Translation of "Zamandır" in Hungarian

0.006 sec.

Examples of using "Zamandır" in a sentence and their hungarian translations:

Ne zamandır?

- Milyen hosszú?
- Mekkora?
- Meddig?
- Mennyi ideig?
- Mennyi idő?

Soru ne zamandır.

Az a kérdés, hogy mikor.

Uzun zamandır deniyorum.

- Sokáig próbáltam.
- Sokáig azon voltam.

Uzun zamandır burada yaşıyorum.

- Hosszú ideje élek itt.
- Már régóta itt élek.

Uzun zamandır seni tanıyorum.

- Régóta ismerlek.
- Régóta ismerem önt.

Onu uzun zamandır tanıyorum.

Régóta ismerem őt.

Kuyu uzun zamandır kurudu.

A kút már régen kiszáradt.

Çok uzun zamandır beklemiyorum.

Nem várok annyira régóta.

Uzun zamandır seni seviyorum.

Régóta szeretlek.

Uzun zamandır seni bekliyordum.

- Már régóta várlak.
- Sokáig vártam rád.
- Sokáig vártalak.

Hey, uzun zamandır görüşemedik.

Hű, de régen láttalak utoljára!

Uzun zamandır Tom'a yazmadım.

Hosszú ideje nem írtam már Tomnak.

- Tom'u uzun zamandır tanıyor musun?
- Tom'u uzun zamandır mı tanıyorsun?

Régóta ismered Tamást?

Hazine uzun zamandır gizli kalmış.

A kincs sokáig rejtve maradt.

On yıl uzun bir zamandır.

- Tíz év hosszú idő.
- Tíz év sok idő.

Ne kadar zamandır orada kaldınız?

Meddig maradtál ott?

Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.

Tamás már régóta ismeri Marit.

Ne kadar zamandır hapishanenin dışındasın?

Mióta vagy kint a börtönből?

Orada uzun zamandır mı çalışıyorsun?

Régóta dolgozol ott?

Onları uzun bir zamandır tanıyorum.

Régóta ismerem őket.

Ne kadar zamandır birbirimizi tanıyoruz?

Mennyi ideje ismerjük egymást?

Bunu ne kadar zamandır yapıyorsun?

Mióta csinálod ezt?

Tom ne kadar zamandır havuzda?

Mennyi ideig volt Tom a medencében?

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

Azelőtt hosszú időn át keményen dolgoztam, és kimerültem.

Bunu çok uzun zamandır yapmak istiyordum.

Már nagyon régóta meg akarom ezt tenni.

- Nerelerdeydin yahu?
- Bunca zamandır hangi cehennemdeydin?

Hol a csudában voltál ez idő alatt?

Uzun zamandır en eğlenceli zamanım bu.

Rég nem szórakoztam ilyen jól.

Tom ne kadar zamandır fransızca öğretiyor?

Mennyi ideig tanított Tom franciát?

- Epeydir buradayım.
- Çok uzun zamandır buradayım.

Nagyon rég volt, hogy itt jártam.

- Uzun süredir seni görmedim.
- Seni uzun bir zamandır görmedim.
- Sizi uzun bir zamandır görmedim.

- Régen nem láttalak.
- Régen láttalak.
- Régóta nem láttalak.

Bu, uzun zamandır sosyal ilişkilerde size oluyor.

Az ilyen társasági helyzetek már régóta előfordulnak.

Ayrıca o kadar uzun zamandır inceleme yapmıyoruz.

és nem olyan régóta próbálkozunk.

Ne kadar zamandır Kobe'de yaşıyorsun, o halde?

Akkor tehát mennyi ideje lakik Kobéban?

Bu uzun zamandır oturduğum en rahat sandalye.

Rég nem ültem ilyen kényelmes székben.

- Uzun süredir Tom'u bekliyorum.
- Tom'u çok uzun zamandır bekliyorum.

Régóta várok Tomira.

- Ne kadar süredir sigara içiyorsun?
- Ne zamandır sigara içiyorsun?

Mióta dohányzol?

Tom John ile Mary'nin ne kadar zamandır çıktıklarını merak etti.

Tom azon tűnődött, hogy John és Mary milyen régóta randizgatnak.

İnsanların uzun zamandır bir satranç bilgisayara karşı bir şansı yoktu.

Az embereknek régóta nincs már esélye a sakkszámítógépek ellen.

- Tom migrenden uzun zamandır çeken biri.
- Tom epeydir migrenden çekiyor.

Tomit régóta migrének gyötrik.

- Ne kadar süredir Macarca çalışıyorsun?
- Ne kadar zamandır Macarca öğreniyorsun?

Mióta tanulsz magyarul?

Oh sevgili çocukluğum, bütün kalbimle senin için uzun zamandır bekliyorum!

Ó, kedves gyerekkorom! Tiszta szívemből vágyom utánad.

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

A jaguár kitűnően lát a sötétben. Ez tehát kedvező időszak annak, aki vadászni tanul.

Ta ki yeni bir dalga gelip reform yapıncaya kadar. Svoboda'yı uzun zamandır biliyorum

Aztán egy új hullám megint átalakítja. Régóta tudtam Bordaberryről.

- Tom ne kadardır orada?
- Tom kaç zamandır orada?
- Tom ne kadar süredir oradaydı?

Mennyi ideig volt ott Tamás?

- O, sadece karısı seyahate çıktığında köpeği besler.
- Onun köpeği beslediği tek zaman karısı seyahate gittiği zamandır.

Csak akkor eteti meg a kutyát, amikor a felesége elutazik.

- Ben uzun bir zamandır yeni bir iş aramaktayım.
- Ben uzun bir süredir yeni bir iş arıyorum.

Már régóta keresek új munkát.

Bu ülkede, biz, yükvücut bir millet, yekvücut bir halk olarak yücelir veya düşeriz. Gelin, siyasetimizi uzun zamandır zehirleyen o aynı partizanlık, detaycılık ve hamlık duygularının cazibesine, hep birlikte karşı koyalım.

Ebben az országban egy nemzetként, egy emberként győzedelmeskedünk vagy bukunk el. Álljunk ellen annak a kísértésnek, hogy visszatérünk ugyanahhoz a pártoskodáshoz, kicsinyességhez és értetlenséghez, amely régóta fertőzi politikai életünket.