Translation of "Kalbi" in Italian

0.006 sec.

Examples of using "Kalbi" in a sentence and their italian translations:

- Onun kalbi kırıktır.
- Onun kalbi kırık.

Il suo cuore è infranto.

Kalbi atmayı bırakıyor.

Il cuore smette di battere.

Onun kalbi geniş.

Ha un cuore grande.

Sen kalbi yönetemezsin.

- Al cuore non si comanda.
- Al cuor non si comanda.

Kalbi normal atıyor.

Il suo cuore batte normalmente.

Tom'un kalbi kırık.

- Tom è distrutto.
- Tom ha il cuore infranto.
- Tom è affranto.

- Onun nazik bir kalbi var.
- Müşfik bir kalbi var.

- Ha un cuore gentile.
- Lei ha un cuore gentile.

Onun kalbi azimle kaplanmıştı.

Il suo cuore era dominato dall'ambizione.

Tom'un annesi kalbi kırıktı.

- La madre di Tom era affranta.
- La madre di Tom era distrutta.
- La madre di Tom aveva il cuore infranto.

Onun kalbi yavaş atıyordu.

Il suo cuore batteva lentamente.

Onun hiç kalbi yok.

Non ha proprio un cuore.

Tom kalbi kırık olacak.

Tom avrà il cuore infranto.

Onun kötü bir kalbi var.

Ha un cuore cattivo.

Sen kırık bir kalbi onaramazsın.

Non si può guarire un cuore infranto.

Tom'un büyük bir kalbi var.

- Tom ha un grande cuore.
- Tom ha un cuore grande.

Babamın altın bir kalbi var.

Mio padre ha un cuore d'oro.

Onun saf bir kalbi var.

- Ha un cuore puro.
- Lei ha un cuore puro.

Tom'un iyi bir kalbi var.

Tom è di buon cuore.

Onun iyi bir kalbi var.

- Ha un cuore buono.
- Lui ha un cuore buono.

Mary'nin saf bir kalbi vardır.

Mary ha un cuore puro.

İnsan kalbi, bir pompayla kıyaslanabilir.

Il cuore umano è analogo a una pompa.

Avusturya-Macaristan imparatorluğunun kalbi Viyana idi.

Vienna era il cuore dell'Impero Austro-Ungarico.

Ama belki de ''kalbi kırık'' dediğimiz zaman

C'è un modo migliore, forse,

Kalbi kırık olmanın ne demek olduğunu biliyorum.

So cosa vuol dire avere il cuore spezzato.

İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.

I due uomini competevano per il cuore di Lady Mary.

Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.

- Non sapevo che aveva un cuore debole.
- Non sapevo che lui aveva un cuore debole.

Kalp şekli, İsa'nın Kutsal Kalbi olarak anılmaya başladı.

la forma a cuore è diventata nota come Sacro Cuore di Gesù.

Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

Il cuore di un uomo ha approssimativamente la stessa dimensione del suo pugno.

- Tom'un altından bir kalbi var.
- Tom altın yüreklidir.

Tom ha un cuore d'oro.

Mecaz ve anlam açısından insan kalbi kadar ilham verici değil.

è tanto permeato di metafore e significato quanto il cuore.

- O taştan bir kalbe sahip.
- Onun taştan bir kalbi var.

- Ha un cuore di pietra.
- Lui ha un cuore di pietra.

- Onun iyi bir kalbi var.
- O iyi bir kalbe sahip.

- Ha un cuore buono.
- Lei ha un cuore buono.
- Lei ha un buon cuore.