tej koszuli.

Oldukça muhteşem ama burada önemli bir görevimiz var.

Piękne widoki, ale mamy tu ważną misję.

Muhteşem bir pizza Napoliten yapmak da mümkün olmuyor.

bo jak ją zrobić bez pomidorów z Nowego Świata?

- Muhteşem bir fikrim var.
- Müthiş bir fikrim var.

Mam znakomity pomysł.

Ben Spagettinin dünyadaki en muhteşem yiyeceklerden biri olduğunu düşünüyorum.

Uważam spaghetti za jedno z najlepszych dań na świecie.

Fakat belki de daha muhteşem olan başka bir sebep vardır.

Jest też inny powód, może nawet bardziej zadziwiający.

Bunun sonunda muhteşem bir etkileşim ve derin bir güven oluşabilirdi

to mogło skończyć się niesamowitą interakcją i zaufaniem,

- Tom'un muhteşem bir fikri vardı.
- Tom'un müthiş bir fikri vardı.

Tom miał znakomity pomysł.