Translation of "Rağmen" in Korean

0.006 sec.

Examples of using "Rağmen" in a sentence and their korean translations:

Yüzmeyi bilmeme rağmen

수영하는 법을 이미 알고 있었지만

Bu gerçeğe rağmen;

사실인데도 그렇습니다.

Hastalık oldukça ilerlemesine rağmen

병이 심각하게 진행되고

Ama buna rağmen, terörizm ve sahteciliğin ilişkisini gösteren bu kanıtlara rağmen,

하지만 이러한 사실, 즉 테러와 모조품이 연관되어 있다는 증거가 있음에도 불구하고,

Küçük bir adım olmasına rağmen

비록 아주 작은 한 걸음이었지만

Batı egemenliğinin sona ermesine rağmen,

서양의 지배는 이미 끝이 났지만,

Fakat yaşamdaki muazzam çeşitliliğe rağmen...

‎하지만 대단히 다양한 생명의 ‎터전임에도 불구하고

Soğuğa rağmen yiyecek stokları donmamış.

‎추위에도 불구하고 ‎꿀벌들의 식량은 얼지 않았습니다

Karanlığa rağmen... ...uyumayı göze alamazlar.

‎어둠이 내렸지만 ‎녀석들에게 잠은 사치입니다

Hiç sosyal medya hesabım olmamasına rağmen,

제가 비록 소셜미디어 계정이 없다고 하더라도

Babaylan bir kadın rolü olmasına rağmen,

바바일란은 여성의 직위였지만

Atın eğeri üzerine çıkmaya korkmama rağmen

안장에 앉는 것이 두려웠지만,

Hem de yaşadığı onca şeye rağmen.

유니크가 겪었던 모든 일을 생각하면 더욱 그랬습니다.

Sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız?

뇌가 조금은 더 발달된 상태일텐데 말이죠.

Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.

‎녀석은 외모와 달리 ‎실은 인간의 먼 친척입니다

%80'nin yetim olmaması gerçeğine rağmen.

80%는 고아가 아님에도 말이죠.

Bu konferansın tüm hüsranı ve garipliğine rağmen

그 회담장에 대한 위화감과 애석함에도 불구하고

Ama ben iyi bir vatandaş olmama rağmen

나라의 인구가 증가하면서,

Annelik içgüdüleriyle yola devam ediyor. Tehlikeye rağmen.

‎암컷은 모성 본능에 이끌려 ‎나아갑니다 ‎위험도 불사합니다

Tamamen anlamadığım bir şey üzerine çalışmama rağmen

제가 완벽하게 알지 못하는 일을 하고 있음에도 불구하고

Kıyafetler kaliteli olmasına rağmen üzerimize tam gelmemişti.

장비도 훌륭했지만 우리 체격에는 맞지 않았습니다.

Bu çubuklar bir açıklıkla birbirinden ayrılmış olmasına rağmen

이제 이 막대기들이 벌어져서 분리되긴 했지만

Ve bütün olanaksızlıklara rağmen masalı anlatmak için yaşamış,

고난을 거쳐 살아 돌아온 후

Ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,

물론 질병 발병 증가율은 비교적 낮은 수준이었지만

Bence tüm çabalara, koruma çabalarına rağmen yüksek olasılıkla

수마트라 코뿔소를 잃게 될 확률이 아주 높거든요

Buna rağmen hayata zor bir başlangıç yapmış çocuklara

그들은 어렸을 때 힘든 환경에서 자란 아이들이

Cazibeye rağmen pes etmemek için bedel ödemeye razısınızdır.

여러분은 유혹을 견디기 위해 기꺼이 비용을 지불할 것입니다.

Buna rağmen, sadece bir nesil içinde Güney Koreliler

그런데도 한 세대만에 한국은

Devirerek. Bu arada, siyasi istikrarsızlığa rağmen, Güney Kore'nin

이러한 정치적인 불안속에서도 한국의 경제 모델은

Ama Maduro'nun yandaşlarıyla dolu meclisi buna rağmen toplandı

그러나 마두로의 충성파들로 가득 찬 의회는 어쨌든 소집되어

Belki de kelimeleri her şeye rağmen öfke dolu değildi.

어쩌면 그는 화가 나서 말한 것이 아니었을 수도 있고

Daha yoğun olan kara ulaşmak için biraz kazmama rağmen,

좀 더 다져진 눈을 찾으려고 눈을 좀 더 깊이 파 봐도

Bunlar dünyanın en zengin, en güçlü insanları olmalarına rağmen

세상에서 가장 부유하고 힘을 가진 이들이

Yılda yüzde 15'den fazla başarısızlık oranına rağmen güveniyor?

콘돔의 실패율은 15%에 달하는 데도 말이죠.

ABD şirketlerinin yüzde 38'i kadınlar tarafından kurulmuş olmasına rağmen

여성이 28%의 미국 기업을 찾은 반면,

Ancak bir kişi benim bu acıya rağmen zafer hikâyeme inanmadı.

하지만 오직 한 사람 제가 거짓으로 괜찮은 척 하고 있다는 걸 알아차린 사람이 있었어요.

Yukarıya modelinin Güney Kore'de başarılı olduğunu söylemeliyiz. Ancak tüm bunlara rağmen

우리는 이런 상하관계 모델이 대한민국에서 성공적이라는 것을 주목할 필요가 있어.

Agresif olmasına rağmen, uzmanlara göre bu sürüngen katil insanları av olarak görmez.

전문가들은 왕지네가 공격적일 수는 있지만 인간을 먹이로 보지는 않는다고 합니다

Yıkıcı güçlerine rağmen bu asabi küçük yırtıcının önemli bir görevi de var.

이런 파괴력에도 이 꺼끌꺼끌한 포식자도 중요한 임무를 맡고 있습니다

Sporadik terör eylemlerine rağmen, Rusya şimdi Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisine sahipti.

산발적으로 테러가 벌어졌지만, 러시아는 유럽에서 가장 빠르게 경제가 성장했다.