Translation of "Asıl" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Asıl" in a sentence and their japanese translations:

İyileşme asıl burada başlar.

むしろ 始まりなのです

Asıl branş alanın nedir?

君の専攻分野は何ですか。

Benim asıl branşım tarımdır.

私の専攻は農業です。

Tom'un asıl niyeti ne?

トムの本当の目的は何だろう?

Asıl sihir kağıt üzerinde olmuyor.

奇跡そのものは 紙の上では 起きないということです

Asıl sihir okuyucunun zihninde gerçekleşiyor.

見る人の頭の中で 起こるのです

Asıl çekiciliği sınırları yıkıyor olması.

境界を打ち壊せるのが 素晴らしいところです

Para kazanmak hayattaki asıl amacıdır.

金をかせぐことが彼の生きがいだ。

Fransızcayı asıl branş olarak alacağım.

私はフランス語を専攻するつもりです。

Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.

いつ出発するかが大きな問題です。

çünkü asıl stres hormonu olan kortizol,

主なストレスホルモンであるコルチゾールは

Asıl soru şu, şimdi ne olacak?

問題は 次に何が起こるかです

Asıl konuya gelelim ve iş konuşalım.

本題に入って仕事の話をしよう。

Üniversitede asıl branş olarak neyi planlıyorsun?

大学では何を専攻するつもりですか。

Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.

試験は教育の本当の目的を妨げる。

Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.

ケイトはドイツ語を専攻している。

Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.

一番の決め手は更年期に 入っているかどうかです

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

でも どうしてそうなるのでしょう?

O halde insanları asıl motive eden ne?

では実際 何によって 動機付けされているのでしょうか

O asıl branş olarak organik kimya okuyor.

彼女は有機化学を専攻している。

O, Fransız edebiyatını asıl branş olarak almaktadır.

彼女はフランス文学を専攻している。

O, modern edebiyatı asıl branş olarak alıyor.

彼は近代文学を専攻している。

Sürekli tartışma yaratan bu grubun asıl derdi ilerleme fikrinin kendisi.

「おしゃべり階級」を苛立たせるのは 進歩という考えそのものなんです

Birçok ülkede, insanların büyük şehirlere gelmesinin asıl nedeni iş yüzündendir.

多くの国で人々が都市にやってくる主な理由は、仕事のためである。

O mali skandala neden olan asıl kişi ABC yatırım bankasının başkanıdır.

その金融不祥事を起こした主な人物は、ABC投資銀行の社長です。

Kuzenim Teddy Fransızcayı üniversitede asıl branş olarak aldı ve bir yıl Paris'te okudu.

いとこのテディーは大学でフランス語を専攻し、パリで1年間勉強しました。

Planın iyi görünüyor fakat asıl önemli olan şu: bize daha çok iş getirir mi?

なるほど君の計画はもっともらしく聞こえるが、肝心なのは、それで取り引きが増えるのかどうかということだ。