Translation of "Dış" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Dış" in a sentence and their japanese translations:

Dış koşulların etkisiyle

周囲の状況によって

Dış dünyaya karşı

外の世界では

Dış koşullardan bağımsız olarak

外からの影響を受けない心を

Iç ve dış politikamız.

国内外の政策もです

Dış tavsiye gerekli olabilir.

外部からの助言が必要かもしれません。

Babam dış ticaretle uğraşır.

- 僕の父は海外貿易の仕事をしている。
- 父は貿易業に従事している。

O dış ticaretle ilgileniyor.

彼は外国貿易に従事している。

Japonya dış ticarete bağlıdır.

日本は貿易に頼っている。

İnsanları dış görünüşüyle yargılamayın.

外見で人を判断してはならない。

Dış ticarete kısıtlama koymamalıyız.

外国貿易に制限を加えるべきではない。

Meclis dış yardım bütçesini kesti.

下院は外国援助の予算を削減した。

Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.

そのお城の外側は白く塗られていた。

Benim evim kentin dış mahallelerinde.

私の家はその町の郊外にあります。

İnsanları dış görünüşlerine göre değerlendirmemelisiniz.

人を見かけで判断してはいけない。

Kazanmanın bir dış şansı vardır.

勝つ可能性はごくわずかだ。

Babam yıllardır dış ticaretle meşgul.

私の父は長年、外国貿易に従事しています。

İkinci unsur ise dış kilidi açmak.

さて2つ目のテーマは 外側の鍵を開けることです

Kendi çevrenizdeki insanların birtakım dış gruplardan

自分が生まれつき属している集団は

Antlaşma ''Dış uzayın keşfi ve kullanımı

この条約では大胆な声明が策定されました

O yirmi yıldır dış ticaretle uğraşıyor.

彼は外国貿易に従事して20年になる。

Bu telefonla dış arama yapabilir miyim?

この電話で外線がかけられますか。

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.

彼は海外の事情に詳しい。

- Bizim Tom da şu hep dış güzelliği peşinde koşan tiplerden.
- Tom dış güzelliği peşinde olanlardandır.

トムは面食いだ。

Ve mutsuzluğumuzu da aynı şekilde dış kaynaklardan

他の人や状況に委ねるのを

Bizi dış ögelerden en iyi ne koruyabilir?

身を守るには どうすればいい?

Ülkenin dış ticareti tamamen bu limana bağlıdır.

その国の外国貿易はこの港に完全に依存している。

Hükümet, dış politikasında değişiklikler yapmak zorunda kaldı.

政府は外交政策の転換を余儀なくされた。

Dış ilişkilerde bir kariyerle ilgileniyorsun, değil mi?

国際関係の仕事に興味があるのですね。

Amerika'nın dış borcu 500 milyar doları aştı.

アメリカの対外債務は5000億ドルを突破しましたよ。

O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

あの政治家は内外の事情に精通している。

Akreplerin dış iskeletini kaplayan ince bir katman vardır.

サソリには外骨格を 覆う薄い層がある

Akreplerin dış iskeletlerini kaplayan ince bir katman vardır.

サソリには外骨格を 覆う薄い層がある

Bu doktora dış dünyayla bir bağlantı olduğunu gösterir.

医師はそこから 外の世界との つながりがあることがわかります

Dış görünüşe bakılırsa, hiçbir şey daha makul olamazdı.

一見したところそれ以上に理にかなったことはないであろう。

Bunun anlamı bir dış gezegenin her iki yörüngesi için

1番外側の惑星が2周する間に

Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

その国は貿易上の赤字の穴埋めに懸命である。

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

日本の海外援助は、1つには国内の経済の減速によって減りつつある。

- Bir insanı dış görünüşüyle yargılama.
- İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanırlar.

人を服装で判断するな。

- İnsanı dış görünüşüne göre yargılamayın.
- Bir kitabı kapağına göre yorumlama.

- 本を表紙で判断するな。
- 本をその表紙で判断してはいけない。
- あの声で蜥蜴食らうか時鳥。
- 物事は見かけで判断しないこと。

Bu tüylü bir çöl akrebi ve dış iskeletinin nasıl parladığına baksanıza.

毛のある砂漠のサソリだな 外骨格が光ってるのを 見てくれ

Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.

外界とを結ぶ たった一つの小さな窓は 覗きみるには高すぎる位置にありました

Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.

外見で、善人と悪人を区別させようとしても無駄である。

Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.

見た目には優しそうだけど、彼って皆から外柔内剛の結構なタフネゴシエータと言われているよ。