Translation of "Ileri" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Ileri" in a sentence and their japanese translations:

Hadi ileri gidelim.

前に進もう

İki adım ileri.

2歩前に出なさい。

Tam yol ileri!

全速前進。

İleri geri büyüdü.

彼はあちこち歩いた。

Daha ileri yürüyemem.

- 私はもう一歩も歩けない。
- もう一歩も歩けないよ。
- もうこれ以上歩けないよ。
- これより遠くへは歩けない。

Daha ileri gidemem.

私はもうこれ以上先へは行けない。

Çok ileri gidiyorsun.

- 言い過ぎですよ。
- やり過ぎだぞ。
- やりすぎだよ。

Çok ileri gittin!

やりすぎだよ。

Biz ileri geri koşuyorduk.

我々はあちらこちらに走り回った。

Lamba ileri geri sallanıyordu.

ランプが前後にゆれていた。

Kolunu ileri geri salla.

腕を前後に振りなさい。

Odada ileri geri yürüdü.

- 彼は部屋をあちこち歩いた。
- 彼は部屋の中をあちこち歩いた。

Başını ileri geri salladı.

- 彼は首を前後に振りました。
- 彼は頭をぶんぶんと振った。

Çok ileri gitmedin mi?

言い過ぎではないですか。

İleri gitmeye cesaret edemedim.

私には前進する勇気がなかった。

Biraz daha ileri gidelim.

ちょっと遠くに行こうよ。

Sen çok ileri gittin.

やりすぎだよ。

Saatim on dakika ileri.

- 時計は10分進んでいる。
- 私の腕時計は10分も進んでいる。

Sanırım çok ileri gittin.

あなたは言い過ぎだと思う。

Yoksulluğun önemli olmadığını ileri sürebilirsiniz.

良い親が子育てをすれば 問題ないと言えるかもしれませんが

Lannes, ileri muhafızların komutanlığını sürdürdü .

、ランヌは前衛隊の指揮を再開した 。 ベニグセンが フリードランドの近く

O odada ileri geri yürüdü.

彼は部屋の中を行きつもどりつした。

Çalar saat on dakika ileri.

目覚し時計は10分進んでいます。

O saat bir dakika ileri.

あの時計は1分進んでいます。

Ayrıca bunamanın da ileri seviyesiyle ilişkilidir.

認知症の発症率にも関連しています

Standart ve İleri Matematik dersi alan

および高等数学を取った

Sevimli ve ileri gidiyor, hepsi bu.

そう書いてあり 前にだけ進む 可愛いロボットです

İleri atılırken yardımcıları ondan merdiveni kaptı

彼が急いで前進したとき、彼の側近は彼からはしごをつかみ

Saatim ayda iki dakika ileri gider.

ぼくの、時計はひと月に2分進む。

Daha ileri yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.

- 疲れていてこれ以上歩けません。
- 疲れていて、これ以上先へ歩けません。
- ヘトヘトでこれ以上歩けないよ。
- クタクタでこれ以上歩けないよ。

Treni beklerken platformda ileri geri yürüdü.

彼は列車を待つ間、ホームを行ったり戻ったりした。

O, ona vuracak kadar ileri gitti.

彼は彼女を殴りさえした。

O, daha ileri gidemeyecek kadar yorgundu.

彼はあまりにも疲れていて、それ以上進む事が出来なかった。

Saatim günde beş saniye ileri gider.

私の時計は1日に5秒進みます。

Sana ikiyüzlü diyecek kadar ileri gitti.

彼は君のことを偽善者とまで言った。

Tom daha da ileri gitmek istemedi.

トムはこれ以上進みたくなかった。

Finlandiya'ya cennet diyecek kadar ileri gitmezdim.

フィンランドを楽園と呼ぼうとまでは思わない。

Daha ileri gidemeyecek kadar çok yorgundu.

- 彼は非常に疲れていたのでそれ以上遠くにいけなかった。
- 彼はあまりにも疲れていて、それ以上進む事が出来なかった。
- 彼はあまりにも疲れていて、もうそれ以上先へ行けなかった。

Arkadaşım iyi bir fikir ileri sürdü.

私の友人が名案を出した。

Saatim günde beş dakika ileri gider.

私の時計は日に五分進む。

O, saatini on dakika ileri aldı.

彼女は時計を10分進ませた。

Bu para miktarı çok ileri gitmeyecek.

この程度のお金じゃ長くは持たないだろう。

Duşta yakalandığım zaman çok ileri gitmemiştim.

あまり遠くに行かないうちに夕立にあった。

Öyle şeyler söyleyecek kadar ileri gitmem.

まさかそんなことまで言う気はない。

Yüzlerce kişiye ileri üretim alanında eğitim verdik.

何百人という人に 先進的製造技術を教えました

Biz hayatın ileri dönemlerinde zengin ödüller kazanacağız.

我々は後半生に豊かな報酬を手にするだろう。

O, sana aptal diyecek kadar ileri gitti.

彼は君を馬鹿とまでいった。

Saatim bir ayda otuz saniye ileri gider.

私の時計は月に30秒進む。

O daha ileri gidemeyecek kadar çok yorgun.

彼は疲れすぎでそれ以上歩けなかった。

O bana aptal diyecek kadar ileri gitti.

彼は私を馬鹿とまで言った。

Saatim bir günde bir dakika ileri gider.

私の時計は一日に一分進む。

Benim çok genç olduğumu mu ileri sürüyorsun?

