Translation of "Değerli" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Değerli" in a sentence and their polish translations:

Değerli kardeşlerim!

Drodzy bracia i siostry!

Insan olarak değerli olmadığımızı

nie jesteśmy gwiezdnym pyłem, nie jesteśmy złoci

Arkadaşlığın benim için değerli.

Twoja przyjaźń jest dla mnie bardzo ważna.

Değerli olan şeyi yapmak.

chodzi właśnie o to, żeby robić to, co wartościowe.

O, değerli bir yüzük takıyor.

Ona nosi wartościowy pierścionek.

O, takımımızdaki en değerli oyuncudur.

Jest najwartościowszym graczem w naszej drużynie.

Değerli olan şeyi yapmaya odaklanmak

Skupianie się na tym, co jest wartościowe,

Maalesef kaza, bu değerli ilaçları mahvetmiş.

Niestety, ta katastrofa zniszczyła ten cenny lek.

Değerli eşyalarımı bana geri verebilir misin?

Czy mógłbyś mi zwrócić moje kosztowności?

Hiçbir şey sağlıktan daha değerli değildir.

Nie ma nic cenniejszego niż zdrowie.

Kadırgalar ayrıca baharat, ipek veya değerli taşlar gibi yüksek değerli kargoları taşımada da kullanılırdı.

Transportowano nimi także szczególnie cenne towary, takie jak przyprawy, jedwab i kruszce szlachetne.

Bana değerli zamanınızdan birkaç dakika ayırabilir misiniz?

Czy mógłbyś poświęcić mi kilka minut twego cennego czasu?

Işte seçeceğim şey: ''Değerli olan şeyi yap.''

"Rób to, co jest wartościowe".

Öyleyse kariyerinizde değerli olan şeyi nasıl yapabilirsiniz?

Jak zająć się czymś wartościowym,

Bence değerli olan şeye odaklanmamız gerektiği fikri,

Pomysł, żeby skupić się na robieniu czegoś wartościowego

Elbette bu çok değerli bir kariyer olurdu

Z pewność była to wartościowa praca.

Her an çok değerli çünkü hayatı çok kısa.

Każda chwila jest cenna, bo jest takie krótkie.

Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.

Dzięki niej zrozumiałem, jak cenne są dzikie miejsca.

Ve son olarak, değerli olan şeyi yapmak için,

Nie myśl, że żeby robić to, co wartościowe,

Köylü Lakchmamma değerli keçisi aniden koşmaya başladığında Karnataka'daki bir tarlada çalışıyordu.

Lakchmamma ze stanu Karnataka pracowała w polu, gdy nagle jej koza uciekła.

Bence değerli olan şeyi yapmanın birçok başka kişisel faydası da var.

Niesie to również osobiste korzyści.

Şimdi, açıkçası değerli olan şeyi yapmak bu dünya için daha iyi olacak,

Oczywiście robienie tego, co wartościowe, jest lepsze dla świata.