私が若すぎるとでもおっしゃるのですか。

Sorun saatimin günde üç dakika ileri gitmesidir.

困ったことに私の時計は1日に3分ずつ進む。

Bu saat günde iki dakika ileri gidiyor.

この時計は一日に二分進む。

Bu saat günde bir dakika ileri gider.

この時計は一日1分進む。

Bu yüksek tansiyona, ileri seviyede depresyona neden olabilir.

高血圧を引き起こしたり うつ病の危険性を高めたり

Saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

ものすごい力で 攻撃してくるぞ

Aslan bütün gün kafesinin içinde ileri geri yürüdü.

ライオンは1日中おりの中をあちらこちらに歩いていた。

Barry Taylor'un ismi başkanlık makamı için ileri sürüldü.

バリー・テイラーの名が議長職に推挙されている。

- Bu kadarı da fazla.
- Bu çok ileri gidiyor.

それは行きすぎである。

Cesur şövalye ileri adım atıp bayanın elini öper.

その勇敢なる騎士は進み出てその貴婦人の手にキスをする。

Onun evinin önünde bir ileri bir geri yürüdü.

彼は彼女の家の前を行ったり来たりしていた。

Tanımadığım bir adam evimin önünde ileri geri yürüyordu.

見知らぬ男が私の家の前を行ったり来たりしていた。

Tom'un hastalığı çok fazla yemek yemekten ileri geldi.

- トムの病気は食べすぎが原因だった。
- トムは食べすぎが原因で病気になった。

Saatim bir ya da iki dakika ileri olabilir.

私の時計は一分か二分進んでいるかもしれません。

- Ben daha ileri yürüyemem.
- Ben daha fazla yürüyemem.

- 僕はこれ以上歩けないよ。
- もうこれ以上は歩けない。

Jim ve Mike topu ileri ve geri attı.

ジムとマイクはボールを投げ合った。

Bu çalar saat, günde bir dakika ileri gidiyor.

この目覚し時計は1日に1分進む。

- Konuşman için alışılmamış bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.

スピーチの際に珍しい話題を出す必要はない。

Ben iyiyim ama biraz daha ileri gidip şunu söyleyeyim,

問題ないということ以上に さらに言いたいのは

Öğrencilere 20 dolar verip şunu söyleyecek kadar ileri gittiler:

学生に20ドルを渡し こうまで言いました

Gerçekten ileri bir medeniyetin gelişimi için ortaya engel koyuyor.

障壁を作り出しているからです

Ordunun ileri muhafızındaki bir el bombası tugayının komutasıyla ödüllendirdi.

自身 から賞賛され ました。

Shevardino'daki bir başka ileri seviye düşmanın ilerlemesini ertelemesi bekleniyor.

さらに前にはシェヴァルディノ堡塁があり 敵の前進を妨害する

Doğru bir yol bulmadıkça bu alanda asla ileri gitmeyeceksin.

もし要求事をする場合、ここではちゃんと筋を通さないと決して出世はしない。

O, bana bir yalan söyleyecek kadar çok ileri gitti.

彼は私をうそつきだとまで言った。

Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.

全力投球で常に進み続ける 前にだ

Bilim adamları gökyüzünün mavi olmasıyla ilgili birçok açıklama ileri sürmüştür.

科学者はなぜ空が青いのかいろいろな説明を考え出してきた。

O, nükleer silahların barış için bir tehdit olduğunu ileri sürdü.

彼が核兵器は平和への脅威であると論じた。

Tuhaf bir adam kaldırımda bir ileri ve bir geri yürüyordu.

見知らぬ男が歩道を行ったり来たりしていた。

- Çok ileri gittin.
- Çizmeyi aştın.
- İşi azıttın.
- Sen uzaklara gittin.

やりすぎだよ。

Bu saat tamir edilmeli. O günde 20 dakika ileri gidiyor.

この時計は修理の必要がある。一日20分も進む。

Bu saatin onarılması gerekiyor. O günde 20 dakika ileri gidiyor.

この時計は修理の必要がある。一日20分も進む。

Bu saatin tamir edilmesi gerekiyor. O günde 20 dakika ileri gidiyor.

- この時計は修理の必要がある。一日20分も進む。
- この時計、修理してもらわなくちゃ。一日に20分も進むんだよ。

- Böyle iyi bir bahaneyi nasıl buldunuz?
- Böyle bir bahaneyi nasıl ileri sürdünüz?

君はどうしてそんなにうまい言い訳を思いついたのですか。

O, şu ana kadar nerede yeni bir şube açma fikrini ileri sürdü?

支店を出すなどという考えを彼はどこで思い付いたのだろうか。

- İyi bir fikir bulamıyorum.
- İyi bir fikir ileri süremiyorum.
- Ortaya iyi bir fikir atamıyorum.

- うーん。いいアイデアが思いつかない。
- どうしてもいい考えが浮かばないんだよ。

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

頭を下げると危険だ ものすごい力で 攻撃してくるぞ

- Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar ileri gitti.

フレッドは私を嫌っているとまでいった。

- Bu çılgın fikri nasıl buldun?
- Bu çılgın fikri nasıl ileri sürdün.
- Bu çılgın fikir nereden aklına geldi?

こんな馬鹿げた考えをどうやって思いついたんだ?

Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.

兄弟とも「妻と飛行機の両方は養えない」との理由で、生涯独身を通した。